Hiç düşünmez misiniz?...
Birsen Alkan Dinç

Birsen Alkan Dinç

Hiç düşünmez misiniz?...

02 Ekim 2020 - 10:19 - Güncelleme: 02 Ekim 2020 - 10:26

"Acı çekmek büyük bir zekâya ve geniş bir kalbe sahip olan insan için kaçınılmazdır.

Bence tüm büyük insanlar dünyada gerçekten acı çekmiş insanlardır..."

Dostoyevski

İnsana yaratılışında verilmiştir,

Akıl, edep ve iman.

Yetiştirilme tarzına, yaşadığı çevre ve toplumsal kuralların etkilerine göre şekil alsada ; aslolan kişi kendisi bu üç özelliği geliştirip , zenginleştirmekle  sorumludur.

Doğruya, güzele yönelmek; sevgi ve merhametle hayatına devam etmek kendi tercihidir.

Hayatın ve olayların zorlukları karşısında göstereceği sabır ve direnç güçlü şahsiyetin oluşumunda temel taşlarıdır...

Hoşgörü ve vefa ise mutluluğudur.

Olaylar karşısında kin,  nefret yolunu seçen akıl iflas etmiştir.

Zihinlere yerleşen kin ve nefret virüsü, hırs ve tamahıda besleyip büyütecektir.

Kin cehennem duvarı gibi yükselirken, edep ve İmanı yakıp yok edecektir.

Böyle bir zihinsel yapıya sahip olan kişi , kendi cehennemini inşa ederken çevresindeki kişilere de zarar verip büyük acılar yaşayacaktır.

Dürüst ve özverili insanlara hayatı çekilmez kılan; kin ve nefretinin kölesi olmuş bozuk şahsiyetler  tam klinik vaka 'dır aslında...

Kendilerini olduklarından farklı göstermede de oldukça usta virüslü bir zekâ vardır karşınızda...

Hiç bir şeyden memnun olmayan,

sürekli karar değiştiren, herşeyin doğrusunu bildiğini iddia eden,

karşısındakini eleştirip aşağılayan,

kendinden başkasını sevmeyen ve egosuna tapan bir bencil vardır  yanıbaşınızda.

Acze düştüğü veya plânladıklarının tersinde bir durum söz konusu olduğunda, hemen çevresindekileri suçlayıp , iftira atan, saldırarak kendisini savunmaya geçen bozuk bir şahsiyetle yüz yüze kalırsınız.

Hiç kimseye güvenmeyen ve inanmayan  bu tiplerle ; normal yollarla mücadele etmek ve eğitmek mümkün değildir.

Tıbbi desteklerin bile yetersiz kaldığı böylesi durumlarda,

onları kendi haline bırakmak,

kendi kin ve nefretiyle yüzleşmeye terketmek belkide en doğru davranış olacaktır.

Hepimizin yaratılışında merhamet,

acıma duygusu,  yardım etme mutlaka vardır... Türk kültürün de de darda kalmışa el uzatmak,  kendiliğinden gelen misafiri baş köşeye oturtmak ve lokmanı paylaşmak vazgeçilmez bir görevdir.

 

İmanımız  bize iyilik yapmayı,  hoşgörülü ve affedici olmayı telkin eder.Yaratılıştan gelen iyilik yapma isteği ve zorunluluğu ile gücümüz yettiğince İnsan kazanmak , İnsana hizmet ve Yaradanın Rızası için zaman zaman bozuk şahsiyetlere , virüslü aklına özveride bulunuruz.

Bu uğurda sabır göstererek çok da acı çektiğimiz olmuştur.

 

Acı çekmeninde bir adabı ve sınırı olmalıdır...!

Bir başkasını - kim olursa olsun- kurtarmak adına büyük bir acıya ve çileye talip oluyorsanız, durup düşünmelisiniz.!

- Bu kişiye neden katlanıyorum...?

- Gösterdiğim sabır ne adına...?

Virüsle kaplanmış zihin sizi kendi bataklığında boğmak için çekiyorsa; kendi cehennemine ortak etmek için gül atıyorsa :

- Senin aklın nerede.?

- Edep ve İman nerede ki, böyle bir tuzağa  kendi ayağınla gidiyorsun.?

 

İnsan tercihlerinin sonucunu kendisi yaşar. Doğru tercihlerle  elde ettikleri O'na verilmiş güzel bir ödüldür. Allah'ın  lütfudur..!

 

Yanlış tercih her durumda sizi gazap rüzgârlarının önünde sürükleyecektir.

Bu sürüklenmede kimi suçlarsanız suçlayın hepsi boşunadır.

Tek gerçek vardır; suçlu yanlış tercihiniźdir.

 

Ve bu acı olayların girdabından kurtulacaksınız elbet.

Anlayacaksınız ki; Olgunlaşmışsınız...!!!

Anlayacaksınız ki,

Güzel bir ders almış öğrencinin gururunu taşıyarak yolunuza devam edeceğinizi anlayacaksınız.

Hayatın bağrında pişmeye aday olan insan; pişmek le yanmak arasındaki farkı anlayabilmelidir.

 

Zira yanmak her insanın harcı değildir...!

 

Yaşadığımız son zaman diliminde çekilen acılar, kısıtlamalar, ekonomik sıkıntılar, yalnızlık ve ölüm acıları her ne kadar PANDEMİ 'ye maledilsede ;

öncesinde  bu günlere gelişimizi hazırlayan İhmâlkâr,  göz yummalar, yalanlar, iftiralar,  hatalar ve yanlış  tercihlerimiz vardır.

Gazap rüzgârlarının önünde sürüklenmek yerine; kuytu bir köşeye çekilip düşünmeyi tercih etmeliyiz.

Akıl ve sağduyu yardımı ile doğru olana sarılmak, 

Hayatı yaşanmaz hale getiren kişi ve olaylardan uzak kalmak,

Saygı ve edep dairesinde kalarak çözüm üretmek.

Bütün bunları yaparken de,

Yüce Allah'a güvenmek en doğru davranış olacaktır.

 

Allah güzel insanlar ve hayırlı olaylarla buluştursun...

Saygılarımla...

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar