Giden, Yapayalnız Gidiyor !...
Birsen Alkan Dinç

Birsen Alkan Dinç

Giden, Yapayalnız Gidiyor !...

08 Nisan 2021 - 15:24

"Ölüm, bir-bir çekip alıyor bizi; akılların beti-benzi onun heybetinden sararıp soluyor...

Ölüm, yolda durmuş bekliyor; ticarete dalansa seyre-seyrâna gitmede.

Ölüm, anıştan da yakın bize; fakat gaflete dalanın aklı nerelere gitmede, bilmem ki ?..."

Hz.Mevlânâ ( Divan-ı Kebir 'den)

Ey can !...

Bir duvar düşün  oldukça yüksek.

Arkasında ne olduğunu bilmediğin , ama aşmak zorunda olduğun, büyük bir engel...

ADI , ÖLÜM OLSUN !...

Meçhul bir zamana yürümenin verdiği kaygı ve alışık olduğun zamanı, o zamanın içinde  barındırdığı  sana sunulan varlıkları, yarım kalan hayalleri, sevdiklerin ve tutkunluklarını bir anda bırakıp ; atlayıvereceksiniz , o meçhul zaman yolculuğuna...     O seti geçmenin;  dünya yaşamının verdiği acı ve ızdıraplardan, daha zor geleceğini düşünürüz, zaman, zaman... 

Ve hüzünlenirir ölüm, bizi !..

Ağıtlar söylenir , gidenin ardından. Göz yaşları karışır, dualara... 

Oysa ki; can kuşu uçarken  hapsolduğu bedenden , kavuşurken özgür yolculuğuna,  dünyaya dair ne varsa bırakmıştır geride kalanlara...

Şair Yahya Kemal der ki;

" Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden, Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden"  

Dönüşü olmayan bu seferin adına; ölüm deyin,  ayrılık deyin, dünya değiştirmek deyin; ne denilirse  denilsin bu dünyaya ait söylemler olacaktır...

Bende diyorum ki; zaman yolculuğu. 

Şekil  ve biçim değiştirerek , bir boyuttan diğer boyuta geçiş.

Bu yolculuğun; nasıl, nerede ve ne zaman başlayacağı bilgisi de bana ait değil !...

Yüce Allah'ın taktir ve tasarrufunu bekler iken ; yolumun aydınlık ve kolay olması için dua edip, vuslatı umud etmek ve inanmak, yürekten...

Ölüm ve sonrasını , o an'ı  yaşarken öğreneceğiz !..

Bu gerçeğe rağmen; her insanın kendine has bir ölüm bekleyişi vardır, iç dünyasında... Dünya 'ya doğduğumuz  an'la  başlayan bu süreç ; içerisinde  derin bir hasreti  de barındırır !.. 

Edinilen bilgi, tecrübe ve güçlü bir inanç , hep bu hasreti besler...

Bilir insan, ölmek için yaşadığını.  Kimi der : " benim sadık yarim, kara topraktır !..." 

Kimisi de der ki : " bizim  ölümümüz, vuslattır "...

Neden hüzünlüdür, ölüm ?

Neden geride kalanlar yanar- yakınır ?

Hüzün, yalnızlığın eseridir... 

Yapmak istediğin , ama yapamadığın- güç yetiremediğin yarım kalan olaylara, varlığına alışmış dostlara, sana güvenen canlara elvedâ demektir, hüzün...

Geride kalanlar da, kaybettiklerine yanar ! 

Yalnız bırakıldığına, hayatla nasıl baş edeceğine, birlikte yaşayamacağı hayallerine yanar- yakınır...

Giden, yapayalnız  gider;  kalan da yalnızlığın hüznünde, zamanını bekler...

Bugün pandemi koşullarında; şekli belirlenmiş olan, evde ki yalnızlığımız , bir ölüm sessizliğinde ki sükûtumuz ; bizi her geçen gün o aşılması zor dediğimiz duvara daha da yaklaştırmakta...

"Rabbim aramızda ki duvarı kaldır", dediğimiz an gelmeden, sorumluluklarımızı tamamlamak gerekmiyor mu ?...

Yaratılış sırlarında gizli ; söz söyleme sanatına sahip insan, neden iki çift güzel söz söylemez ?

Neden güzel düşünüp, güzel davranışa ulaşmaz ?

Nedir, bu kin ve nefret söylemleri ?!

Zorlu bir süreci yaşarken; bu ayrılık, aykırılık, didişme ,sataşma, iftira, dedikodu, öfke, kin ve nefret yormuyor mu bazıların? 

Sorun üretmeyi marifet sayanlar , doğruyu- yanlış, bilenler, güzeli - çirkin yapanlar,

TV , sosyal medya ve telefonlar da sürekli kavga ve ayrılık ateşi yakanlar,  sahi hiç yorulmadınız mı ?!!!..

Biz  mi unuttuk ölümü, yoksa ölüm, bizi mi unuttu ?.. Bu olâğanüstü zamanda , sormadan duramıyor insan...

Hiç mi ibret alınmaz ?!

Her sabah gün ağarırken, minarelerden yükselir bir salâ...

İstatistikler tutulur, her gün.

Bir ateş yanar, gönül ocaklarında ; sevgililerin , ana ve babaların yanar yüreği buram, buram...

Ve öfkeli , hakaret dolu sözler le hâlâ bir birini aşağılayan insanların homurtusunda yorulur;

İNSAN YÜREĞİ ....

Nedir paylaşılamayan ?

Para, makam, mevki, mal-mülk, şan-şöhret ise;  her insanın bir payı vardır bu dünya varlıklarından... Zaman yolculuğunda çıkar karşısına ; emek verir, bedel öder ve payına düşeni alır...

Bedel ödemeden, emek vermeden elde edilen her kazanım ,sahibini; hırs, kin ve nefret batağında debelendirirken , sesini de göklere çıkartır... Çok zordur o kişinin yaşamı,

acınası halinin çığlıkları , rahatsız eder, sonsuzluk yolcusu gönül sahiplerini...

Bilmez ki; yüceler de yer tutacak gönüldür... 

Marifet ise; gönüllerde olmak, gönül almak, gönül vermek !...

Böyle bir zamanda, sükûnet istiyor insan. Saygı ve sevgiden beslenmiş , merhamet kokan bir söz duymak istiyor.

Hayatın anlamını anlamak ve o'na, kendinden bir anlam katmak, ne yüce bir davranış... Sorumluluk bilincine erişmiş  bireylerin söz ve davranışları;

YAPAYALNIZ GİDENLERE ve YALNIZ KALANLARA teselli olacaktır...

İnanıyorum ki; şu kısacık zamanda hepimizin ihtiyacı, sevgi ve saygı ortamında, bir nefes huzur !...

Sağlıklı günler dilerken, sonsuz aleme göçen kardeşlerimizin de 

Ruhları Şadolsun...

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar