"Olgun bir okuyucu, çoğu kez başkasının yazdıklarında, yazarın düşünmediği güzellikleri bulur.
Okuduklarına daha zengin anlamlar ve renkler kazandırır.:
MONTAİGNE
Bir ülkenin gelişmişlik düzeyi;
kendisini yetiştirmiş, bilgili, akılcı, olaylara doğru yorum yapabilen, edindiği bilgilerden yeni bilgi türetebilen ve çalışma alanında başarı grafiğini sürekli yüksek tutabilen, insan sayısının çokluğu ile doğru orantılıdır !
Gelişmiş bir ülkede insan; düşünür.
Maddeye şekil vermeyi, yeni tasarım ve buluşları ile teknolojik ürün çeşitliliğine katkıda bulunmayı hedefler.
Sosyal yaşamında ;
olumsuzu/ olumluya ,
yokluğu/ varlığa ,
kavgayı/ barışa çevirme yeteneğine sahiptir.
Bir başka deyişle, insan edindiği bilginin kölesi değil, efendisidir !..
Bilindiği gibi, çağımızda evrensel bilgiye ulaşmanın yolu okumak, araştırmak ve hızlı iletişim araçlarından faydalanmaktır.
Oldukça kolay ve hızlı ulaşılabilen bilginin ; nerede, nasıl, niçin ve ne zaman kullanılacağının bilinmesi de, ayrı bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır...
Bilginin tasniflenmesi, ilgi alanlarına göre tercih ediliyor olması; kullanıcının bilgi birikimi ile doğrudan ilgilidir.
Eski deyimle , bilgi kullanmak ta bir ferâseti gerektiriyor...
Nedir ferâset ?
Anlayış, kavrayış, sezgi ve bir konuda öngörü sahibi olmaktır...
Ferâset sahibi olmak ta, öyle kendiliğinden gelişen bir görüş ve duygu değildir.
Aksine; emek isteyen, sabır isteyen bir süreçtir.. Zaman içerisinde kişinin, kendisini geliştirme yolunda harcadığı, yoğun bir çabanın sonucudur.
Hepimiz iyi biliriz ki;
Peygamber Efendimiz (s.a.v.)'e ilk gelen vahiy : " Oku !"
Nedendir bilinmez, bazı insanlar okumak ve anlamaktan uzak kalmayı tercih eder ?!...
Ezberletilmiş bir cahillik öğretisinin peşinden sürüklenmenin verdiği tembellik, bilimsel düşünceyi öksüz ve yetim bırakmıştır.
Bizim, okumaktan anladığımız ;
hayatı , insanı , tabiatı , evreni tanımak ve kendi yaratılış özelliklerimizi anlamaktır.
Bu anlayış ile, adaletli ve dürüst bir yaşam tarzını benimseyen, insan olmaktır...
Objelere yüklenen anlam, toplumsal hayatın kişiye yüklediği rol, sorumluluklar, kişi hak ve hukukunun tanımlanması ve sonsuz yolculuğunda geride bırakacağı bir hoş seda okumadan, anlamadan nasıl gerçekleşir ?...
Her okunan kitap, bir dost evine ziyarettir...
Belki zihinlerimizde bir cümle kalacaktır, o dost evinden.
Düşünce hayatımızda kalan o cümle; bizi, yeni yorumlara ulaştıracak, bilginin güvenli limanından başka ufuklara yelken açmamıza sebeb olacaktır.
Okumak, çoğu zaman alışkanlık olarak tanımlanır.
Doğruluk payı olsa da, aslında;
OKUMAK, BİR SAN'AT, BİLGİYE DUYULAN ÖZLEM VE AŞK'TIR !...
Merak eden, zihin açlığını gidermeye çalışan, anlam yükleyen, düşünen , sorumluluk alan/veren, sevinen/üzülen ve dost bağından bir demet bilgi devşiren insan, hem sanatçı hem de dertli bir aşıktır... Okudukça, okuma derdi artan bir aşık !...
Milletimize ve Insanlığa faydalı nesilleri yetiştirebilmek için okumak, örnek olmak ve okuma sevgisinin tohumunu gönüllerde filizlendirmek zorundayız.
Unutmayalım ki; taşa-toprağa yazılan yazı ve destanlarla, tarihe imza atmış bir neslin torunlarıyız.
Bugün, Türk Milleti ;
gelişmiş Dünya ülkeleri ile,
bilimde, teknolojide olması gerektiği gibi rekâbet edemiyorsa, bunun sebeblerinden birisi de, bilimsel düşünceden uzaklaşmak ve okumamaktır.
Bir ülke, adil ve her alanda başarılı insanların omuzlarında yükselir...
Saygılarımla...
YORUMLAR