Beyazıt Devlet Kütüphanesi konferans salonu, yıllar sonra hatırlanacak önemli bir sempozyuma ev sahipliği yapıyordu.
Yıl 1991,
Bilgisayar, bilgi-erişim ve Enformasyon konulu sempozyumda ana tema:
Bilgi çağından Teknoloji Çağına geçişte nasıl hazırlanacağız...?
Bu sorunun cevabını arayan katılımcıların çoğu Akademik Kariyere sahip ve Yurtdışında eğitim almış uzman kişilerdi.
2020 yılının ortasına geldiğimiz şu günlerde Sosyal Medya dediğimiz BİLGİ PAZARINDA yaşanılanlar beni 29 yıl öncesine götürdü.
Beyâzıd Camii ve Kütüphanenin yan tarafında yer alan Çınaraltı Çay bahçesi..Genellikle Şiir ve Sanat ehli insanların buluştuğu bu mekân ; sempozyum aralarında bizimde huzur bulduğumuz bir meķân olmuştu.
Meydana özgü Neyzenleri ve o tarihi dokuda söylenen her sözde ayrı bir anlam vardır. Dostluk sarar her yanınızı.
Böylesi bir günde bir kaç kişi günün degerlendirmesini yaparken, İstanbul Üniversitesi Kütüphanecilik bölümünden Prof.Dr Tülin Sağlamtunç aramıza katıldı..Bildirisini sunduktan sonra sorduğumuz sorular yetmemiş gibi, hemen bir soru daha yönelttik.
- 2000 li yıllara geldiğimizde , Uluslarası bilgi alışverişine gireceğiz, teknoloji çağına iyi hazırlanmalıyız. Diyorsunuz.
- Halkı nasıl hazırlayacağız..?
- Bilgi ve İletişim kontrolünü nasıl gerçekleştireceğiz.? Kurumsal bilgi denetlenebilir.Ancak bireyler arası iletişim nasıl kontrol edilebilecek.?
Hocamız;
- Halkı Eğiteceğiz,
Bilgi ve iletişimin denetimi sözkonusu değil. Zira Uluslararası bir bilgi pazarı kurulacak. Her kişi bu pazardan ihtiyacı olan bilgiye , çok hızlı bir şekilde ulaşabilecek.
Bilgisi olan da pazara katkıda bulunacak...Onun için diyorum ki,
Bireyin eğitimi zorunludur...!!!
Bugün Sosyal Medya dediğimiz ,
BİLGİ PAZARINDA bir takım olumsuzluklara tanık oldukça, hep 29 yıl öncesinde duyduğum endişe büyüyerek devam ediyor.
İnsanın bilme ve öğrenme ihtiyacı çevresini aşar. Dışındaki dünyayı tanıma isteği son derece doğaldır.
Bu Yaratılıştan gelen bir özelliktir.
Ancak; neye ne kadar ihtiyacımız var..? Öğrenmenin başlangıcı bu ol malıdır . Birey her türlü bilgiyi bey nine depolarsa, ihtiyacının dışında olan bilginin hammallığı psikolojik dengelerini bozabilir.
Teknolojii Çağına ve Kurulan Bilgi pazarında birey olarak yer almaya hazırlanamadıķ, maalesef...
Tüm İnsanlığı ilgilendiren ortak payda , eğitimli insan olmak ve önce kendini bilmek ti.
Bunun içindir ki;.yıllar öncesinden durmadan şu söyleniliyordu:
- Eğitim yeniden yapılandırılmalı.
Kişinin yeteneğini açığa çıkaran bir eğitim ve yeteneğine göre öğretim.
- Sosyal ve Siyasal Yaşamın çağın gereklerine göre düzenlenmesi.
- Ķültür ve kültür politikalarının , Milli değerler bütünü olarak sahiplenilmesi..!
Yapabilseydik eğer, bugün İnsanımız teknolojinin sunduğu imkanlarla sosyal medyâda kavga dili kullanmaz dı.
Nefret , kin ve intikâm duygularının yerini dostluk alırdı.
Yada kendince doğru bildiklerini , gerçek doğru budur dayatmasında bulunmaz dı.
İftira atamaz dı, yüzünü hiç görmediği bir kişiye...
İlgi alanının dışında kalan bir konuda ; ahgâm kesme gafletine düşmezdi..
İnancını yaşar, davranışları ile ortaya koyar ve söz kalabalığında kaybolmazdı...
Bu pazar da kaos var..Herkes her şeyi biliyor...Dağdaki çoban- Prof,
Ev hanımı- Bakan, Ayakkabı tamircisi- Nörolog, 7 ve 70 yaşında ki aynı pazarda seyrâna çıkmış . Evet herkes her şeyi biliyor...! Eksiğimizi göremediğimiz zamanlardan geçiyoruz...Saygı kafdağına tırmanmış ve insanlar yokluğundan habersiz...
Tıpkı kullanma klavuzunu kaybettiğimiz bir teknoloji ürününü çalıştıramadığımız gibi.
Sosyal medya da iletişimi çalıştıramıyoruz...
Saygılarımla...
YORUMLAR