Geçen yüzyılın yorgun anılarıyla sesleniyorum sana.
Hayatın çile ve zorluklarla denediği bizleri; SEN belirsiz zamanların yetişkini, bugünün çocuğu hatırlayacaksın küçüğüm...
Değişmekte olan zamanın ağır yükü altında ezilen bizlerin hikâyelerini , düşüneceksin yeniden kara gözlüm.
Belkide sana ve senin kuşağına , bizim katlanmak zorunda kaldığımız olaylar garip gelecek.
Sorgulayamadığımız zamanın çocuğusun şimdi. Sorularına cevap veremeyişimizi anladığında bir yetişkin olacaksın.
Ve anlayacaksın çaresizliğimizi..!
Adın Şırnak'lı Irmak , Kars'lı Mehmet, Konya'lı Ozan, Istanbul'lu
Aybüke ne olursa olsun , senin adın GELECEK be küçüğüm...!
Sekiz yaşındasın. Hayata adımını attığın yedi yaşında okumaya başlamıştın..
İnsanlığın Yaratan dan aldığı ilk emir di, OKUMAK...
Henüz hayatı hecelemeye başlamıştın ki; talihsiz ve tanımsız bir olay seni eve hapsetti..
Anlamadın ne olduğunu belki,
ama korkuyu ve yalnızlığı zihnine yerleştirdin kara gözlüm.
TV ve sanal dünyada geçen zamanda korkuların büyürken, kaygı ve panik le tanıştın.
Bilmeni isterdim küçüğüm, senin okulunu, parkını , özgürce sokaklarda oynama nı elinden alan lanetli bir Virüs, çoğu insanın da yaşamını elinden alıyordu.
Adına Covid-19 dediler, 2020 yi işgal ederken; SEN KARA GÖZLÜM çocukluğunu yaşayamadın.. Okul dönüşü uğradığın parktaki salıncakta çocuk hayallerini kuramadın...
Sen, pencere kenarında yaşamı beklerken küçüğüm; ölümü bekleyenler vardı, hastahane odalarında ve evlerinde.
Ölüm Meleğini bir sevgiliyi beklercesine bekleyen , ızdıraplı ve yorgun bedenler.
Son asrın , son çocukları bizler garip bir sefere çıkıyorduk; çaresiz ve yalnız..!
İnan ki; senin çektiğin yalnızlık duygusunun büyük bir umut ve gelecek adına olduğunu anlardın,
görseydin o illetin pençesinde kıvrananları.
Sana neşe ve refah dolu bir dünya bırakamıyoruz.
Oysaki bizler; hep gelecek için büyük bedeller ödemiş, mutluluklarımızı yarınlara erteleyerek yaşadığımız anın mücadelesini vermiştik...
Senin için , kara gözlüm senin için..!
Bizim başaramadığımız;
kardeşçe yaşamayı, sevmeyi, Vefa yı, merhameti, bilim ve sanatı Sen bulmalısın küçüğüm..
Bize unutturulan bu erdem ler Senin yoldaşın olmalı.
Akıl ve vicdan kullanabileceğin en güzel sermayen.
Sen ki; bu günün yanlışlarını, nankörlüklerini, felâketlerini, doğal afetlerini gören çocuk..
Sebebini , nasıl olduğunu ve sonucunu yaşayan çocuk..!
Sana bir ağaç dikiyorum, adı UMUT.!
O' na iyi bak. Büyüt...! Zira gölgesinde Sen oturacaksın.
Üzülme, Kara Gözlüm...
Her kuşağın bir misyonu vardır.
Kimisinin Çanakkale de yükselir ruhu, anılır adı sonsuza dek göklerde..
Kimisi de bizim gibi ; geçen yüz yıla yas tutarken kurban olur, talihsiz bir olaya...
Kara gözlüm kendini o kadarda şanssız sayma. Bu kara günlerden geçeceksin. Zamanın bir köşesinde acı bir tebessümle bakacaksın maziye ve yaşanmamış çocukluğuna.
Bugün senin özlemini çekenleri, zaman zaman elini tutup kucakladığın bizleri yanında göremeyeceksin.
Sisli anılar kalacak belleğinde.
Yaşanmasını arzu etmediğimiz bu günler, senin öğretmenin olacak.
Ve sorgulayacaksın hayatı...!
İşte Kara Gözlüm, biz senin yaşında iken hayatı ve olayları sorgulamayı öğrenemedik.
Hep yargıladık ve yargılandık..!!!
Pembe hayallerin kurbanı olan bu nesli unutma küçüğüm.
Onun içindir ki; SEN' in bir ayağın sıkı sıkı yere basmalı ve diğer ayağınla medeniyet basamaklarını tırmanmalısın...
Bilmelisin ki; yer ve gök arasında sana verilen emanet zaman çok değerli.
O kısa zamana;
bilinmeyenleri, düşünülmemişleri,
bilim ve aklı doldurmalısın.
Sen üzülme Kara Gözlüm, bu güne; bulutların ardındaki senin zamanın geliyor.
Aşkla bakıp güzelleştireceginiz zamanlar.
Ve bizler...Hissedeceğiz, uzak diyârların görünmeyen yolcuları.
Başardığınızın mutluluğunu yaşayacağız , sonsuz zamanlarda.
Oku küçüğüm, oku hayatı..!!!
Saygılarımla....
YORUMLAR