Güven Sarsılırsa!...
Birsen Alkan Dinç

Birsen Alkan Dinç

Güven Sarsılırsa!...

02 Temmuz 2021 - 12:20

" Bu yıl, benim yeşil bağım kurudu,

  Dolu vurdu, yaprakları çürüdü...

  Benim de saz tutan elim var idi,

  Şimdi, bir köşede yatar ağlarım..."

  AŞIK MAHSUNU ŞERİF

 

Her dönemde , kendine has dert ve tasalarla pişer, insan...

Yaşadığımız, son iki yıla yakın bir sürede , her ocağa ayrı ayrı bir ateş düştü!...  Yürekler yandı, hüzün mekân tuttu gönüllerde. Akıl, çaresiz kaldı, çözüm üretmede...

Kimimiz, salgın hastalığın pençesinde kıvrandı,  yaşama tutunmak adına...

Kimimiz, en yakınlarımızın cenazesine katılamadık, kendimizi ve toplumu korumak adına...

Acımızı, yalnız yaşadık. Dağlarda yankılanan sesler kadar büyüktü... Herkes kendi feryâdını, gene kendisi dinledi...

Açlığı, yokluğu gören de oldu; derdini söyleyecek kimsesi yoktu.. 

Kimimiz de, bozulan ve durgunluğa giren, Ülke ekonomisinin ezici baskısı altında, borç batağına saplandı...

İşine son verilenler, iş yerini kapatanlar , üç kuruşluk sosyal yardımlara muhtaç olanlar, bunalan ve canına kıyan insanlarımız...

Yıkılan yuvalar, bozulan düzen ve çaresiz insanlar... 

Zaman, zaman sokaklarda yürürüm, yalnız... Evler, dükkânlar boş... Kafe ve restaurantlar toz içerisinde...

Her apartmanda , en az 2- 3 kiralık daire, 1- 2 satılık ev !.. 

Gelemeyen üniversite öğrencileri, kirayı ödeyemediği için ebeveynlerinin evinde,  bir göz odaya yerleşen genç çiftler, evlerin boş kalmasına neden oldu...

Sokaklar da dolaşan kedi ve köpeklerin ,gördüğü insanın bacaklarına sarılması, bir lokma için yalvaran sesleri ve bakışları yürekleri sızlatır...

Halkın % 80 'nini çok kötü etkileyen pandemi sürecinde, insanımız tutunacak bir dal bulamadı...

Sanki,  bir savaş ortamı ve  herkes kendi can derdinde ! 

Yalnızlığın ızdırabında,

maddi ve manevi sorunlarla boğuşurken, bir ses duymak istedi, halk. 

Umut versin ,  dağlara yaslanır gibi güven tazelesin ve yarasına merhem olsun !...

 Bir ses, yürekten desin ki;

 

"KORKMAYIN, BİZ YANINIZDAYIZ !..

TÜM SİYASİ KADROMUZLA, İKTİDARI ve MUHALEFETİYLE TEK YÜREK HALİNDE SİZİN YARALARINIZI SARACAĞIZ, LOKMAMIZI PAYLAŞACAĞIZ, BU GÜNLER GEÇECEK ELBET !..."

 

 Bir el uzansın istedi, halk...

Omuzlarda ağırlaşan yük hafiflesin, kapısının zili çalsın ve " bir ihtiyacın var mı ?" diye soran, bir görevli olsun...

Sandık ki, bu kadar temizlik önerilerinin arasında , caddelerimiz, sokaklar ve boş araziler pırıl pırıl temizlenip , haydi yürüyüşe denilecek...

Oysa ki, çocuğunu evde avutamayan anne, evinin karşısındaki parka çocuğu çıkardığında, parktan kovuldu... Evde köpek besleyenler de, köpeğini açık alanda gezdirme izini verildi...

Çocuk, çığlık- çığlık ağladı, duyan olmadı...

Garip bir zamanın, garip yolcularıyız...

Yoldaşımız bizden garip, biz ondan daha garip !...

TV yalnızlıklara, güvensizliği de ekledi. Duymak istemediğimiz acı haberler ve görmek istemediğimiz siyasi kavgalar... Dil ağır, düşünce hafif !... Derde dert katan, çözüm önerisinden yoksun tartışmalar...

3.Dünya ülkelerini aratmayan TV dizileri; çete, mafya ve aşkı içinde barındırmayan, sözde aşk dizileri..

Usandırdı,  halkı canından...

Sosyal medya , bağladı insanları bir birine.  Doğrunun içerisinde gizlenen yanlışlara rağmen...

Gözler 1 Temmuz 2021'e çevrildi...

