Karaman Özel Selçuklu Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Ergül Mavi, hayatımıza beklenmedik kazalarla etki edebilecek kırık vakaları sonrasında iyileşme sürecinin nasıl gelişmesi gerektiğini ve kırıklarda kaynama gecikmesine sebebiyet verebilecek unsurları kaleme aldı.
- Kırıklar ne kadar zamanda kaynar?
“Bir kırığın kaynaması çok etmenli bir olaydır. Doğru bir tedavi planı için kaynamamaya sebep olabilecek bu etmenlerin iyi değerlendirilmesi gereklidir” diyen Dr. Ergül Mavi, kırığın beklenen kaynama süresinin hastanın yaşına, kırılan kemiğin bölgesine ve kırık tipine göre değiştiğini söyledi.
- Kaynama gecikmesi nedir?
Konuyla ilgili örneklendirme yapan Dr. Ergül Mavi, “Çocuklardaki bir tibia(kaval kemiği) kırığında beklenen kaynama süresi 3-6 hafta iken, erişkin bir insanda bu süre 6-16 haftadır. Bir kırık beklenen kaynama süresinde kaynamaz ise, bu durumda kaynama gecikmesinden bahsedilebilir. Beklenen kaynama süresini 3 ay geçmesine rağmen kaynama bulguları yoksa kırıkta bir kaynamama (psödoartroz) durumundan bahsederiz. Bu süre genelde kırık oluşumundan itibaren 6-9 aylık bir süredir.” Sözlerini kullandı.
- Doğru kaynamaz ise ne olur?
Doğru veya tam kaynamayan kırıkların ciddi şişme(ödem), ısı artışı, kızarıklık ve hafif yük vermede bile ağrı olması şeklinde kendisini göstereceğini belirten Dr. Mavi, “Bunların yanı sıra kaynamayan kırıklar tedavide gecikmeye sebep olacağından hastalarda işe dönmede gecikme, ağrı kesici ilaç bağımlılığı ve duygusal çöküntülere (depresyon)neden olabilmektedir. Bir kırığın tam ve doğru kaynadığını düşündüren kırık bulguları kırık hattındaki hareketin kaybolması ve ağrısız tam yüklenmedir. “ dedi.
- Nasıl önlem alabiliriz?
Dr. Ergül Mavi, kırık kaynamalarının gecikmemesi için alınabilecek bazı önlemleri şu şekilde sıraladı, “Osteoporoz (kemik erimesi) için önlem alırsak; proteinden ve vitaminden zengin diyetle beslenirsek, şeker hastalığımız varsa kan şekerimizi iyi kontrol ettirirsek, sigara ve alkol kullanımından kaçınırsak, ağrı kesici ve kortizon kullanımından kaçınırsak kırık kaynamasını yavaşlatmamış oluruz; kırık kaynamasının zamanında gerçekleşmesini sağlamış oluruz. “
- Kaynama gecikmesine ve kaynamamaya neden olan etmenler:
- Osteoporoz (Kemik Erimesi): Osteoporozda yavaşlamış olan kemik metabolizması kallus (kaynama dokusu)’un olgunlaşmasında gecikmeye neden olur. Bu da kırık iyileşmesinin yavaşlamasına yol açar.
- Protein Eksikliği: Kemik kırığı oluşan hastalarda katabolizma (negatif azot dengesi) ve idrarla protein kaybı artmıştır. Oluşan protein eksikliğinde kallusun (kaynama dokusu) miktarından çok mekanik gücü etkilidir. Yani kırık gelişen hasta proteinden zengin diyetle beslenmedir. Ayrıca halk arasında yaygın olan “Kemik suyu çorbası içmek, paça çorbası içmek kırık iyileşmesini hızlandırır.” gibi söylemlerin bilimsel bir dayanağı yoktur. İçerdikleri protein (ki bir çok proteinden zengin besin mevcuttur)yönüyle belki iyileşmeye katkı sağlayabilirler.
- B6 Vitamin Eksikliği: Kaynama dokusunun olgunlaşmasında önemli olan Glikoz-6-Fosfat düzeylerinde düşmeye neden olarak kırık iyileşmesini azaltabilir.
- Şeker Hastalığı(Diyabetes Mellitus): Şeker hastalığı kılcal damarlarda tıkanma ve sinir iletimlerinde yavaşlama yaptığından dolayı kırık iyileşmesinde yavaşlama olur. Hem kollajen oluşumu hem de iyileşme sürecinde etkili hücrelerde belirgin azalma olur. Ancak iyi kontrol edilmiş şeker hastalığı olanlarda kırık kaynamasında gecikme riski belirgin şekilde azalmaktadır.
- Sigara: Nikotin kırık iyileşmesi sürecinde hücreler üzerine olumsuz etkileriyle makrofaj ve fibroblastların hem olgunlaşmasını hem de çoğalmasını bozmaktadır. Ayrıca damarları kasarak daraltıp dokuların kanlanmasını, oksijenlenmesini azaltır.
- Kronik Alkolizm: Sinir reflekslerinin iletimi bozulur. Koruyucu olan bu refleksler parapleji, spina bifida ve siringomiyeli gibi hastalıklarda da bozulmuştur.
- Ağrı Kesici İlaç Kullanımı: Non steroid antiinflamatuvar ilaçların kullanımı kemik yapım aktivitesini azaltmaktadır. (Diklofenak, naproksen vb.) En ufak bir gripal enfeksiyonda antibiyotik kullanmanın yanlış olması gibi; bedenimizin herhangi bir bölümünde ortaya çıkan her ağrı için ağrı kesici kullanmak doğru bir davranış değildir. Ağrı kesici ilaçların kalp-damar sistemi (tansiyon yükselmesi vs.), mide-barsak sistemi (mide kanamaları, ülserasynlar)’ne olan yan etkilerinin yanında kırık iyileşmesini önleyici etkisini de göz önüne alırsak analjezik kullanımında daha dikkatli olmanız gerektiği ortaya çıkmaktadır.
- Steroid (Kortizon)Kullanımı: Steroidler uzun süre kullanımda kilo artışı, tansiyon yükselmesi, mide-barsak sistemimi kanamaları ve kemik erimesine neden olmasını yanında kırık iyileşmesini de olumsuz yönde etkilemektedir. Günümüzde özellikle diz ağrılarında eklem içi steroid (kortizon) enjeksiyonu uygulama eğilimi vardır. Bu uygulama eklem içinde var olan kireçlenme (artroz) sürecini hızlandırdığı gibi hasta yukarıda sayılan yan etkilerini de maruz kalma sonucu ile karşı karşıya bırakılmaktadır.
- Kırık Bölgesinde Gelişen Enfeksiyon: Bu durum genellikle ameliyat sırasında, ameliyat bölgesinin mikropla (bakteri) buluşması sonucu oluşmaktadır. Bakteriye karşı gelişen iltihabı yanıt kemik ölümüne, kaynama dokusunun devamlılığının bozulmasına, kemik parçaları arasındaki boşlukların genişletilmesine ve dolayısı ile kırık bölgesinde hareketin artmasına yol açarak kırığın kaymamasını olumsuz etkiler.
YORUMLAR