Kurban Bayramının yaklaştığı bugünlerde kırmızı et fiyatlarındaki artış yeniden gündemde. Artış, üreticiden mi yoksa hayvanını beslemek için gerekli olan girdi maliyetlerinde ki artıştan mı?
Her zam sonrası oklar hemen kırmızı et üreticisi esnafına yöneltilerek esnaf hedef tahtasına oturtulur. Zammın savunulacak bir tarafı yoktur. Zamma sebep olan faktörler görülmeden, üreticinin kullandığı elektriğinden doğalgazına, işçisinden hammaddesine varıncaya kadar her şeye gelen zammın yüzde yüzlerin üzerinde olduğu herkesin malumu olduğu bilindiği halde, tek taraflı bir değerlendirme ile esnafın suçlanması tek kelime ile insafsızlık olur.
Her zaman olduğu gibi yine fiyatları güya aşağı çekmek için ithalat gündeme gelmektedir. Et ve Süt Kurumu 6 Mayıs’ta yaptığı açıklama ile ithalat sopasını üreticiye bir kez daha göstermiştir. Kurumun, “Kamuoyu Açıklaması”nda şu bilgilere yer verildi: “Et fiyatları üzerinde Ramazan ayının son günlerinde başlayıp günümüze kadar devam eden spekülatif fiyat hareketleri, Kurumumuz tarafından yakından takip edilmektedir. Arz kısıtlaması yaparak piyasada fiyat yükselişi beklentisi oluşturmak hem üreticiye hem de tüketiciye zarar vermektedir. Kurumumuz kırmızı ette arz güvenliğini ve fiyat istikrarını sağlamak için gerekli araçları kullanacaktır. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.”
Et ve Süt Kurumu bu açıklaması ile üretimdeki maliyet artışlarını görmezden gelerek doğrudan üreticiyi suçlamakta, fiyat artışının spekülatif olduğunu ve üreticilerin arz kısıtlaması yaptığını yani kesime gelen hayvanları kestirmediğini iddia ediyor. Kesim zamanı geldiği halde kesime götürülmeyen her besi hayvan besici üzerine fazladan maliyet yükler. Besici artan maliyetlerin baskısından kurtulmak için bırakın kestirmemeyi zamanından önce de kesim yapmaktadır. Üreticiyi suçlamak yerine gerçekleri görerek politikalar üretmek yerine üreticiye ithalat sopası gösteriliyor. İthalat çözüm mü, yoksa birilerine rant sağlamak için mi yapılıyor? Şimdiye kadar yapılan ithalatlardan sonuç alındığı görülmüş müdür?
2010 yılından bu yana 12 yıldır kırmızı et, besilik hayvan, kasaplık hayvan, kurbanlık için canlı havyan ithalatı yapılıyor. Bu politika fiyat artışlarını önleyebilmiş midir? İthalata rağmen kırmızı et fiyatının yüksek olmasından şikayetçi olmaya devam ediyoruz. İthalat ile kamuoyuna suçlunun esnaf olduğu takip edilen ekonomi politikasının bir etkisi olmadığı anlatılarak algı oluşturulmaya çalışılıyor. Artan maliyetler nedeniyle fiyatın yükseldiği gerçeği göz ardı ediliyor. Rasyonel politikalar uygulanmadığı müddetçe hamasi söylemlerle ancak kendimizi kandırırız.
Konya Kırmızı Et Birliği Başkanı Nazif Karabulut, bu devran böyle gitmez, yapmayın diye adeta yetkililere yalvarıyor. Üreticinin sesi olarak sesini duyurmaya çalışıyor. Diyor ki;
“Ekonomik sıkıntıların, kurdaki aşırı dalgalanmanın, kuraklığın oluşturduğu sıkıntıları ve akabinde başta yem, elektrik, akaryakıt olmak üzere tüm girdilerde yaşanan olağan üstü fiyat artışlarının olumsuz etkilerini, en çok üreticiler olarak bizler yaşıyoruz.
Üretim girdilerine gelen aşırı zamları, ürünlerine yansıtamayan tek sektör süt ve et üreticileridir. Bizim üreticilerimizin girdi fiyatları, serbest piyasa şartlarında değerlendirilirken, bizim etimiz bizim sütümüz enflasyonu azdırır denerek ya baskılanıyor ya da ithalat sopasıyla terbiye edilmeye çalışıyoruz.
Sektörümüzü yöneten yetkililer, beyler zarar ediyoruz zarar… Üreticinin ettiği zarar, bizzat Hayvancılık Genel Müdürlüğünün hazırladığı raporlara bile yansıdı. Yapmayın!!! Bu cefakâr üreticileri küstürmeyin. Ahırları çardakları boşalttırmayın. Eğer bu üretici sektörden çıkarsa bir daha asla geri gelmez, milyonları verseniz gelmez. Ana olmadan dana olmaz. Bizi korumaları gerekenler piyasaya ucuz et vermekle, ithalat yapmakla tehdit ediliyoruz. Bu devran böyle gitmez…”
Uygulanan yanlış politikaların sorumluluğunu üreticilerimize yükleyerek hayvancılığı bitirme noktasına getirenler bir an önce takip ettikleri politikaların yanlışlığını görüp sektör paydaşlarıyla kısa, orta ve uzun dönemli yeni politika arayışına girmelidirler. Et üreticilerini “spekülatör”, “fırsatçı” diye suçlayarak ithalat lobisinin rantına zemin hazırlamak sektörün geleceğine darbe vurmaktır. Et fiyatlarının düşürülmesinin yolu ithalat yapmak değil üretimi artırmak, üreticiyi desteklemektir. İthalatla belki kısa vadeli çözümler sağlanabilir, artışların önüne geçilebilir ama uzun vade de kalıcı bir fayda sağlanamaz. İthalat çözüm olsa idi 12 yıldır yapılan ithalat sonucunda et fiyatları bugünkü noktalara kadar gelmezdi.
Üreticilerimizin sesini duyalım. Üreticiler sektörden çekilerek sermayelerini kur korumalı mevduat hesaplarına aktararak veya başka yatırım araçlarında değerlendirerek hayatlarını rahat bir şekilde devam ettirebilirler. Zahmetsiz para kazanabilirler. Ama onlar zor olanı üretimi ve hizmeti tercih ediyorlar. Rasyonel politikalarla bu sektörün canlandırılmasını sağlayalım. Üreticilerimizin kıymetini onlar sektörden çekildikleri zaman anlarız.
YORUMLAR