Samimiyet ihlaslı olmak, dürüst olmak demektir. Rabbimize karşı kulluk vazifelerimizi O’na hiçbir şeyi ortak koşmadan yapmak demektir.
Beşerî münasebetlerde özü ile sözü bir olmak, içi dışı bir olmak demektir. Kişi samimi olduğu müddetçe güven verir. Güven ortamının hasıl olduğu yerde ise huzur vardır, bereket vardır.
Samimiyetin olmadığı yerde düzenbazlık, ikiyüzlülük, aldatma vardır. Samimiyetin ortadan kalktığı bir ortamda kişi kime güveneceğini şaşırır. Müslümanlar arasındaki ilişkilerde güven ve dayanışma yok olur.
Hz. Peygamber (sav): ‘Din, samimiyettir’ buyurmuştur. (Ravi der ki:) “Biz, ‘Kime karşı’, diye sorduk. O da ‘Allah’a, Kitabına, Resulüne, Müslümanların önderlerine ve bütün Müslümanlara karşı’, buyurdular.” (M196 Müslim, Îmân, 95; D4944 Ebû Dâvûd, Edeb, 59)
Peygamber (sav) Efendimiz, kendisine biat eden sahabelerden” bütün Müslümanlara karşı samimi davranmaları konusunda söz almıştır.” (Buhari) Çünkü “Din(in özü), bütün Müslümanlara karşı samimi olmaktır.” (N4204 Nesâî, Biat, 31., HM3281 İbn Hanbel, I, 351., DM2782 Dârimî, Rikâk, 41)
Dini Allah’a has kılarak O’na kulluk et
Mü’min gerek Rabbine karşı kulluk vazifelerinde gerekse beşerî münasebetlerinde samimi olmalıdır. Muttaki olmanın yolu samimiyetten geçer. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmaktadır:
“(Ey Muhammed!) Şüphesiz biz o Kitabı sana hak olarak indirdik. Öyle ise sen de dini Allah’a has kılarak O’na kulluk et.” (Zümer,39/2)
De ki: “Şüphesiz bana, dini Allah’a has kılarak O’na ibadet etmem emredildi.” (Zümer,39/11)
“Halbuki onlara, ancak dini Allah’a has kılarak, hakka yönelen kimseler olarak O’na kulluk etmeleri, namazı kılmaları ve zekâtı vermeleri emredilmişti. İşte bu dosdoğru dindir.” (Beyyine, 98/5)
“Onların etleri ve kanları asla Allah’a ulaşmaz. Fakat ona sizin takvanız (Allah’a karşı gelmekten sakınmanız) ulaşır. Böylece onları sizin hizmetinize verdi ki, size doğru yolu gösterdiğinden dolayı Allah’ı büyük tanıyasınız. İyilik edenleri müjdele.” (Hac, 22/37)
“De ki: ‘İçinizdekini gizleseniz de açığa vursanız da Allah onu bilir. Göklerdeki her şeyi, yerdeki her şeyi de bilir. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.” (Ali İmran, 3/29)
De ki: “Rabbim adaleti emretti. Her secde yerinde yüzlerinizi (O’na) doğrultun. Dini Allah’a has kılarak O’na ibadet edin. Sizi başlangıçta yarattığı gibi (yine O’na) döneceksiniz.” (Araf, 7/29)
Ayeti kerimelerde gösteriyor ki önemli olan ibadetlerin şekilleri değil, yapılış gayelerinin Allah katında değerli olacağıdır.
YORUMLAR