Allah (cc) buyuruyor:
“Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler, onu gereği gibi okurlar. İşte bunlar ona inanırlar. Onu inkâr edenlere gelince, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.” (Bakara 2/121)
Kur’an akla ve kalbe hitap eder. O halde Kur’an okurken akıl ve kalp uyanık tutulmalı, onu akıl ve kalp ile okumalıdır. Allah’ın neleri yasakladığı, neleri emrettiği, nelerden kaçındırıp neleri tavsiye ettiği tam bir duyarlılık içinde anlaşılmaya çalışılmalıdır.
Gazali Kur’an okumuş olmak için üç şeyin iş birliği halinde olması lazımdır diyor; bu üç şey ağız, akıl ve kalptir. Ona göre ağzın görevi ağır ağır ve doğru olarak harfleri çıkarmak, aklın görevi manayı düşünüp anlamak, kalbinki ise bu manalardan gereken dersleri ve tesirleri almaktır.
Muhammed İkbal Kur'an'ı nasıl okuduğunu kendisi şöyle anlatır: "Her gün sabah namazından sonra Kur'an okumaya karar vermiştim. Babam beni görür ve ne yaptığını sorardı: 'Kur'an okuyorum' diye cevap verirdim. Tam üç sene bu suali sormuş, ben de aynı cevabı vermiştim. Bir gün dedim ki: 'Baba, bu soruların manası ne? Hep aynı şeyi soruyorsun, ben de cevap veriyorum, ertesi günü tekrar soruyorsun?' Bunun üzerine bana dedi ki: 'Oğlum demek istiyorum ki, Kur'an'ı sana inmişçesine oku’ İşte o günden itibaren Kur'an'ı anlamaya ve ona tam yönelmeye başladım.
Abdullah bin Mes’ud şöyle der: “Kur’an’ı kum saçar gibi saçmayın. Şiir okur gibi hızlı hızlı okuyup geçmeyin. Harikaları karşısında durun ve onunla kalpleri harekete geçirin. Sizden hiçbirinizin amacı surenin sonuna gelmek olmasın”
Peygamber efendimiz (sav) Furkan suresi 30. ayette Cenab-ı Allah’a Kur’an’ı hayatından dışlayan kavmini şöyle şikâyet ediyor:
“Peygamber, “Ey Rabbim! Kavmim şu Kur’an’ı terk edilmiş bir şey hâline getirdi” dedi.”
Ben terk etmedim her zaman okuyorum demek bu şikâyetten bizi her zaman kurtarmaz.
Okuduğumuz Kur’an’ın haram kıldığı eylemleri (zina, faiz, hırsızlık…vb) yapar, emrettiği farzlardan (namaz, oruç, zekat… vb) bir kısmını yapar bir kısmını da dikkate almadan bir hayat yaşarsak bu anlayış da Peygamber efendimizin Kur’an’ı terk ettiler diye şikayette bulunduğu kimselerden olmamıza sebep olabilir.
Bu şikayete muhatap olmamak için Kur’an okuyuşumuzu yeniden sorgulayalım.
Rahleden kalktıktan sonra okuduğumuz ayetler bizi ne kadar etkilemektedir?
Amellerimizde Kur’an ne kadar etkili olmaktadır?
Abdullah b. Mesud (ra): “Kur’an’ın lafızlarını ezberlemek zor, onunla amel etmek ise bize kolay geliyordu. Bizden sonra gelenlere ise, Kur’an’ı ezberlemek kolay, onunla amel etmek ise zor gelir” sözü ile sanki günümüzdeki Kur’an okuyuşlarını tarif etmektedir.
Hasan Basri:
“Sizden öncekiler bu Kur’an’ı Rablerinden kendilerine gönderilmiş bir mektup olarak görür, geceleri onu düşünerek üzerinde çalışır, gündüzleri de onun gereklerini yerine getirirlerdi.”
YORUMLAR