Ey Can ;
Kurban ettin aşk-ı sevdayı...
Dostluğu ve muhabbeti kurban ettin...Insanlığı ve bugünü kurban ettin bir hırs uğruna...!
Geriye senden kalan, iki yüzlülük, yalan, nefret ve kin...!
İki yüzlülük psikolojik bir hastalıktır. Maalesef çağımızın hastalığı. Şahsiyet bozukluğudur.
Kendisini olduğu gibi ifade edemeyen kişi, aile içi ve toplumsal baskılarla saklanma gereğini duyar. Zamanla bu alışkanlık haline dönüşür.
Kişi yardım almaz ise; daha ileri boyutlara ulaşarak kendisini ve toplumu bozar, zarar verir..
Yalan, dedikodu, iftira O'nun için ,normal bir davranış modeli olur.
Böyle durumlarda; O kişiye gösterilecek hoşgörü ve kusurunu örtme, fayda vermez...
Aksine kendi hakikati ile yüzleşmesini temin etmek, yapılabilecek en iyi yardım olur.
Yalan, ahlâksızlığın en üst seviyesidir..!
İnançsızlığın dışa vurumudur.
Sözde ve davranışta , olmayanın varmış gibi gösterilmesi; yapılmayan bir işin , yapılmış gibi sunulması...
Yalan söyleyen kısa vadede kazançlı çıkmayı kurgular...
Ancak uzun vadede kaybedeceği unsurları düşünecek melikelere sahip değildir.
O'nun için sadece içinde bulunduğu anı kurtarma hırsı vardır.
Yalanlarını söylerken; ses tonundaki değişmeden, yüz renginin farklılaşmasından,el hareketlerinin garipleşmesinden habersizdir...
Ne kadar çaba göstersede , bu tabii istem dışı hareketleri denetleyemez.
Ve gözleri karşısındaki insana bakmak yerine, farklı yönlere çevrilir.
Daha da cesaretli davranıp göz temasına geçsede, gözleri sabit ve donuk bakar.
Çünkü yaratılışı söylediği yalana itiraz etmekte ve dile gelmektedir.
Kendisini kandırmakla meşgul olan böyle zavallılar; başkalarının zamanına , hayatına ve maddi gücüne zarar verebilir...
Oysaki gerçek zararda olan kendisidir...!
Söylediği yalan ve sahte davranışlarla zarar verdiği kişide göremediği bir şey vardır...
İnanç ve Yüce Allah'a güven...!
Yani kendisinde olmayan..!
Yalana muhatap olmuş, zarar görmüş İnançlı kişi; kandırılmışlığına kahretsede, bu durumdan kurtulmayı akledecektir.
Kandırılan masum kişi yaşamış olduğu acı tecrübeyi iyi bir öğretmen olarak görecektir .
Kandırılan kişide üst akıl devreye girecek ve öz benliğini koruma altına almasına yardım edecektir.
Fiziksel ve ruhsal çektiği acılar ise;
O'nun hayatın farklı yönlerini keşfetmesine yardım edecek ve boyut değiştirmesine neden olacaktır.
Hacı Bektaş-ı Veli şöyle der;
" Adem suretinde olan herkes, Adem değildir... Ademin Ademliği;
Akıl, haya ve İlim iledir. "
Ruhsal boyutta yaşanan tekamül bedeni yıpratsada, kişinin zamanın gerçekleri ile yüzleşmesini ve olgunlaşmasına yardım edecektir.
İşte sonsuz yolculuğa hazırlanan bir lokma azık ve boyuttan boyuta geçiş böyle bir şey...
İnsan kendi hayatının heykeltraş ı olmalıdır.!
Kin ve nefretten uzak,
Yalan ve ikiyüzlülerden ayrı kaldığınız; Muhabbetli akşam ların getirdiği bayram sabahına ulaşmanızı diliyorum.
Yalnız olsakta;
Bayramımız, bayram ola....
Saygılarımla.
YORUMLAR