Namazda kıraate “Sübhâneke” duasından sonra Fâtiha sûresi ile başlanır. Peygamber Efendimiz, “Fâtiha’yı okumayanın namazı yoktur.” (B756 Buhârî, Ezân, 95.) buyurduğundan Fâtiha sûresinin namazda mutlaka okunması gerektiğini vurgulamıştır. Hz. Peygamber Fâtiha sûresinin sonundaki, “Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapıklarınkine değil.” duasının ardından, “Duada istediklerimizi kabul eyle.” Anlamındaki “âmîn” kelimesinin söylenmesini de tavsiye etmiştir.
Günde beş vakit kıldığımız namazlarda kırk defa Fatiha suresini okumaktayız. Fatiha’nın başlangıç kısmı hamd ve senâ, son kısmı ise dua ve niyazdır. Arada kalan “yalnız sana ibadet eder ve yalnız senden yardım isteriz” ayeti ile kulluğun yalnızca Allah’a yapılacağını ve yardımın sadece O’ndan isteneceğini hatırlarız.
Fatiha özümsenmeden yapılacak okumalar, dualar noksan kalmaktadır. Övgüleri, Rabbimiz yerine bağlı bulunduğumuz, bizler gibi aciz olanlara yöneltmek; yardım, dua ve hatta mahşer gününün sıkıntılarından kurtulmak için şeyhlerden, kutublardan medet beklemek, farkına bile varmadan Müslümanları atalet ve tembelliğin tam merkezine oturtmakta hatta şirke düşme tehlikesi ile karşı karşıya bırakmaktadır.
Namaz kılan bir mümin günde en az kırk defa Fatiha suresini okumaktadır. 60 yıl namaz kılan bir kişi 900.000 defa Fatiha suresini okuduğu halde Fatiha’nın mesajından uzak bir hayat yaşamaktadır.
Fâtiha sûresi, namazda kişi ile Rabbi arasında bir konuşma niteliğindedir.
Fâtiha’yı okuyan kişi öncelikle hamd ve senâ ederek Rabbi ile konuşmasına başlar:
Kul, “el-Hamdü lillâhi Rabbi’l-âlemîn. (Hamd (övgü), âlemlerin Rabbine mahsustur.)” dediğinde Allah Teâlâ, “Bak, kulum bana hamd etti.” buyurur.
Kul, “er-Rahmâni’r-Rahîm. (O, Rahmân ve Rahîmdir.)” dediğinde, Allah, “Kulum bana senâ eyledi (beni övdü, yüceltti, methetti.)” buyurur.
Kul, “Mâliki yevmi’d-dîn. (Hesap ve ceza gününün (âhiret gününün) sahibidir.)” dediğinde, “Kulum beni yüceltti.” buyurarak Fâtiha’nın bu ilk bölümünü okuyan kulunun kendisine hamd ü senâ eylemesi karşısındaki memnuniyetini ifade eder.
Fâtiha’nın ikinci bölümünde ise kul, isteklerini Rabbine arz eder:
Kul, “İyyâke na’büdü ve iyyâke nestaîn. (Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.)” dediğinde, Allah, “Bu, kulum ile benim aramdadır. Kulum ne istiyorsa onundur.” buyurarak ibadetlerini kabul edeceğini ve kuluna yardım edeceğini belirtir. Kul, “İhdina’s-sırâta’l-müstakîm, sırâta’llezîne en’amte aleyhim ğayri’lmağdûbi aleyhim ve le’d-dâllîn. (Bizi doğru yola, kendilerine nimet verdiklerinin yoluna ilet; gazaba uğrayanlarınkine ve sapmışlarınkine değil.)” dediğinde, Allah Teâlâ, “İşte bu, kuluma aittir. Kulum ne istiyorsa onundur.” Buyurarak kulunun kendisine yönelmesi karşısında onu taltif edeceğini bildirir. (M878 Müslim, Salât, 38.)
Yorumlar
Kalan Karakter: