“Ey insanlar, Rabbinizden size bir öğüt, huzura ermek için bir şifa ve müminler için de doğru yolu gösteren ve hoşgörü ve affı öğreten Kur’an gelmiştir.” (Yunus 57)
Allah, çirkin sözün açıklanmasını sevmez
“Allah, zulme uğrayanın dile getirmesi dışında, çirkin sözün açıklanmasını sevmez. Şüphesiz Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Bir iyiliği açıklar yahut gizlerseniz veya bir kötülüğü (açıklamayıp) affederseniz, şüphesiz Allah da ziyadesiyle affedici ve kadirdir.” (1)
Yaşlandığı için evinde namaz kılmak ve yakınlarına da kıldırmak isteyen birisi Hz. Peygamber’i, bir kere olsun evinde namaz kılması için ve onun kıldığı yeri, evin namazgâhı (mescid) haline getirmek maksadıyla davet etmişti. Kabul buyurdular, namazı kıldıktan sonra ev sahibi ikramda bulundu. Oradakilerden birisi, komşulardan Mâlik b. Duhşüm isimli kişiyi sordu, bir diğeri de “O münafıktır, Allah’ı ve resulünü sevmez” dedi. Hz. Peygamber, “Böyle söyleme, görmüyor musun ki o, yönünü Allah’a çevirerek (samimi olarak) lâ ilâhe illallah diyor” buyurdu. Adam, “Allah ve resulü daha iyi bilir. Biz onun yönünü münafıklara çevirdiği, onlarla samimiyet kurduğu kanaatinde olduğumuz için böyle söyledik” deyince de “Allah rızâsını dileyerek, samimi olarak ‘lâ ilâhe illallah’ diyen kimseye Allah cehennemi haram kılmıştır (onu cehenneme sokmaz)” buyurdu (2)
Hz. İsa Çarmıha Gerilmiş midir?
“Bir de inkarlarından ve Meryem'e büyük bir iftira atmalarından ve "Biz Allah'ın peygamberi Meryemoğlu İsa Mesih'i öldürdük" demelerinden dolayı kalplerini mühürledik. Oysa onu öldürmediler ve asmadılar. Fakat onlara öyle gibi gösterildi. Onun hakkında anlaşmazlığa düşenler, bu konuda kesin bir şüphe içindedirler. O hususta hiçbir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Onu kesin olarak öldürmediler.
Bilâkis Allah onu (İsa'yı) kendi nezdine kaldırmıştır. Allah izzet ve hikmet sahibidir.” (3)
Allah Teala onun çarmıha gerilen kişi olmadığını ancak ona benzetildiğini ayette belirtmektedir.
“Allah , “Ey Meryem oğlu İsa ! Sen mi onlara beni ve annemi Allah’tan başka iki tanrı olarak benimseyin dedin?” demişti de, “Haşa, hak olmayan sözü söylemek bana yaraşmaz; eğer söylemişsem şüphesiz sen onu bilirsin; sen, benim içimde olanı bilirsin; ben ise senin içinde olanı bilmem; şüphesiz görülmeyeni bilen ancak sensin” demişti.
“Ben onlara ancak senin bana emrettiklerini söyledim; ‘Benim de rabbim sizin de rabbiniz olan Allah’a kulluk edin’ dedim. İçlerinde bulunduğum sürece onların yaptıklarına tanık idim. Fakat sen beni vefat ettirdikten sonra onların halini bilip gören sadece sensin. Sen her şeye şahitsin. Onlara azap edersen şüphesiz onlar senin kullarındır; onları bağışlarsan, güçlü olan, hakim olan şüphesiz ancak sensin”(4)
Ayette de görüldüğü gibi "aralarında olduğum müddetçe onları gözlüyordum. Ama canımı aldıktan sonra artık onları sen gözlüyorsun" ifadesinin belirttiği gibi, onlarla yaşadığı bir ömürden sonra Allah onu vefat ettirmiş ve artık onların ne yapıp ettiklerini Allah gözlemlemiştir.
Hz. İsa’nın dünya hayatında öldürüldükten sonra dirildiği ve kıyametten önce geleceği iddiası, Kur’an’ın “…doğduğum günde, öleceğim günde, dirileceğim günde bana selam olsun, dedi” (Meryem/33) ayetine de açıkça aykırıdır. Çünkü iddia edildiği gibi Hz. İsa öldürülmüş ve tekrar dirilerek yaşamış olsaydı, o zaman ölmesinin ve dirilmesinin iki kez olması gerekirdi. İddiaya göre, Hz. İsa öldürülmüş/ölmüş ve dirilmiştir. Şimdi yaşamaktadır ve kıyametten önce gelecektir. Kıyametten önce de herkes gibi tekrar ölecek ve kıyamet sonrasında herkes gibi tekrar dirilecektir. Bu iddiaya göre, Hz. İsa kıyametten önce iki kez ölmüş, biri kıyametten önce biri de kıyametten sonra olmak üzere iki kez de dirilmiş olmaktadır. Halbuki ayet yalnız bir doğum, bir ölüm ve bir dirilişten söz etmektedir.
Zaten ayette “asıldığım ve öldürüldüğüm günde” değil, “öldüğüm günde” demektedir. Şayet asılmış ve öldürülmüş olsaydı o zaman “öldüğüm günde” değil, “asıldığım ve öldürüldüğüm günde” derdi. Bu da onun asılmadığı ve öldürülmediği, aksine kendi eceliyle öldüğünü gösterir.” (5)
“Felemma teveffeyteni / beni öldürdüğünde” (Maide 117) ifadesi, başka ifadelerle başka anlamlara hamledilmediğine göre konu gayet açıktır: ”Benim canımı sen aldığında ya Rab” demek olur.
“Hani Allah şöyle buyurmuştu: "Ey İsa! Şüphesiz, senin hayatına ben son vereceğim. Seni kendime yükselteceğim. Seni inkar edenlerden kurtararak temizleyeceğim ve sana uyanları kıyamete kadar küfre sapanların üstünde tutacağım. Sonra dönüşünüz yalnızca banadır. Ayrılığa düştüğünüz şeyler hakkında aranızda ben hükmedeceğim.” (6)
Hz. İsa’nın vefatı Yahudilerin iddia ettikleri gibi çarmıha gerilerek mi olmuştur?
Kesin olan, Hz. Îsâ’nın yahudiler tarafından çarmıha gerilerek, omurgası parçalanarak öldürülmediği, Allah Teâlâ’nın kulu ve elçisini onların elinden bir şekilde kurtardığı, onu daha sonra vefat ettirdiği ve kendine yükselttiğidir. “Vefat ettirme”nin şekli ve zamanıyla “kendine yükseltme”nin nasıllığı konusu ihtimallere açıktır. Kur’ân-ı Kerîm’de şehidlerin mutlu sonlarını anlatırken “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma! Bilâkis onlar diridirler; Allah’ın, lutuf ve kereminden kendilerine verdikleriyle sevinçli bir halde rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar...” (Al-i İmrân 3/169-170) buyurulmuştur. Bu âyete göre şehidler de diğer insanların ölmesi gibi ölmemişlerdir, Rableri nezdinde rızıklara mazhar olmaktadırlar. Ancak bu ifadeyi “Ruhları ve cesetleriyle Allah’ın nezdine yükseltilmişlerdir ve orada dünyalılar gibi yaşamaktadırlar” şeklinde anlamak mümkün değildir. Şu halde hayatın da, ölümün de çeşitleri vardır ve Allah nezdinde olmak, Allah’a yükseltilmek maddî olarak anlaşılamaz. Çünkü Allah zamandan, mekândan ve maddeden münezzehtir.
Kibirlenenlere acı bir azap vardır
“İman edip iyi işler yapanlara (Allah) ecirlerini tam olarak verecek ve onlara lütfundan daha fazlasını da ihsan edecektir. Kulluğundan yüz çeviren ve kibirlenenlere gelince onlara acı bir şekilde azap edecektir. Onlar, kendileri için Allah'tan başka ne bir dost ve ne de bir yardımcı bulurlar. (Kendilerini Allah'ın azabından kurtaracak bir kimse bulamazlar.)” (7)
Takvada Yardımlaşma
“Mescid-i Haram'a girmenizi önledikleri için bir topluma karşı beslediğiniz kin sizi tecavüze sevketmesin! İyilik ve (Allah'ın yasaklarından) sakınma üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın. Allah'tan korkun; çünkü Allah'ın cezası çetindir.” (8)
“Kendileri için nelerin helâl kılındığını sana soruyorlar; de ki: Bütün iyi ve temiz şeyler size helâl kılınmıştır.” (9)
Kur’an’ı anlamak ve onunla amel etmek temennisi ile…
- Nisa 148-149
- Sahihi Buhari
- Nisa 157- 158)
- Maide/116-118
- Prof.Dr. İbrahim Sarmış, Hz. İsa ve Mesih İnancı, s. 147-154
- Al-i İmran 55
- Nisa 173
- Maide 2
- Maide 4
YORUMLAR