Ermeni Aghasi'nin Günlüğü....
Birsen Alkan Dinç

Birsen Alkan Dinç

Ermeni Aghasi'nin Günlüğü....

29 Nisan 2021 - 15:35

Tehcir Kanunu neden çıktı?...

Diğer adıyla, Sevk ve İsyân Kanunu 

27 Mayıs 1915 tarihinde Osmanlı Hükümeti tarafından çıkarılmıştır...

1 Haziran 1915 tarihinde Takvim-i Vekâyi'de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

Yapılan araştırmalar ışığında:

Osmanlı Devleti"nin zor anlarından faydalanma yolunu seçen Ermenilerin isyân ve kâtliamları 1. Dünya Savaşı dönemiyle sınırlı değildir...

Daha önceleri de Osmanlı Devletine vefasızlıklarını göstermiş,  defalarca isyan çıkarmak suretiyle , savunmasız Türk Köylülerini; ihtiyar, kadın , kız ve çocuk ayrımı yapmaksızın acımasızca taciz ve tecavüz ederek katletmişlerdir...

Çileli Anadolu insanı; Ermeni zulümleriyle yazılan hüzünlü tarihin madur ve mahsun bir parçası olmuştur !...

Bu isyan ve olayların bazıları ana başlıklar halinde şöyle özetlenebilir:

1890 Yılında Erzurum, 

15 Temmuz 1890 'da Kumkapı gösterisi, 

1891 Sason İsyanları, 

1892 Merzifon, Yozgat ve Kayseri,

1895 Bâbıâli olayı,

30 Eylül 1895 Zeytûn isyanı,

1 Haziran 1896 Van isyanı, 

1896 Ağustos Osmanlı Bankası baskını,

21 Temmuz 1905 Sultan 

ll. ABDÜLHAMİD'e suikast ,

1909 Adana olayları....

Ermeniler her isyânın ardında katlettikleri Türklerin sayısını gizleyerek, delilleri yok ederek; Dünya kamuoyuna yanıltıcı bilgiler yaymışlardır... Sürekli Türkleri suçlamak suretiyle , isyanlarını ve katliamlarını ört-bas etmeyi başarmışlardır...

Ele geçen belgelerden edinilen bilgilerde; 

30 Eylül 1895 tarihinde gerçekleştirdikleri Zeytûn isyanında,

isyan liderlerinden  birisi olan AGHASİ günlüğüne şöyle bir not düşer:

" KADINLAR ; balta, tabanca, kama ve sopalarla kaçan Türk esirlerin arkasından koşup, bunların büyük bir kısmını öldürdüler... Sadece bir kısmı kendini kurtarabildi...

İsyanın başından sonuna kadar;

Türkler 13.000 asker, gerisi başıbozuk olmak üzere 20.000 kişiyi kaybettiler...

Biz sadece 125 kişi kaybettik !!!..."

 

Ermenilerin ; Osmanlı Devletine  karşı yaptıkları isyân ve masum Türk Köylülerine uygulanan haksız zulüm ve baskı sonucu, Osmanlı Hükümeti

Sevk ve İskân Kanununu (TEHCİR) çıkarmayı zorunlu görmüştür...

Tüm bu nedenlere ek olarak, 1.Dünya Savaşı devam ederken; 

iç unsurlardan gelebilecek saldırılara tedbir almak, onları savaş bölgesinden uzaklaştırmak suretiyle güvenli bölgelerde ikâmet etmeleri de hedeflenmiştir...

Savaşın sonunda da yaşadıkları bölgeye tekrar dönme garantisi de verilmiştir...

Ne yazık ki; azınlık haklarını kullanan,

sanatını ve zanâatını icra edebilen, her türlü ticari faaliyetini sürdürebilen, meslek sahibi olabilen, Devletin değişik kademelerinde görev alabilen, dinini, kültürünü ve geleneğini özgürce yaşayabilen, kilisesine gidip ibadet edebilen, patrikhanesini kurabilen, özel okullarını açabilen ve ülkemizin en gözde yerleşim yerlerinde huzurlu bir hayat sürdüren Ermeniler, vefasızlık ve bölücülüğü tercih etmişlerdir.

