“Hiçbir ordu , vakti gelmiş fikir kadar güçlü değil dir.! "
Victor Hugo
Gece yarısı,
Antalya yolundan ışıltılı şehre giriyorum...Sokak lâmbalarının buğulu aydınlığı ve kulakları tırmalayan ambulâns sesleri...
Yollar konuşur, kaldırımlar ağlarken İnsanlar susuyordu..!
Meram da evlerin duvarlarından sarkan sarmaşıklar, kaldırımlara sere serpe yayılırken; çiğnenmemişliğin gururunu ve özgürlüğü yaşıyordu.
İnsan ayak izlerinden yoksun kaldırımlar, hasta taşıyan ambulânslara geçit veren yol, gecenin serinliği ve boş kalmış çay bahçeleri ; eski Meram yaz gecelerini özletiyor.
Araçlarında müziği sonuna kadar açmış, kahkalarla Meram gezintisi yapan gençler yok artık.
Şehir suskun...!
İnsanlar anlamışlar mı acaba, " ... bir şey olmaz.... " demenin yanlış olduğunu...?
Vakti gelmeden İnsanımıza bir olayı anlatmak , hiç de kolay olmuyor. Gözü ile görecek, yüreğinde acısını hissedecek; sonra da olayın ciddiyetini kavrayacak.
Ya kaybettikleri, telâfisi mümkün olmayan zamanlar, çevreye ve insanlara verilen zarar ne olacak.?
Acı bir yürek sızısı...
Vicdan azabı...
Ömür boyu duyulan, pişmanlıkla susacak...!
Yarım saat arayla verilen salâ'lardan birisi de, belki kendi ölüm haberini duyuracak suskun şehre...
Ve Üçler Mezarlığında COVİD 19 'dan ölenler için ayrılmış özel bölüme yolculuk...!
Hani bir şey olmaz dı...?
Çok şey oldu... İki gün arayla büyüklerini kaybeden bir insan, babasını toprağa verirken hastahanedeki eşinin ölüm haberini aldı.
Ocaklar söndü...
Umutlar yandı.
Ekonomi dibe vurdu...
Bilge , tecrübeli ve sevecen büyüklerimizi kaybettik...
65 Yaş Üstü İnsanımızı koruma çabaları sürerken, genç nesil " bana bir şey olmaz" söylemiyle taşıyıcı oldu...
Şimdi çocuk, genç, yetişkin ve ihtiyar bu illetin pençesinde kıvranıyor.
İhmal ve konunun önemsenmeyişi sonucu geldiğimiz nokta aşikâr.
Şehir suskun ve yasta...!
Tüm bu olup bitenden sonra yeniden tedbirler geldi.
Alınan kararlarda bir cümleyi çok garipsedim.
İl Hıfzısıhha Kurulu Kararında diyor ki;
".......düğünlere 65 yaş üstü ve 16 yaşın altındaki 'ler katılamayacak.
Düğün sahibinin aileye ait çocukları hariç...."
Alınan kararlara sonuna kadar saygılı ve destekleyici olmak zorundayız.
Ancak şu soruları sormak istiyorum;
- Bu yaz düğün yapmak zorunda mıyız.?
-Düğün yapılmadan evlilik olmuyor mu..?
Düğün töreninde yaş sınırı çözüm mü..?
- Cenazesine katılamadığımız yakınlarımızın yasını tutarken, komşunun düğününe nasıl gideceğiz..?
- Bu gelinle damat; dedesi , amcası, komşusu ve arkadaşı henüz defin işlemleri tamamlanırken , düğünde nasıl oynayıp misafir ağırlayacak..?
Zihnimi zorlayan bu sorular eşliğinde, alınan kararların yeniden gözden geçirilmesi ve düğünlerin tamamen yasaklanması gerektiğine inanıyorum.
Ayrıca market ve AVM ' lerde yeniden düzenleme yapılmalı, güvenlik güçlerinin denetiminde alış veriş yapılmasında ve insan yoğunluğunun kontrollü olmasında fayda olacağını düşünüyorum.
Maalesef bizim insanımızın kentlisi ve köylüsü de alınan kararlardan ya haberi olmuyor, yada uygulamada ihmâlkâr davranıyor.
Geldiğimiz son günlerde yaşayarak bu tavra tanık olduk.
Böylesi durumlarda gösterilecek hoşgörü, o topluma fayda yerine zarar verir...
Birey ve toplum sağlığını korumak istiyorsak; yaptırım gücüne sahip yetkili kurum ve kuruluşlar tedbirleri uygulatıcı ve denetleyici olmak zorunda...
Üzülerek ifade etmek isterim ki;
bizim toplumumuzda cehaletin cesurluğu hakim. Taki olay canını yaktığı zaman, konunun önemini anlıyor.
O zamanda vakit çok geçmiş oluyor...!
Suskun Şehrim de yaşayan , yakınlarını kaybetmiş tüm hemşehrilerime Allah'tan sabır ve can sağlığı diliyorum.
Yaşamını yitiren büyüklerimize ve kardeşlerimize , Yüce Allah Rahmetini Bol Eylesin...
Mekânları Cennet Olsun...
Saygılarımla..
YORUMLAR