Bir umut, titrek bir ışık olsa da ;

normalleşme sürecine atılacak adımı bekleyen halk,  gece zam haberleri ile sıcak , 1 temmuz sabahına uyandı...

Hava sıcak ve ağır, günün getirdikleri ise, havadan daha  da ağır !...

Tek tesellimiz, aşı sürecinin hızlanmış olması... Her ne kadar bazı insanlar kuşku ile yaklaşsa da, bilim ve bilimsel bulgulara güvenmek zorundayız...

Güvenmek dedim de, yaşadığımız talihsiz çağda , neye, kime , nasıl güven duyacağız ? O da, başka bir dert...

Güvenmek, insanın doğuştan  üzerinde taşıdığı, duygusal bir bellektir... İlerleyen zaman içerisinde akıl ve edinilen bilgi kazanımları ile gelişir veya zayıflar.

Temel ihtiyaçlarımızdan olan güven duygusu ; kişiye huzur verir. Sevme yeteneğini artırır , olaylara ve hayatın gerçeklerine ilgiyi artırarak, insanın sosyâl yaşamını düzenler.

Güvensizlik, kişinin yaşamını alt- üst eder ve başarısızlığa neden olur.

İlk güven odağı, kişinın kendi yetenekleri ve öz benliğidir. Bunu, yakın çevresi ve sosyâl yaşamında ki bireyler takip eder.

Yakın çevre ve sosyo- kültürel çevrede yer alan bireylere duyulan güven,  kişinin seçme, ölçme ve değerlendirme yeteneği ile yakından ilgilidir... Güveneceğiniz kişiyi , iyi düşünerek seçmek zorundasınız.

Bireylerin, güven alanından birisi de;

Kamuya ait kurum ve kuruluşlardır.

Bu kurumsal güven, milletin tamamını kapsayan bir güven alanıdır.

Milletin hizmetinde olan tüm kamu kurum ve kuruluşlarının, yöneticisinden, en alt kademede çalışanına kadar,  belirli ilke ve kurallardan taviz vermeden hizmeti sürdürmesi beklenir...

Her kurumun çalışma disiplinini sağlayan Kanun ve Yönetmelikler uygulanmak için konmuş , Devletin temel prensipleridir...

Bu prensiplerden verilecek taviz ve aksi uygulamalar, Milletin o kuruma güvenini sarsacaktır.

Milletin güvenini kaybeden kurum ve kuruluşlar da, işleyiş düzeni bozulur, çürüme ve bozulma yaşanır... 

Sonuç da, başarısızlık ve çöküntüdür.

Böyle bir başarısızlık, toplumu güvensizliğe ve kaosa iter.

Her türlü soruna rağmen;

devamlılığı tartışmasız olan kamu kurum ve kuruluşlarımız da görevli insanlarımız,  en güzelini, en doğrusunu yapmak zorundadır!...

Millete olan borçları;

onların verimli ve dürüst çalışmalarını zorunlu kılmaktadır...

Halkın sarsılan güvenini yeniden kazanmak gibi, ağır bir vebâl taşımakta olan görevlilerimiz,

unutmasınlar ki ; o göreve gelmeden önce halkın içinde, halkla aynı tasaları yaşayan kişilerdi...

Milletimiz , yaşadığı zor hayat şartlarına sabır gösterirken yorgun ve üzgün.

Tasamız her geçen gün daha da büyür iken;  asıl can yakıcı olan :

Millet, kendisine  güzel bir yaşam vadedenlere güvenmişti !... 

Bu güvenin sarsılması, 

yalnızlığa itilmesi,

güvendiği kişiler tarafından, güvensizliğe uğratılması , çok acı...

Ben kimseye , güvenmem diyen yalan söyler... Güveniriz ve  severiz !...

Sevdiğimiz yürekten vurulunca da,

oturur yeniden düşünürüz :

Kime, kimlere, hangi şartlarda, nasıl ve ne kadar güveneceğiz ?!!!...

 

Güvenilirliği kuşkusuz olan insalara çıksın, yolunuz....

Saygılarımla...

 

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • Ömer Gül
    3 yıl önce
    Yine yerinde bir konu seçtiniz. Nerede o \"söz senettir\" diyen ve bunu yaşayan toplum ve kurumlar. Eskiden Devleti yönetenler bir açıklama yaptiklarinda, hiç bir şüphe duymadan inanirdik. Belki yanlıştı ama güvenirdik. Ya simdi.... senetler, noter imzalı belgeler, sayfa sayfa kurumların açıklamaları.... Buna rağmen Güven yinede yok.

Son Yazılar