Gökyüzünü gri bulutlar kapladı. Karanlık bir gece. Varlığını bildiğim ay ve yıldızları ararken gözlerim, bulutların taa ötelerinde bir bayram sabahını düşlüyorum.
Ağlıyordu bir çocuk. Duvara yaslanarak oturmuş tozlu zemine düşen gözyaşlarının, bıraktığı derin izlere bakıyordu. Gözlerinden durmaksızın akan yaşlar yüzünde yol yol iz bırakıyor, yüzündeki kir ve tozları daha bir belirginleştiriyordu. Kendisini aralarına almayan, az ötede oynayan, Bayram giysileriylede pek bir gösterişli çocuklara bakıp iç geçiriyordu.
- Ahh benimde babam olsaydı... Ve hıçkırarak ellerini yüzüne kapatıp ağlamaya devam ediyordu. Bir el omuzuna dokundu. Sıcacık sevgi ve merhamet dolu bir el.
- Çocuk sen neden ağlarsın, arkadaşlarınla neden oynamazsın? dedi.
Çocuk omuzuna dokunan elin sahibine çevirdi yüzünü, büyülenmiş gibiydi. Ve bir anda tüm içini acıtan duygularını dile getirdi.
- Amca ben YETİMİM.! Onlar beni aralarına almazlar. Giysilerim eski ve kirli. Kimim kimsemde yok. Anam bir adamla evlendi, bıraktı gitti beni yaşlı neneme. Benim babam Muhammed'le savaşa gitmiş, şehit düşmüş. Yetimliğime ağlarım.
Omuzunu tutan el, çocuğa daha bir yaklaşıp, sokuldu yanına. Uhut dağını düşündü, Şehitleri ve Yetimleri yüreğinde dinmeyen bir sızı idi. Gözleri yağacak bir bulut gibi doluydu...
Allah'ın Resulü sabah gün ağarmaya başlar iken sahrada toplanan cemâatle bayram namazını kılmış, kadın-erkek ve çocuklarla bayramlaşmış ve gidiş yolundan farklı sokaklardan yürüyerek evine dönüyordu. Sahraya bayram namazına gelemeyen hasta, garip ve bir yetime rastgelip onların hal ve hatırını sormayı amaç edinip, yavaş yavaş yürürken karşısına gözleri kan- revan bu çocuk çıkmıştı. Çocukları ve Yetimleri çok seven, derin bir merhamet ve şefkât besleyen Allah'ın Resulü, seslendi çocuğa;
- İster misin Muhammed senin baban, Âişe annen olsun. İster misin Âli abin, Fatma ablan olsun. İster misin Hasan ve Hüseyin kardeşlerin olsun..?!
Çocuk heyecanla ayağa kalktı ve çığlık atarcasına;
- Ne diyorsun Amca..! ? İstemezmiyim .! O zaman başım göklere değer, benim gibi bir yetime bayram, bayram olur.
Elinden tutup O'nunla yürüdü, göklere yürürcesine. Girdiği evin, Allah'ın Resulü'nün evi olduğunu sonradan Hz.Aişe'nin hitâbından anlayacaktı. Elini tutanın Hz.Muhammed (SAV) olduğunu. Yıkandı, bayramlık giysiler giydirildi, eline yemiş ve şekerlemeler verildi. Yetimler yetimi iken, Allah'ın Resulü olan babasına sarıldı sım sıkı.
Ağlıyordu...
Her ikisi de mutluluktan. Annesinin elini öpüp, kardeşleri ile kucaklaştı. Babasının elini tutup tekrar o sokağa oyun oynayan çocukların yanına geldiğinde; çocuklarda ani bir şaşkınlık ve hayret ifadesi gördü. Dediler;
-Sana ne oldu.? Sen yetimdin.! Sen fakir din.! Bu yanındaki kişi kimdir.?
Çocuk coşku ve sevinçle haykırdı.
-Muhammed benim babam, Âişe annem dir. Ali Abim, Fatma ablam, Hasan ve Hüseyin kardeşlerimdir. Ben çok zenginim, bayramların en güzeli benimdir. Bayram, Bayram oldu bana.
Müslüman kültüründe bayram, bireyi ve toplumu iç dünyalarından başlayarak eğiten ve birbirlerine özveride bulunmayı kolaylaştırıp, teşvik eden zaman dilimleri olarak görülmüştür. Medine'de Ramazan ve Kurban Bayramları, kadın ve çocukların katılımı ile bayram namazları Musallâda eda edilirdi. Musalla- bayram namazının kılındığı açık ve geniş alan idi. Peygamber Efendimiz Sahra (çöl) da da bayram namazı kıldırmıştır.
Türklerin İslâmiyeti topluca kabul etmelerinden sonra, Müslüman kültürünü benimseyip, hayata geçmeleri de hiç zor olmadı. Zira göçebe hayatın zorluklarına katlanırken oluşturdukları kültür; birbirlerine yardım etmeyi, paylaşmayı, bir ve beraber olmayı zorunlu kılıyordu. Uzun süren kış aylarının sonunda gelen baharı, çoşku ile karşılayıp yeni mevsimin sevincini birlikte bayram tadında kutlamakta vazgeçilmez alışkanlıklarındandı.
Göçebe hayattan yerleşik düzene geçen ve onurlu kültürlerini İslâm inancı ile taçlandıran Türk Milleti, dini bayramlarına ayrı bir önem vermiş ve Türk-Müslüman kültürünü oluşturmuştur.
2020 Ramazan Bayramı, hiç yaşamadığımız bir biçimde son aylarda Milletimizin başına gelen olumsuz olaylar zincirinin ardında geldi. Şehit düşen Evlâtlarımızın yüreğimizde açtığı derin yaralar ve çağın salgını Covit 19 bizleri birbirimizden yoksun bıraktı. Her birimiz Medine'deki çocuk kadar yetim, yalnız ve yoksunuz...!
Yalnızlığımızı düşünme ve içsel bir yolculuğa dönüştürerek, tefekkür ve dua ile geçirebilirsek; İlâhi yardımın elimizden tutacağına inancım sonsuz dur.
Bu mânâda Bayramınız, Bayram ola.
Sevgi ve Muhabbetle kalınız...
Kaynak:
Hadislerle İslâm
◦
YORUMLAR