"Sahipsiz olan vatanın , batması haktır...
Sen sahip olursan; bu vatan batmayacaktır !..."
Mehmet Akif ERSOY
12 Mart 1921, Ankara/Ulus da Meclis binası: Türkiye Büyük Millet Meclisi, 100 yıl sonra heyecan ve gururla anılacak, tarihi bir toplantıyı gerçekleştiriyordu.
Başkanvekili, İstanbul Milletvekili
Dr.Adnan (Adıvar) başkanlığında yapılan toplantıda, bağımsızlık mücadelemize güç verecek bir şiirin seçimi ve değerlendirmesi yapılacaktır.
Meclise sunulan 7 tane şiirin değerlendirilmesi sonucu; dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi (Tanrıöver) kürsüde Mehmet Akif'in şiirini okumaktadır.
Ayakta, gözyaşları ve üstün bir kabulle dinlenen; Burdur Milletvekili Mehmet Akif ERSOY’un şiiri , coşku ve alkışlarla İSTİKLÂL MARŞIMIZ olarak kabül edilir.
Daha öncesinde; Mehmet Akif , Milli Eğitim Bakanlığı’nın açmış olduğu yarışmaya; 500 lira ödül konduğu için katılmamıştır. Yapılan değerlendirme sonucu, 6 şiir seçilmiştir. Hamdullah Suphi ve arkadaşları durumu, Meclis binasındaki çalışma odasında M.Kemal Paşa'ya sunarlar. Zaten seçilen şiirler çok beğenilmemiştir. M.Kemâl ATATÜRK , Mehmet Akif'in edebi üslûbuna ve hitâbet gücüne çok değer vermektedir. Ve teklif de ısrarcı olunmasını tavsiye eder. Bunun üzerine Hamdullah Suphi, Mehmet Akif'den ısrarla, bir şiir yazması talebinde bulunur. Zira bu şiir, Ordunun ve Milletin heyecanını ve mücadele gücünü artıracaktır. Milletvekili Mehmet Akif; Ankara'da bulunan Taceddin dergâhına çekilir.
Titrek ışığı duvarlara yansıyan, kandilin aydınlattığı; soğuk ve loş bir oda...
Üç kıta da at koşturan, kocaman bir Milletin hâzin sonu; gölgeler arasında duvarlara yansırken, yüreğinde hissettiği derin acı ve ızdırabı da büyütmektedir...
İstiklâle olan özlemin ve imanının beslediği umutla, yazar duvarlara !...
"Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden, yurdumun üstünde tüten en son ocak....
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak...
.........................
Ve 10 kıtadan oluşan, İstiklâl Marşımızı şu mısralarla tamamlar:
"Dalgalan sende şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımızın hepsi helâl...
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl:
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan, Milletimin İstiklâl!..."
Şafak söktüğü vakit, şiir tamamlanmıştır...
Mehmet Akif, Milletinin yorgunluğu kadar, yorgun; ancak, yorgunluğundan daha büyük bir umuda ve mücadele gücüne sahiptir, yüreğinde taşıdığı imanla...
İstiklâl Marşının kabülünden sonra, kendisine verilmek istenen 500 lira ödülü, kabul etmez. İhtiyaçlı durumda olanlara bağışlanmasını ister. İSTİKLÂL MARŞIMIZIN güftesini kendi şiir kitaplarına eklemez... O millete bağışlanmıştır, millete aittir...
Bazı milletvekillerinin eleştirileri sonucu, şiirin yeniden yazılması kendisinden istendiğinde;
O şöyle diyecektir :
"ALLAH BU MİLLETE, BİR DAHA
İSTİKLÂL MARŞI YAZDIRMASIN !..."
Mehmet Akif;
hayatını milletine adamış, millet adına düşünen, millet adına acı çeken ve Türk Milleti ile gurur duyan bir Vatan Şairidir.
Biz de, O'nunla gurur duyuyoruz.
Türk Milletinin bağımsızlık ve bölünmez bütünlüğünün sembolü olan bu şiiri,100 yıl oldu; dilimizde söylenmekte ve gönlümüzde yaşamaktadır.
Bundan sonra da, sonsuza kadar göklerde dalgalanan bayrağımıza eşlik ederken; Millet olma bilincini de yaşatmaya devam edecektir.
İstiklâl Marşımızın kabulünün 100.yıl dönümünde;
Milli Mücadele kahramanlarımızı ve Vatan Şairi Mehmet Akif ERSOY 'u
saygı ve minnetle anıyorum.
Azîz Ruhları Şadolsun.
Saygılarımla...
YORUMLAR