"Toplumsal istikrâr olmadan uygarlık olmaz. Bireysel istikrâr olmadan da, toplumsal istikrâr olmaz..."
Aldous Huxley
İngiliz yazar Aldous Huxley, 2. Dünya savaşı öncesi toplumsal yapıyı incelediği, " Cesur Yeni Dünya " adlı eserinde, insan kavramını öldürmüş ve yerine insan şeklinde bir robot koyarak, ütopya görünümlü bir dispotya oluşturmuştur.
Dispotya dan kastedilen, ütopik bir toplum anlayışının zıddını tanımlamaktır.
Dispotik bir toplum, otoriter veya totaliter bir devlet modeli, ya da benzeri başka baskıcı bir sistemle karakterize edilir.
Aldous Huxley'in bu eserinde vermek istediği mesaj kısaca şöyle ifade edilebilir :
"İnsanların kendi benlikleri ile bir ütopya kurması mümkün değildir.
İstikrâr ve düzen isteniyorsa kişilikleri öldürülmeli ve uyuşturucuya veya başka bir unsura bağımlı hale getirilmelidir. Kitapta; sanat, aile, duygular, kitaplar, düşünce özgürlüğü ve bilim yoktur.
Bunlar sistemin aleyhine işleyen şeylerdir. Çünkü bir robot yukarıda ki kahramanlara ihtiyaç duymaz..."
2.Dünya savaşı sonrasında şekillenen yeni dünya düzeninde kapitâl ön plândadır.
Kapitalizm ekonomik model olarak benimsenmiş, yeni dünya uluslarının şekillenmesinde öncülük eden bir sistemdir... Sosyal ve kültürel dokuda ise, tıpkı Huxley'in eserinde olduğu gibi dönüşüm ve değişim başkalaşarak gerçekleşir...
Bugünün deyimiyle , küreselleşen dünyanın şekillenmesi âdeta 2. Dünya savaşı süreci ve sonuçları ile başlıyordu...
Yakın Dünya tarihinde 2019 yılı sonunda başlayan süreç incelendiğinde, toplumların çok hızlı ve farklı bir değişim sürecine girdiği gözlenecektir.
Bu değişimi temin edecek öyle bir proje ortaya atılmalıydı ki ;- tüm insanlık yaşam biçimini o olaya göre biçimlendirebilsin. Ekonomi ve ticarette etkili olsun ve insanlar o olayın etkisinde konuşabilsin. Aynı zamanda da bireylerin yaşadıkları acı olayların , maddi buhranların etkisinde, gelecek hayallerini erteleyip gözü yere bakan bilim insanları türesin....
- Adına Covid 19 denilen salgın hastalık , tam da bu mânâda kullanılabilecek, yeni dünyayı şekillendirme de olağanüstü bir proje olabilirdi...
İstenen ve beklenen sonuca ulaşmak hiç de zor olmadı ...
Tüm insan alışkanlıkları yerinden oynamış şekil ve içerik değiştirmeye başlamıştı....
İnsan bir anda yalnızlaştırılıyor, maddi ve manevi bağları kesiliyor, sosyoekonomik hayatı donduruluyor, doğadan, sanattan ve insandan uzak, İnsanca yaşaması bekleniyordu....
İş hayatından yoksun kalan insanlarda gelir kaybı, üretimin durması, ticari ve iktisadi hayatın yavaşlatılması ve insanların alım gücünü kaybetmesi de kaçınılmaz son oluyordu...
Böyle olağanüstü bir ortamda insan tek başına geriye doğru sanal bir yolculuğa mâhküm ediliyordu...
Kendi hakikâti ve olağanüstü zamanın sunduğu ızdırap arasında bocalayan insan, salgın hastalığı fiziki olarakta yaşamışsa , artık normal tepkileri veren insan yerine bir başkası gelmiştir karşınıza...
Öfke, kin, nefret, hüzün ve kaygı insan ruhunu tutsak etmeye başlamıştır....
Söz konusu durum, bireyde çalışma, üretme, fikir sunma ve bilgiden bilgi üretme yeteneklerine zarar vermiş olup; birey sürekli öfkeli ve insanlara kapalı, hatta düşmanca tavırlar sergilemeye meyilli bir hal almıştır...
Konuşmalarını kontrol edemeyen,
yapamayacağı şeyleri konuşan, sürekli lâf üreten, kişiler hakkında hep olumsuz düşüncelere kapılmış, güven sorunu yaşayan ve bulunduğu ortamda uyum sağlayamayan sorunlu insanlar haline gelmiştir, çoğu bireyler...
Bu ve benzeri durumlar aslında klinik vakalar olup, en küçük ihmâle kapılmadan bir uzman doktor görüşü alınmalıdır...
Yaşanılan sürecin etkileri bazı bireylerde ; sosyal hayata katılmayı istememe , içe dönük bir hayat tarzını benimseme ve suskunluk şeklinde tezahür etmektedir...
Tüm bu olumsuzluklar, terörle mücadele, Rusya- Ukrayna savaşı ve Dünya ülkelerinin uluslar arası ekonomik ve ticari ilişkilerini çok kötü etkilemiştir.
Ülkemiz her nekadar tarafsığlığını korumuş olsa da, iklim ve ekonomik koşullarında meydana gelen olumsuzluklarla birlikte, doğalgaz temininde sorun yaşamaktadır.
Buda dar gelirli halk' a; ocağında tükettiği ve ısınmak için sarfedilen gaz
ciddi maliyetlere ulaşmış olduğundan ağır gelmekte ve ayrıca psikolojik bir baskı oluşturmaktadır.
Tüm bu olumsuz etkenlere rağmen,
yeni koşullarla mücadele etme ve uyum sağlama günümüzün önemli konularından birisidir.
Yeni düşüncelerle ; eskinin geliştirilerek hayatın içinde sürdürülebilirliğini sağlamada kararlı ve istikrarlı olmak zorundayız....
Kuracağımız yeni hayallerin kaynağı, hak ve hakikât , doğruluk ve dürüstlük olmalıdır.
Gelecek kuşaklara rol- model olan bugünün insanı; para ve güç taraftarı olmaktan vazgeçmeli ; bilim, bilimsel düşünce, araştırma, üretim ve yeni projeler üreten çalışma ekipleri oluşturmalıdır.
İnsan kendi yeteneklerini, eksik ve kusurlarını en iyi gene kendisi bilir .
Onun içindir ki; İNSAN kendisini, sınırlarını ve iş yapabilme gücünü bilen ve kendi kendisine efendi olabilendir...
Bu şuura sahip , kendisini sorgulayan, onaran ve yeni düşüncelere yol alabilen bireyi yeniden inşâ etmek zorundayız...
Şu önemli konuyu da unutmamak gerekir;
Vatan ve Millet için, bilgi, proje, fikir üreten ve farklı düşüncelere sahip insanımıza çığır açmayı ve onlara değerli olduğunu hissettirmeyi öğrendiğimizde bu ülke kalkınacaktır...
Bunun içindir ki; aydın, hür ve entellektüel düşünceye sahip , araştıran, bilimi ve bilimsel düşünceyi destekleyen, merhamet ve vicdan sahibi bireyi yeniden inşa etmek zorundayız...
TÜRK İNSANI DÜŞÜNÜR,
ROBOTLAŞAMAZ !...
Esen Kalınız...
YORUMLAR