Osmanlı Devletini bölüp- parçalamak isteyen Emperyalist güçler , Ermenileri kullanmışlardır...

Ermeni halkı çeteler kurarak, kapıldıkları bu tahrik ve kışkırtmalar sonucu; tehcir sırasında geçtikleri tüm bölgede masum Türk Köylülerine

zulüm ve işkence yaparak, köyleri yakıp- yıkmışlardır...

Böyle bir durum karşısında, Osmanlı ordusu ne yapabilir di?...

İç ve dış cephede iki ateş arasında kalan ordu tabi ki, savunma hakkını kullanıp ; halkının can güvenliğini korumak zorundaydı...

1.Dünya Savaşının kaybedilmesi ve Ermenilerin bir devlet kurma hayaliyle

yaptıkları isyân ve katliamlar neticesinde; tehcir edilen Ermeniler iskânâ tabi tutuldukları bölgede yaşamaya devam etmişlerdir...

Günümüze kadar, yapılan kazı ve saha çalışmalarında da hâlâ toplu Türk mezarları bulunmaktadır...

Hatta eski ermeni evlerinin altında yapılan harfiyat çalışmaları sırasında öldürülüp evinin civarına gömülen Türk cesetleri gün yüzüne çıkmaktadır...

Yaşadığımız coğrafya ve Vatanımız da olan olayları araştırmak, Arkeologların, Sanat Tarhçilerin ve Tarhçilerimizin görevidir. Aynı zamanda Dünya araştırmacı ve bilim adamlarının da her türlü araştırma ve inceleme imkânı vardır...

Yapılan ilmî araştırmalar da; 

Kazı tekniklerinin gelişmesi, sonuçlarının analiz ve tahlil edilmesi,

Osmanlı Arşivlerinin açılmış olması, Tarihi Kütüphanelerimizde her türlü belge ve bilginin bilimsel tasnifinin yapılıp , araştırıcının hizmetine sunulmuş olması ; tarihi gerçeklerin ispatını kolaylaştırmıştır...

Bilim herşeyden önce dürüstlüğü gerektirir.. Eskiden olduğu gibi, yalan, iftira, yozlaştırılmış ve çarpıtılmış iddialara bilimsel araştırmalarda yer yoktur...

Bu bilinçle hareket eden: Türk, İngiliz, Fransız, Rus ve ABD li araştırmacı ve tarihçiler gerçeği itiraf etmektedirler...

"TÜRKLER, ERMENİLERE SOYKIRIMI UYGULAMAMIŞTIR... AKSİNE MADUR OLANDIR !!!..."

 

Bugün, joe BİDEN bu gerçeği bilmiyor mu?!...

Elbette biliyor..Tarih tekerrür ediyor...

Zor zamanda Türklere saldırmak, yalan ve iftira ile baskı altında tutup,

bölüp- parçalamak , vazgeçemedikleri hayalleri... Gene Ermeniler , değişik örgütler adı altında kullanılmaya devam ediliyor...

Joe Biden'in sözde ermeni soykırımı iddiasını onaylaması tamamen bir Türk düşmanlığıdır...

Türkiye Cumhuriyeti; Devlet ve Millet dayanışması ile diplomatik, siyasi, sosyal ve kültürel açıdan en sert tepki ve yaptırımlarını uygulamak durumundadır.

Gerektiğinde İncirlik ve diğer üsler Abd kullanımına kapatılmalı, Elçilikler uyarılmalı ve kararlı bir duruş sergilenmelidir... Tarihimizde bunun örnekleri mevcuttur..

Hiç kimse;  Türk Milletini ve Devletimizi, aşağılama ve onurunu incitme hakkına sahip olduğunu, düşünemez !...

 

Saygılarımla....

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • Ömer Gül
    3 yıl önce
    Cok güzel tespitler, bunu bizim tum dünyaya anlatmamız ve doğruları kabul etmeye ikna etmemiz gerekli.

Son Yazılar