Namazın en önemli rükünlerinden biri olan secdenin rükûdan doğrulduktan sonra yapılması farzdır. Secdenin farz oluşu Kur’ân-ı Kerîm’deki “Ey iman edenler! Rükû edin, secdeye kapanın, rabbinize ibadet edin, dünya ve âhiret için faydalı işler yapın ki kurtuluşa eresiniz.” (Hac 22/77) emrine dayanır. Namazda secdenin nasıl yapılacağı Resûlullah’ın sözlü ve fiilî sünnetiyle açıklanmıştır.
Secde Allah’a karşı saygının ve tevazuun göstergesidir. Resulullah (sav), “Kulun rabbine en yakın olduğu an secdeye varmış olduğu andır; secdede duayı çokça yapın” (M1083 Müslim, Salât, 215) buyurarak Müslümanlar için secdenin önemini vurgulamıştır. Secde anının, kulun Allah'a en yakın olduğu ve duaların en makbul olduğu zaman dilimi olduğuna işaret ederek bu anının iyi değerlendirilmesini ve bolca dua edilmesini tavsiye etmiştir. Peygamber Efendimizin kendi başına namaz kıldığı durumlarda ayakları şişinceye kadar kıyamda durduğu secdeye vardığı zaman ise secdeden kalkmayacak sanılacak derecede secdede kaldığı rivayet edilmiştir. Kulun Allah’a en yakın olduğu anı değerlendirmek yerine acele ile secdenin yapılmaya çalışılması adeta Allah’tan kaçmak gibi değerlendirileceğinden bu şekilde secde yapmaktan kaçınılmalıdır.
Kıyam ile başlanan namazda mümin dik duruşu ile Rabbine saygısını göstermiş, saygıdan dolayı boyun eğerek ve itaat ederek rükûa varmış, secde ile de teslimiyetinin son noktasını koymuştur.
Secde halinde ve iki secde arasındaki oturuşta acele etmemek bir süre beklemek ta‘dîl-i erkândan kabul edilmiştir. Hanefî mezhebi dışındaki üç mezhebe ve Hanefîler’den de Ebû Yûsuf’a göre secdenin bu şekilde yapılması farzdır. Secde vaziyetinde beklemenin en az süresi “sübhâne rabbiye’l-a‘lâ” denecek kadardır. Farz yerine getirilmeden kılınan namazın geçerli olmadığı unutulmamalıdır. Her rekâtta iki secde yapılır. Bunlardan birini kasten terk eden kişinin namazı bozulur. Yanılarak terk ederse hatırladığı anda secdeye varır. Bu hatasından dolayı daha sonra sehiv secdesi yapar.
Rabbimiz “Hadi Allah’a secde edip O’na kulluk edin.” (Necm, 53/62) emri ile kullarından secde yapmasını istemektedir. Bunun için mü’min Peygamber efendimizin fiili sünnetlerinde görüldüğü şekilde secdede “Sübhâne Rabbiye’la’lâ. (Yüce Rabbim! Seni bütün noksan sıfatlardan tenzih ederim.)” diyerek Allah’ı tesbih eder. Namaz kılan bir kişi günde secdede 240 defa bu tesbihi tekrar eder. Tesbihin manasını zihninde canlandıran kişi secde esnasında başka düşüncelere dalmaktan kurtulmuş olur.
“Onların, rükû ve secde halinde, Allah'tan lütuf ve hoşnutluk istediklerini görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir.” (Fetih, 48/29) ayeti kerimesinde de namaz kılanların namazın verdiği kişilik şahsiyeti ile oluşan davranışlarının hayata yansımasından dolayı tanınacakları haber verilmektedir.
Yorumlar
Kalan Karakter: