“Ey iman edenler! (Savaş için) bir toplulukla karşılaştığınız zaman sebat edin ve Allah'ı çok anın ki kurtuluşa eresiniz.
Allah'a ve Resûl'üne itaat edin ve birbirinizle çekişmeyin. Sonra gevşersiniz ve gücünüz, devletiniz elden gider. Sabırlı olun. Çünkü Allah sabredenlerle beraberdir.
Çalım satmak, insanlara gösteriş yapmak ve (insanları) Allah yolundan alıkoymak için yurtlarından çıkanlar (kâfirler) gibi olmayın. Allah onların yaptıklarını çepeçevre kuşatmıştır.” (1)
“Allah’ın ve sizin düşmanlarınızı ve onların gerisinde olup sizin bilmediğiniz, ama Allah’ın bildiklerini korkutup caydırmak üzere, onlara karşı elinizden geldiği kadar güç ve savaş atları hazırlayın. Allah yolunda harcadığınız her şeyin karşılığı, zerrece haksızlığa uğratılmadan size tastamam ödenecektir.” (2)
Mü’minlerin düşmanlar karşısında başarılı olabilmeleri için gerekli şartlar bu ayetler ile şöyle sıralanmaktadır: Harekette sebat ve istikrar, Allah’ı devamlı anmak ve asla unutmamak, Allah ve Resulüne itaat, birlik ve beraberliği korumak, düşmana karşı zamanın şartlarına göre caydırıcı güç edinmek, başarının gerektirdiği kadar hazırlıklı ve sabırlı olmak. Bu şartlara riayet etmeden hareket etmek ve inananların kendi aralarında yapacakları siyasi ve ideolojik çekişmeler güçlerinin kaybolmasına hatta devletlerini elden gitmesine kadar varan sonuçlar doğuracaktır. İslam coğrafyasında yaşananları bu ayetler ışığında bir kez daha gözden geçirmek gerekmektedir.
“Bir toplum kendilerinde bulunan (iyi davranışlar)ı değiştirmedikçe Allah onlara verdiği bir nimeti değiştirmez ve şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” (3)
Allahu Teala İnsanlara sayısız nimetler vermiştir. İnsanların bir araya gelmesi ile oluşan toplumların hayatiyetlerini devam ettirmeleri cemiyetlerin tabi olduğu kanunlara uymaları ile mümkündür. Tarihin milletler mezarlığı belli bir süre tarih sahnesinde kalan ve daha sonra yok olan milletler ile doludur.
İnsanlar niyetlerini bozmadıkları, davranışlarını değiştirmedikleri, konumlarını terk etmedikleri sürece yüce Allah onlara bahşettiği nimetini geri almaz. İnsan, nimetin değerini bilip, şükrettiği sürece, Allah'ın kendisine verdiği bir nimeti kalıcı kılabilir, arttırabilir de. Aynı zamanda nimete karşılık nankörlük yaptığı zaman, şımardığı zaman, niyeti ve hayat tarzı bozulduğu zaman bu nimeti kendi eliyle giderebilir, yok edebilir.
Allah’a ve Peygamber’e hainlik etmeyin
“Ey iman edenler! Allah’a ve Peygamber’e hainlik etmeyin. Bile bile kendi (aranızdaki) emanetlerinize de hainlik etmeyin. Bilin ki mallarınız ve çoluk çocuğunuz birer deneme aracıdır. Allah katında ise büyük bir mükâfat vardır.
Ey iman edenler! Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız; O, size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış verir ve sizin kötülüklerinizi örter, sizi bağışlar. Allah, büyük lütuf sahibidir.” (4)
“Ey Peygamber! Sana ve sana uyan müminlere Allah yeter.” (5)
Allah'ın mescitlerini imar edenler
“Allah'ın mescitlerini ancak Allah'a ve ahiret gününe iman eden, namazı dosdoğru kılan, zekâtı veren ve Allah'tan başkasından korkmayan kimseler imar eder. İşte doğru yola ermişlerden olmaları umulanlar bunlardır.
(Ey müşrikler!) Siz hacılara su vermeyi ve Mescid-i Haram'ı onarmayı, Allah'a ve ahiret gününe iman edip de Allah yolunda cihad edenlerin imanı ile bir mi tutuyorsunuz? Halbuki onlar Allah katında eşit değillerdir. Allah zalimler topluluğunu hidayete erdirmez.” (6)
Hiçbir şey Allah’tan daha sevgili olamaz
“Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ederlerse, babalarınızı ve kardeşlerinizi bile dost edinmeyin. İçinizden kim onları dost edinirse, işte onlar, zalimlerin ta kendileridir.
De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, kesada uğramasından korktuğunuz bir ticâret ve beğendiğiniz meskenler size Allah'tan, peygamberinden ve onun yolunda cihattan daha sevgili ise, artık Allah'ın emri gelinceye kadar bekleyin! Allah fasık topluluğu doğru yola erdirmez." (7)
Ailemiz mi, Arkadaşlarımız mı, Kazandığımız mallar mı, Meskenlerimiz mi, Yok olmasından korktuğumuz ticaretimiz mi, Bilgisayarımız, sosyal medyamız, internette ki oyunlarımız mı, Allah'tan ve peygamberinden daha sevgili?
Hangisinin daha sevgili geldiğini belirleyemediyseniz günlük olarak bunlara ayırdığınız zamana bakınız sizin için neyin sevgili olduğunu daha iyi anlarsınız.
Doğru yolda olmak ve iki cihan saadeti elde etmek için sevgili değerlendirmemizi bir kez daha gözden geçirmek gerekir.
Çokluğa güvenmek her zaman yarar sağlamaz
“Andolsun, Allah birçok yerde ve Huneyn savaşı gününde size yardım etmiştir. Hani, çokluğunuz size kendinizi beğendirmiş, fakat (bu çokluk) size hiçbir yarar sağlamamış, yeryüzü bütün genişliğine rağmen size dar gelmişti. Nihayet (bozularak) gerisin geriye dönüp kaçmıştınız.” (8)
Mekkenin fethinden sonra yaşanan Huneyn savaşında Müslümanlar sayı çokluğuna güvenerek gurura kapılıp ordu hareket alindeyken “Bu ordu asla yenilgiye uğratılamaz!” gibi sözler söylemeye başladılar. Bunları söyleyenler daha önce kazanılan zaferlerin sayı gücüyle değil iman gücü ve Cenâb-ı Allah’ın yardımıyla gerçekleştiğini unutmuşlardı. Bu ayet Müslümanların savaş şartlarına riayet etmelerini ve zafer için her zaman çokluğun fayda vermediğini hatırlatmaktadır.
Kur’an’ı anlamak ve onunla amel etmek temennisi ile…
1) Enfal 45-47
2) Enfal 60
3) Enfal 53
4) Enfal 27-29)
5) Enfal 64
6) Tevbe 18-19
7) Tevbe 23-24
8) Tevbe 25
YORUMLAR