"Kahramanlık, hatada israr etmemektir !..."
Cemil MERİÇ
Ailede başlayan eğitim, okul sıralarında ve hayatın bağrında gelişir demiştim... Gelişen sosyal ve siyasal olayların etkisinde aksayarak yürüyen eğitim ve öğretim sonuçları itibariyle,
kendi karnesini verir.
Bugün, milyonlarca gencimiz işsiz ve
aldığı eğitimle alâkası olmayan bir iş kolunda köle gibi çalışıyorsa;
kim bu eğitim sisteminin başarılı olduğunu söyleyebilir?
Orta Okul ve Lise de, her konuda çocuğa tekrar tekrar bilgi yükleyen müfredatın çağdaş eğitime ulaşma da en iyi yol olduğunu, kim söyleyebilir?
Zekâ seviyeleri farklı çocuklara; aynı sınıfta, aynı ders proğramını uygulayarak nasıl çağdaş eğitim düzeyine erişilebilir?
Kaynakçı, marangoz, ziraatçı, sanatçı olabilecek çocuğu; nasıl olur da zorlama ile bilgisayar mühendisi, doktor yapabiliriz ve hayatta başarılı olmasını, bekleyebiliriz?
Eğitim ve öğretim sistemimiz bu ve benzeri sorulara cevap veremeyecek nitelikte hatalarla devam etmektedir.
Yönetici ve öğretmenlere mesleki gelişim ve eğitim desteği vermekle çözülemeyecek bu sorunlar;
ölçme - değerlendirme ve sınav hizmetlerinde yapılacak yeniliklerle de ciddi bir çözüme kavuşamayacaktır...
Çağdaş eğitim sisteminde, odak noktası öğrencidir. O sürekli değişik bilgiler yüklenilen bir obje değildir.
Temel amaç: Öğrecinin bilgiyi anlayabilmesi, kavrayabilmesi ve yorum yeteneğinin geliştirilmesidir.
İnsanca yaşama sırlarını öğrenen çocuğun; gerektiğinde anladığı bilgilerle yeni bağlantılar kurarak, daha farklı bilgileri yazılı ve sözlü üretebilmesidir.
Anlamaya yönelik eğitim ve öğretim sisteminde yetişen çocuğun kendi başına bilgi üretmede kullanabileceği bilgisayar ve dijital bilgiye erişim olsa olsa bir ders aracı olabilir.
Öğretmeni ve değişik bilgi merkezleri ile 24 saat iletişimini temin eden bilgisayar ve internet, O 'na analitik düşünmeyi de kazandıracak teknolojinin sunduğu bir imkândır.
Aslolan öğrencinin, İlk okul da;
* zekâ seviyesinin tesbiti,
* hangi sanat dalına olan yeteneğinin araştırılması,
* sosyal, matematik ve fen bilimlerinde başarı seviyesinin tesbiti,
* çocuğun toplumsal yapı içerisinde gelişimi,
* Hayata hazırlanırken, doğa, çevre, hayvan ve insan sevgisi kazandırılması,
* Dürüstlük, yalan söylememe gibi, Vatan ve Millet bilincine ulaştıracak ahlâki erdemlerin kazandırılması,
* Üreten ve mutlu olabilen öz güveni geliştirilmiş gençler yetiştirmek temel prensip olmalıdır.
Son bir yıl içerisinde pandemi nedeniyle eğitim ve öğretime ara verilmesi büyük bir talihsizliktir.
Çocuklarımızın belleğine yazılacak son yüz yılın felâketi, çaresizlikle beraber yeni yeni çözüm yolları arayışını da zorunlu kıldı...
Eğitim hayatı aksayan çocuklar,
Dijitâl Eğitim deyimini tanıdı, kendisini TV karşısında buldu.
Dijitâl Eğitim, 1990 yıllarında
ABD hükümetinin eğitim maliyetleri konusunda yaptırmış olduğu bir araştırmanın konusudur...
Eğitim Dijitâl ortamda yapılırsa, maliyetler yüzde 30 civarında olacaktır..
Ancak; dijitâl eğitim alanlar aynı zamanda eğitim aldığı alanla ilgili bir iş kolunda pratik yapmaya da devam edecektir... Araştırma ekibinin şöyle de bir tahmini vardır:
"21.yüz yıla gelindiğinde gelişen teknoloji, eğitimi okuldan eve kaydıracaktır. İnsanlar gezmek için dışarıya çıkma gereğini duyacaktır."
ABD 'nin 30 yıl önce yapmış olduğu araştırma ve bu araştırmayı destekleyen alt yapının oluşturulması
kendi iç dinamikleri ile ilgili bir durumdur.
Bu modeli tüm Dünya ülkeleri uygulama imkânına sahip olamayabilir. Ayrıca her ülkenin bir kültür alt yapısı vardır. ABD' de başarılı olabilir, fakat aynı durum bir başka ülkede aynı başarıyı elde edemez.
Almanya- Japonya örneğine baktığımız da böyle bir modelin yeri yoktur. Çünkü; gelenek ve kültürüne bağlı olan bu ülkeler, çocuğu gözlemleyerek hangi iş kolunda başarılı olabileceğini 12 yaşından itibaren tesbit edip, öğretmenleri tarafından gidebileceği bir üst eğitim kurumu seçilmektedir.
Dijitâl Eğitim Sistemi diye bir şey yoktur... Eğitim yüz- yüze ve insan-insanadır.
Dijitâl bilgiye erişim, eğitim anlamını taşımaz...
Bugün, öğrencilerimiz TV ve Bilgisayar karşısında bunalım geçirmektedir.
En büyük arzumuz bir an önce yüz- yüze eğitim ve öğretimin başlamasıdır.
Eğitim ve öğretim sisteminde yapılacak yeniliklerde de Türk kültür alt yapısı dikkate alınarak, çağdaş bir eğitime imkân verecek ortamın hazırlanması ana gaye olmalıdır.
Bugün düşünmek ve çözüm üretmek zorundayız !...
Yarınlara ertelenen her konu; işsizlik, değer kaybı, huzursuzluk, açlık ve geri kalmışlık olarak karşımıza çıkacaktır...
Saygılarımla...
YORUMLAR