Son zamanlarda yargıyı yıpratmaya yönelik saldırıların bir parçası olarak şahsının da hedef alındığını savunan Okur, şunları kaydetti:
"24 yıllık meslek hayatım boyunca Anayasa, kanun ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatime göre karar verdim. Hiçbir cemaat, grup ve siyasi parti ile doğrudan ya da dolaylı bağ içerisinde olmadım. Milletimin değerlerine bağlı, dürüst, namuslu, sözüne güvenilen bir insan olmaya özen gösterdim. Binlerce yargı mensubu gibi aklın ve vicdanın öncülüğünde adaletten ayrılmadan görevimi yapmaya çalıştım. Hiçbir zaman gizli hesapların ve gizli işlerin içerisinde yer almadım. Ne paralel ne de hangi adla olursa olsun başka bir illegal yapı ile hareket etmedim. Anayasanın, kanunun, hukukun ve insan haklarının evrensel ilkeleri ışığında görevimi yerine getirdim. Bu bağlamda, gazetenin haberinde yer aldığı şekilde HSYK’yı çalışamaz hale getirmek gibi bir amaç taşımadım. 9 üyenin katılmaması sebebiyle yapılamayan ilk toplantı ve 8 üyenin katılmaması sebebiyle yapılamayan ikinci toplantıda, ben toplantıya katılan ilk gün 13, ikinci gün 14 üye arasında yer aldım. Katılmayan üyelerin söyleyeceklerini toplantıya katılarak söylemeleri gerektiğini savundum ve Kurul'un bu şekilde kilitlenmesini doğru bulmadığımı her ortamda ifade ettim."
Üyelere mesaj yolladığı iddialarına da yanıt veren Okur, cep telefonunda "WhatsApp" uygulamasını kullanmadığını, telefon rehberinde kayıtlı olduğu tüm WhatsApp üyelerinin bunu kontrol edebileceğini ifade etti.
Birinci Daire Başkanı Okur, "Kendim toplantıya katılırken diğer üyelere 'katılmayın' diye mesaj göndermemin ne kadar doğru olacağının takdirini de kamuoyuna bırakıyorum. Bir üyeye dayandırılarak yapıldığı belirtilen haberin kaynağı olan üyenin bu iddiasını mutlaka ispatlaması gerekmektedir. Herhangi bir üyeye toplantıya katılmayın şeklinde mesaj gönderdiğim veya telkinde bulunduğumun ispatlanması halinde derhal görevimden istifa etmeye hazırım. Aksi halde iddia sahibinin aynı şeyi yapmasını beklemek en doğal hakkımdır" açıklamasını yaptı.
Haberde yer alan İstanbul'dan yapılan atamalarla ilgili bölümün de asılsız olduğunu kaydeden İbrahim Okur, 1. Daire tarafından çıkarılan kararnamelerin mazeret kararnameleri olduğunu, talebi olmadan resen atananların eş ve çocuklarının okul durumları dikkate alınarak mağdur olmamaları için yakın yerlere atanmalarının kendisinin de aralarında olduğu 6 üyenin oyuyla uygun görüldüğünü açıkladı.
YORUMLAR