ABD'li ekonomist, Thomas Sowell der ki;" Enflasyon , vergileri açıkça yükseltmeden, insanların varlığını almanın bir yoludur.
Evrensel vergidir !..."
Genel tanımı ile, enflasyon ekonomik sistemde varılan bir sonuçtur.
Bu sonucu hazırlayan etkenlerin başında ise;verimsiz ve hantal bir devlet yapısı,başarısız ve popülist bir ekonomi yönetimi, rasyonel davranmayan tüketici kitlesi, zayıf ve fırsatçı kredi politikası, rekâbet gücünden yoksun sanayi ve hizmet sektörü, üretimin azalması,arz talep dengesinde meydana gelen dengesizlik,paranın satın alma gücünün düşmesi,siyasi ve sosyal alanda , düşünce ve bilginin önüne konmuş engeller gibi unsurlar vardır.
Gelişmiş, modern toplumlarda ;güçlü bir ekonomi yönetiminde yıllık yüzde 2 ile 3 arasında oluşan enflasyon oranı, beklenen ve özlenen bir durumdur. Gerekli görülen bu aralıkta ki enflasyon, piyasa dengesini sağlama da ve hükümetlere sosyo- ekonomik avantaşlar sunma da önemlidir.
Ancak, ülkemiz gibi batı ve doğu kültürü arasında sıkışmış , modern yönetim bilgi ve ilkelerini henüz benimseyememiş , tarıma dayalı ülkelerde ; artan enflasyon oranları toplum açısından özlenen bir durum değildir...Aksine, piyasa dengelerini bozulması ve durmasıdır...
Artan fiyatlar karşısında, Anadolu halkının tipik bir özelliği vardır; vazgeçer!..
Keskin dönüşler yapar, elindeki mevcutlarla idare eder, hatta evleri küçük imalâthanelere çevirir... Zorunlu ihtiyaçlar dışında, ikâme usulü ile ihtiyaç duyduğu mal ve ürünü kendisi üretir...
Evinin önünde ki, küçük bahçe tarım alanı olur...Ekmeğini, kendisi yapar. Kazağını , kendisi örer . Oturur, Halı ve kilim dokur. Aşını kendi pişirir, lüks gıdadan vazgeçer.
"Bir lokma- bir hırka " felsefesi ile yaşamasını da bilir...
Böyle bir yaşam tarzı; piyasaların ve popülist ekonomi yönetimi benimseyen yönetimin, iflâsı demektir.
Durgunluktur !...
Toplumların kültür tarihi incelenmeden, halkın alışkanlıkları ve töresi göz önüne alınmadan benimsenen ekonomik modeller başarısızlığâ mahkûmdur.
Yaşanılan coğrafya, iklim şartları, toprak verimliliği, sanayileşme hamlelerinde gelinen seviye, ticaret hacmi, halkın eğitim düzeyi, mal ve ürün tercihinde bilinç düzeyi, yeniliklere uyun sağlama yeteneği gibi, ekonomiyi doğrudan ilgilendiren unsurlar hakkında bilimsel araştırma yapılmadan seçilen ekonomi yönetim biçimi, o halka fayda yerine zarar verir...
İnsan davranışlarında hızlı değişimlere bir tepki olduğu gibi, menfaat ve konfor sunan yenilikleri de hemen kabulleniveren tepkisel bir durum vardır.
1983 yıllarından sonra elektriksiz ve evinde su olmayan köy hemen hemen hiç kalmadı.
Köylümüz ne yaptı ?
Mutfağına bir buzdolabı, bulaşık makinası, evin giriş bölümene bir çamaşır makinası, oturma odasında TV'si, evde yer bulamadığı için de yatak odasına bir derin dondurucu yerleştiriverdi.
Zaman içerisinde, cep telefonu interneti de oldu... Atın yerini araba, köyde yaşamın yerini de kent hayatı ile değiştirdi.
Şimdi biz, köylüyü ve köyü geliştirdik mi; yoksa fatura ödemeye ve alışık olmadığı bir sefalete mi mahküm ettik ?...
Uzman ekonomistlerin söyleyeceği , vereceği bir cevap vardır elbet !...
Seçilen ekonomik modellerin bir başka yanı ise; sadece kendisini ayakta tutmak ve onu besleyen lider şirketler aracılığı ile sistemi işletmektir. Halkın zaafları ve bilinçsizliği onu besleyen en önemli sermayedir.
Tahmin edilemeyen insan davranışları , çılgın tüketim hırsı, gereksiz ve zamansız teknoloji transferi ve kullanımı toplumsal yapıyı bozar.
Başkalaştırır, dönüştürür ve kimliksizleştirir.
Bencilleşen, özünden ve öz değerlerinden uzaklaştırılan insan yığınları;o sonsuz ihtiyaçlarını giderme de, hesapsız ve proğramsamsız harcamalarla , üretmeden yaşayan insan yığınları halin gelir.
Sonuç itibariyle de ; gayri- ahlâki kazanç yolları, gasp, talan gibi toplum ahlâkını çürüten unsurlar normal görülmeye başlanır.
Toplum, hafızasını yitirirmiş, sorgulamayan, eleştirmeyen ve düşünmeyen yığınlar haline gelmiştir.
Kapitalizmin istediği de budur !...
Artan enflasyon ise; halkın gelirine gizli yoldan el koymaktır..
(devam edecek)
Saygılarımla...
YORUMLAR