Helal olanları kendinize haram etmeyin..
“Ey iman edenler! Allah’ın size helâl kıldığı iyi ve temiz nimetleri (kendinize) haram etmeyin ve (Allah’ın koyduğu) sınırları aşmayın. Çünkü Allah, haddi aşanları sevmez.
Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helâl, iyi ve temiz olarak yiyin ve kendisine inanmakta olduğunuz Allah’a karşı gelmekten sakının.” (1)
Buhari ve Müslim'de, Enes'ten (R.A) gelen bir rivayette:
Enes (R.A) der ki: "Üç kişi peygamberin hanımlarına geldi. Peygamberin nasıl ibadet ettiğini soruyorlardı. Peygamberin nasıl ibadet ettiği kendilerine bildirilince kendi ibadetlerini az gördüler ve "Biz nerede Peygamber nerede, Allah O'nun geçmiş ve gelecek tüm günahlarını bağışlamış bulunmaktadır" dediler.
Sonra onlardan biri: "Ben bundan böyle geceleyin sürekli olarak namaz kılacağım" dedi. Diğeri: "Ben de sürekli oruç tutacağım, hiç oruçsuz günüm olmayacak" dedi. Ötekisi ise: "Ben de kadınlardan uzak duracağım, hiç evlenmeyeceğim" dedi. Bu sahabilerin bu niyetleri Resulullah (SAV)’e anlatılınca şöyle buyurdu:
"Böyle böyle söyleyenler siz misiniz? Allah'a yemin ederim ki, Allah'tan en çok korkanınız ve O'ndan en fazla sakınanınız benim. Buna rağmen ben, oruç da tutarım, oruç tutmadığım da olur. Gece namaz da kılarım, uyurum da. Kadınlarla da evlenirim. Kim benim izlediğim yoldan yüz çevirirse benden değildir."
Resûlullah zamanında bile bazı müminlerin dünyadan el etek çekerek zâhidâne bir hayat sürdürme arzusu içine girmelerinden dolayı Hz. Peygamber tarafından uyarıldıklarını görmekteyiz. Mümin kendi köşesinde değil toplumun içerisinde aktif olarak hayatın içerisinde yer almalıdır.
Yeminlerin keffareti
“Allah, boş bulunarak ettiğiniz yeminlerle sizi sorumlu tutmaz. Ama bile bile yaptığınız yeminlerle sizi sorumlu tutar. Bu durumda yeminin keffareti, ailenize yedirdiğinizin orta hâllisinden on yoksulu doyurmak yahut onları giydirmek ya da bir köle azat etmektir. Kim (bu imkânı) bulamazsa, onun keffareti üç gün oruç tutmaktır. İşte yemin ettiğiniz vakit yeminlerinizin keffareti budur. Yeminlerinizi tutun. Allah, size âyetlerini işte böyle açıklıyor ki şükredesiniz.” (2)
Yiyeceklerin, giyeceklerin ve kadınların helâl olmalarını, kendilerine haram kılan ve bu konuda yemin edenler "Allah'ın size helal kıldığı tertemiz nimetleri haram saymayın." ayeti indirilince, yeminlerimizi ne yapacağız dediler. O zaman bu ayet indi. Yemin eden kişi, yemin ettiği şeyin daha güzelini gördüğünde, daha güzelini yapmalı, bu ayeti kerimede belirtilen şekillerde yeminin kefaretini vermelidir.
Allaha ve Peygambere itaat edin
“Ey iman edenler! (Aklı örten) içki (ve benzeri şeyler), kumar, dikili taşlar ve fal okları ancak, şeytan işi birer pisliktir. Onlardan kaçının ki kurtuluşa eresiniz.
Şeytan, içki ve kumarla, ancak aranıza düşmanlık ve kin sokmak; sizi Allah’ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık vazgeçiyor musunuz?
Öyleyse Allah’a itaat edin, peygambere itaat edin ve Allah’a karşı gelmekten sakının. Şayet yüz çevirirseniz bilmiş olun ki, elçimize düşen sadece apaçık tebliğdir.
İman edip salih ameller işleyenlere; Allah’a karşı gelmekten sakındıkları, iman ettikleri ve salih amel işledikleri, sonra Allah’a karşı gelmekten sakındıkları ve iman ettikleri, sonra yine Allah’a karşı gelmekten sakındıkları ve iyilik ettikleri takdirde, daha önce tatmış olduklarından dolayı bir günah yoktur. Allah, iyilik edenleri sever.” (3)
Fazla soru sormayın
“Ey iman edenler! Size açıklandığı takdirde, sizi üzecek olan şeylere dair soru sormayın. Eğer Kur’an indirilirken bunlara dair soru sorarsanız size açıklanır. (Hâlbuki) Allah onları bağışlamıştır. Allah, çok bağışlayandır, halîmdir (hemen cezalandırmaz, mühlet verir.)” (4)
Haccın farz olduğunu bildiren âyet indiğinde Hz. Peygamber bir hutbe okumuş, Allah Teâlâ’ya hamd ve senâdan sonra “Allah size haccı farz kıldı” buyurmuştu. Bir sahâbî “Her yıl mı ey Allah’ın resulü?” diye sordu. Resûlullah soruyu duymazdan geldi. Sorunun üçüncü defa tekrar edilmesi üzerine Hz. Peygamber “Şayet evet deseydim (her yıl haccetmeniz) farz olurdu. Siz ise buna tahammül edemezdiniz. Benim değinmediğim konularda soru sormayın. Sizden önceki bazı toplumlar peygamberlerine çok soru sormaktan ve sonra da bunlar üzerinde ihtilâfa düşmekten dolayı helâk olmuşlardır. Şu halde size bir şeyi emrettiğimde onu olabildiğince yerine getirmeye çalışın, size yasakladıklarımdan da kaçının” buyurmuştur. (Müslim)
Zalime mani olunmazsa umumi azap gelir
“Ey iman edenler! Siz kendinizi düzeltin. Siz doğru yolda olursanız, yoldan sapan kimse size zarar veremez. Hepinizin dönüşü Allah’adır. O zaman Allah, size yaptıklarınızı haber verecektir.” (5)
Hz. Ebu Bekir (RA) bu ayet ile ilgili; “Siz bu ayeti okuyorsunuz ve yanlış tevil ediyorsunuz. Ben Allah Rasulünün şöyle dediğini duydum: İnsanlar zalimi görüp de elinden tutarak mani olmazlarsa Allah’ın onlara kendi katından umumi bir azap göndermesi yakındır.”
Rasulullah (SAV) buyuruyor: “Nefsim yed-i kudretinde olan Allah’a yemin ederim ki, ya ma’rufu emr ve münkerden nehyedersiniz, yahut Allahu Teala size azap gönderir. Sonra Allah’a yalvarırsınız, lakin duanız kabul edilmez.” (Tirmizi)
Kur’an’ı anlamak ve onunla amel etmek temennisi ile…
-----
- Maide 87- 88
- Maide 89
- Maide 90- 93
- Maide 101
- Maide 105
YORUMLAR