Gereksiz yere para, zaman, emek vb.ni harcama, savurganlık olarak tanımlanan israf dini bir kavram olarak, insanın sahip olduğu nimetleri gereksiz yere harcaması, aşırı tüketmesi ve haddi aşması demektir.
İsrafın zıddı da cimriliktir. Cimri; elindeki parayı harcamayan ve türlü sıkıntıları göze alarak para biriktiren kişi demektir. Parayı, malı-mülkü ve serveti ilgili alanlara gerektiği kadar harcamamak cimriliktir. Cimriliği yalnızca para ve madde olarak görmemek gerekir. Verilmesi gerekeni verilmesi gerekenlere vermeyerek kendi uhdesinde tutan kişi de bu kategoriye girmektedir. Bilgisini ve becerisini insanlarla paylaşmamak, tebliğ görevini yapmamak, insanlarla konuşmaya ve sohbet etmeye tenezzül etmemek de cimriliktir.
İslam gerek israfı gerekse cimriliği çok kötü bir davranış olarak görmüş ve yasaklamıştır. İsraf edenler ve cimri olanları Allah’ın sevmediği Kur’an-ı Kerim ve Peygamber Efendimizin hadisi şeriflerinde hatırlatarak, bu davranış modelini benimseyenlerin helak olacakları haber verilmiştir.
Rabbimiz "Rahman'ın kulları" olarak övdüğü muttaki müminlerin özelliklerini anlattığı Furkan suresinde müttaki olmanın özelliklerinden birini "Onlar, harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler. Onların harcamaları, bu ikisi arası dengeli bir harcamadır."(Furkan, 67) buyurarak hayati bir ilkeyi bizlere haber vermektedir.
Peygamber Efendimiz , “Her sabah iki melekten biri, "Ya Rabbi, infak edene karşılığını ver!" diye, diğeri de, "Cimrilik edenin malını helak et!" diye dua eder.” (Buhari), uyarısıyla cimrilikten uzak durmamızı bildirmektedir.
Müsrif ve cimri lanetlenmiştir
“Ey Âdemoğulları! Her mescitte ziynetinizi takının (güzel ve temiz giyinin). Yiyin için fakat israf etmeyin. Çünkü O (Allah) , israf edenleri sevmez.” (A’raf- 31)
“Akrabaya, yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir” (İsra 26-27)
“Haddi aşanları ise helâk ettik” (Enbiya- 9)
“Allah’ın kendilerine lütfundan verdiği nimetlerde cimrilik edenler, bunun, kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar. Hayır! O kendileri için bir şerdir. Cimrilik ettikleri şey kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır.” (Al-i Imran- 180)
“De ki: “Eğer siz Rabbimin rahmet hazinelerine sahip olsaydınız, o zaman da tükenir korkusuyla cimrilik ederdiniz. Zaten insan çok cimridir.” (İsra-100)
“Allah’a ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin. Şüphesiz Allah, kibirlenen ve övünen kimseleri sevmez.
Bunlar cimrilik eden, insanlara da cimriliği emreden ve Allah’ın, lütfundan kendilerine verdiği nimeti gizleyen kimselerdir. Biz de o nankörlere alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.
Bunlar, mallarını insanlara gösteriş için harcayan, Allah’a ve ahiret gününe de inanmayan kimselerdir. Şeytan kimin arkadaşı olursa, o ne kötü arkadaştır.” (Nisa 36- 38)
Peygamber (s.a.s) Efendimiz hayatımız boyunca yapılan amellerin ve eylemlerin nerde ve nasıl harcanarak tüketildiğinin hesabının sorulacağını, ömür nimetinin yerli yerinde mi kullanıldığını yoksa israf mı edildiğinin hesabının sorulacağını şöyle haber vermektedir:
"insanoğlu kıyamet günü beş şeyden; ömrünü nerede ve nasıl tükettiğinden, gençliğini nerede ve nasıl geçirdiğinden, malını nerden kazanıp nerede harcadığından, öğrendiği bilgilerle yaşayıp yaşamadığından hesaba çekilmedikçe hiçbir tarafa hareket etmeyecek, yerinden kımıldayamayacaktır." (Tirmizi)
İsraf denildiği zaman günümüzde genellikle çöpe atılan ekmekler, musluklardan boşa akan sular akla gelmektedir. İsrafı bir bütün olarak değerlendirmek gerekmektedir. Parçalara ayırarak israfı belli olan birkaç konu üzerine hasr ederek diğer konuları görmezden gelmek, geleceğimizi ekmek israfından daha çok etkileyecek gerçeklerden uzak durmak, üzerinde ciddi olarak durulması gereken bir konudur.
Harcama dediğimiz zaman yalnız cebimizden, cüzdanımızdan çıkan paralar mı akla gelmelidir?
Tüketim dediğimiz zaman boğazımızda geçen yiyecek ve içecekler mi düşünülmelidir?
İsrafı yalnız çöpe giden ekmekler, boşa akan sular ile mi sınırlandırmalıyız?
Rabbimizin bize bahşettiği sayılamayacak kadar çok nimetler var. Bu nimetleri yerli yerinde kullanıp kullanmadığımızın muhasebesini yapmamız gerekmez mi?
İsraf etmeyeceğiz, saçıp savurmayacağız diye sahip olduğumuz maddi ve manevi değerleri kimse ile paylaşmadan yalnızca kendimize mi saklayacağız?
Rabbimizin bir lütfu olarak bize verilen akletme ve olayları değerlendirme kabiliyetimiz varsa, gördüğümüz gerçekleri bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyerek kimseye bir şey demeyerek bilgileri kendimize mi saklayacağız? Bilgi paylaşımında cimri mi olacağız?
İnsanlığın problemi, İslam dünyasının üzerinde dolaşan kara bulutlar ve ülkemiz üzerinde oynanan oyunlar hakkında bilgilerimiz, tespitlerimiz varsa bu bilgileri kimse ile paylaşmayacak mıyız? İnancımıza ve dini değerlere ne kadar bağlı olursak olalım bu bilgileri insanlığın hizmetine sunmadığımız müddetçe, bilgi paylaşımında cimri davrandığımız müddetçe ayette belirtilen “Haddi aşanları ise helâk ettik” uyarısını beklemek kaçınılmaz olmaz mı?
Verilen nimetlerin gereksiz yere harcanması ve aşırı bir şekilde tüketilmesini israf olarak değerlendirdiğimize, cimriliği de verilmesi gerekeni verilmesi gerekenlere vermeyerek kendi uhdesinde tutan kişi olarak değerlendirdiğimize göre israf ve cimri konusunu geniş bir açıdan yeniden değerlendirmeliyiz.
Boşa giden zamanların ve bilgi cimriliğinin bir muhasebesi yapılsa, bu zaman kaybı içerisinde yapılabileceklerin listesi çıkarılsa imar faaliyetlerinden sanayi üretimine, tıptan teknolojiye kadar hayatımızın her alanında şu anda bulunduğumuz konumun kat kat yukarılarında yer alacağımızdan hiç şüphemiz yoktur.
YORUMLAR