Size bir selâm verildiği zaman, ondan daha güzeliyle veya aynı selamla karşılık verin. Şüphesiz Allah her şeyin hesabını gereği gibi yapandır.” (Nisa 86)
AllahTeâlâ, yaratmış olduğu ilk insan Hz. Âdem’e, meleklere gidip selâm vermesini emretmiş ve şöyle demiştir: “Sana ne cevap vereceklerini dinle, çünkü bu senin ve neslinin selâmı olacaktır.” Bu emir doğrultusunda “es-Selâmü aleyküm”, yani,“Esenlik üzerinize olsun” diye selâm veren Hz. Âdem’e melekler, “es-Selâmü aleyke ve rahmetullâh” (Esenlik ve Allah’ın rahmeti senin üzerine olsun) sözleriyle karşılık vermişlerdir. Böylelikle insana öğretilen selâmlaşma, iletişimin vazgeçilmez bir unsuru olarak nesiller boyu süregelen bir âdet olmuştur. Toplumdan topluma, kültürden kültüre birtakım farklılıklar gösterse de selâmlaşmada asıl olan, karşıdakine iyi temennilerde bulunmaktır. (1)
Cahiliyye devrinde Araplar selam yerinde "Allah ömürler versin", veyahut “Allah seni mülk sahibi yapsın” veya “Mülkünde daim kılsın” derlerdi. Sonraları bizde yaygın olan "Allah ömürler versin" ifadesi bu selamın bir canlandırılması olmuştur. Fakat bunlar bir dua olmakla beraber mutlak surette hayırlı bir dua değildir. Çünkü ömür, hayat, mülk mutlaka selamet ve mutluluğu gerektirmez, felaket içinde de geçebilir. Bundan dolayı bu şekilde selam, aslında noksan bir selamdır, hepsinin başı baş sağlığıdır. "Allah ömürler versin" denildiği zaman, muhatap bu mânânın kastedildiğini farz ederek hoşlanabilirse de bu bir gaflettir. Çünkü söyleyenin niyeti belli değildir. Veyahut hiç düşünmemiştir. Bunun için İslâm dini, bu noksan tahiyyeleri selama çevirmiş ve yerine dünya ve ahiret selameti ve barışı yayan “esselamu aleykum” dua ve iltifatını yerleştirmiş olduğundan İslâm'da selam olmuştur.
Selam bir tahiyye ve iltifattır. Fakat her tahiyye ve iltifat selam değildir.
Demişlerdir ki; hıristiyanların selamı, elini ağzına koymak; yahudilerin birbirine selamı, parmaklarla işaret etmek veya baş eğip kıç kırmak; mecusilerin selamı, eğilme; Arapların birbirine selamı "Allah ömürler versin" demek, padişahlara selamları da "Sabahleyin nimet bul!" demek; müslümanların biribirine selamı da “esselamu aleykum” ve daha güzeli “esselamu aleykum ve rahmetullahi ve berakatüh” demektir.
Rivâyet edildiğine göre bir adam Hz. Peygambere “esselamu aleyke” demiş, cevap olarak Peygamberimiz “aleykesselamu ve rahmetuh” buyurmuş, diğer biri “esselamu aleyke ve rahmetullah”demiş, peygamber “ve aleykesselamu ve rahmetullahi ve berakatuh” buyurmuş, diğer biri de “esselamu aleyke ve rahmetullahi ve berakatuh” demiş, buna da peygamberimiz “ve aleyke” buyurmuş. Bunun üzerine bu adam, "Bana noksan selam verdin, Allah Teâlâ'nın dediği nerde kaldı." demiş ve bu âyeti okumuş, Resulullah da "Sen bana fazla bir şey bırakmadın, ben de sana aynısı ile karşılık verdim." buyurmuştur. Çünkü istenen şeylerin hepsi bunun içinde bulunur, zararlı şeylerden emin olma gibi.
Kısacası, selam pek büyük bir şeydir. Hatta Allah Teâlâ'nın güzel isimlerindendir. Ve Kur'ân'da on iki yerde Allah Teâlâ mümine selam vermiştir. Selam almak farz-ı kifayedir. Nehaî'den, "Selam sünnet, selam almak farzdır." diye rivâyet edilmiştir. Hutbe, sesli olarak Kur'ân okuma, hadis rivâyeti, ilim okutma, ezan, ikamet esnasında selama cevap verilmez. Oyun oynayanlara, şarkı söyleyenlere, abdest bozan kimseye, hamamda veya diğer bir yerde çıplak bulunana selam verilmez. Sünnet olan yürüyenin oturana, binek üzerinde bulunanın yürüyene, atlının merkebe binene, küçüğün büyüğe, azın çoğa selam vermesidir. İki kişi karşılaşınca ikisi de hemen selam vermeye girişirler. İmam-ı Âzam dan rivâyet edilmiştir ki, selam alan sesini pek yükseltmez. Özetle kim tarafından olursa olsun verilen tahiyyeyi, selamı en azından benzeri ile olsun almalı, selam verene hiçbir zarar verilmemelidir.” (2)
Allah Resûlü (s.a.s), şöyle buyurmaktadır: “İman etmedikçe Cennet’e giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de gerçekten iman etmiş olamazsınız. Yaptığınızda birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız.” (Müslim)
Müslümanların en önemli iletişim aracı olan selamı kuru bir söz olarak değil birlik, beraberlik ve dayanışmanın anahtarı olarak görmek gerekmektedir.
Allah’ın selamı rahmeti ve bereketi tüm inananların üzerine olsun…
Hadislerle İslam C. 4 S. 359
Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, C.3, S.40
YORUMLAR