Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, 40-50 civarında hasta tutuklu veya hükümlünün, seçimden sonra tahliye olacağını söyledi.
Atalay, Habertürk televizyonunda katıldığı yayında, çözüm sürecinin iki ayaklı yürüdüğünü belirterek, İmralı'ya devletin kurumlarının, istihbarat teşkilatının gidip görüşme yaptığını söyledi. BDP'lilerin de İmralı'yı gittiğini ifade eden Atalay, "BDP'liler çok önemli bir fonksiyon üstlendiler. Siyasi parti olarak şu anda onlar aslında bir anlam ve değer kazandılar. Onlar, BDP'liler aynı zamanda bizimle görüşüyorlar. 1 hafta önce İmralı ziyaretleri oldu heyetin, mesajı almışlarsa onu herhalde Nevruz'da iletebilirler. Onda bir şey görmüyorum. Geçen Nevruz'da da yine bir mektubu okumuşlardı. Yine benzer bir şey olabilir. Onu da şu gidip gelme, ziyaret ortamında olağan karşılamak gerekebilir" diye konuştu.
BDP'nin samimiyetsiz bir tutum içinde olduğunu ifade eden Atalay, bu partinin Van, Şırnak ve Cizre'de AK Parti adaylarının ve teşkilatının çalışmalarını sabote ettiğini, arabaları taşladıklarını anlattı. Çözüm sürecinin hedefinin "şiddet olmasın, siyaset olsun" diye tanımlayan Atalay, arabaları taşlama, zamanın seçim çalışmalarını sabote etme zamanı olmadığını dile getirdi. AK Parti teşkilatlarının seçime yönelik kaygıları olduğuna işaret eden Atalay, şöyle devam etti:
"Bunlar, 'yine sandıklarda, en azından köylerde falan tehditle etkili olabilir mi' diye. Biz de olanca tedbiri alıyoruz. Asla etkili olamayacaklar ama BDP, 'demokrasi falan' diyor ama aslında şiddet üslubundan ve politikasından vazgeçemiyor. Çünkü onlar öyle bir parti. Bugün, beklenen onlardan, bu Nevruz'da bunları terk etmesi. Bir sınavdır, onlar için."
"2024 yılında Öcalan'ın, 25 yılını doldurduktan sonra AİHM'in kararı ile yeniden yargılanabileceği ya da denetimli serbestliğin gündeme gelebileceği söyleniyor. Böyle bir şey olabilir mi?" sorusuna Atalay, "Asla olmaz, karara gerekçenin biraz tarihi eski. Eski yıllara ait. Ben, o manada bir şey görmüyorum. Türkiye'de şu anda yürüyen durumu etkileyecek bir şey oyarak görmüyorum" yanıtını verdi.
-KCK'lıların tahliyesi
Atalay, Ergenekon sanıklarının tahliye edildiğini ancak 91 KCK'lının "dağa gidebilir endişesi ile" tahliye edilmediğinin hatırlatılması üzerine, Ergenekon tahliyelerinde Anayasa Mahkemesi'nin İlker Başbuğ içtihadının önemli olduğunu, oradaki tahliyelerin tutukluluk süresi ile ilgili olmadığını söyledi. KCK'lıların kararı kesinleşmediği için tutukluluk süresi ile ilgili kararın normalde uygulanması gerektiğine işaret eden Atalay, şunları kaydetti:
"O, tabii yargının kararı. Neticede biz, yasal düzenlemeyi yaptık. Orada bir ayrımımız da yok, KCK'lıdır veya başka şekilde. 5 yıldan fazla tutuklu olan ve halen alt mahkemede ve mahkemenin sonuçlanmadığı durumlarda bunların tahliyesi gerekir. Yasal sınır 5 yıl, 5 yılın üzerinde tutuklu tutamazlar. KCK için de bu geçerli"
Hasta tutuklular veya mahkumlar için özel bir çalışma yaptıklarını bildiren Atalay, şöyle konuştu:
"Biz orada şöyle karar verdik, yasa da o. Eğer Adli Tıp, gerçekten bunların rahatsızlığıyla hastalığıyla ilgili rapor veriyorsa ve cezaevinde bunların tedavisinin zorluğu ile ilgili rapor veriyorsa bunların hemen tahliyesi gerekir. İçişleri Bakanlığımız ve Adalet Bakanlığımız, bu konuyu da yürütüyorlar. Şu günlerde bir tane tahliye oldu, biliyorum, ağır hasta ama diğerleri de tahliye olacak. Yani 40-50 civarında da öyle tahliye olacak. Eğer hastaysa gerçekten, raporu varsa diğer konuları gündemde tutmamalısınız. Kanun böyle diyor. Eğer Adli Tıp, bunların gerçekten rahatsızlığını tespit ediyor, raporunu veriyor, cezaevinde kalmasının sakıncalı olduğunu belirtiyorsa bunların tahliyesi gerekir. Seçimden sonra bunların tahliye olacağını zannediyorum."
-''Neticede büyük bir seçim yarışı var''
''Fezlekeler'' ile ilgili bir soru üzerine de, muhalefetin seçime 10 gün kala "şov" yaptığını, parti ve devlet olarak kesin tutumlarının ''yanlışlık yapan varsa mutlaka cezasını görmelidir'' olduğunu söyleyen Atalay, ''Bunun adli, yargı boyutu vardır. Bakan oldukları için görevleriyle ilgili Meclis boyutu vardır. Her boyutuna biz varız ama adaletli yürümesi lazım. İnsanları peşin suçlamayacaksınız, hemen mahkum etmeyeceksiniz'' diye konuşu.
Muhalefetin burada sergilediği tutumun, seçime yakın ''avantaj sağlamaya'' yönelik olduğunu ifade eden Atalay, ''Normal karşılamak lazım. Neticede büyük bir seçim yarışı var. Herkes, her malzemeyi kullanıyor. Komisyon oluşacak, orada muhalefet de iktidar da olacak'' dedi.
Atalay, İstanbul'da mahkeme devam ettiğini, ''dosyaların havada kaldığına'' ilişkin bir şeyin de olmadığını belirtti.
-''Hukukun içinde olacağız''
''Telefon dinlemeleriyle'' ilgili başak bir soruya karşılık Atalay, şunları kaydetti:
''Hukukun içinde olacağız. Dosyalar olgunlaşacak. Hiçbir şey tesadüfi değil. Belgeler, deliller, hepsi netleşecek, ondan sonra da yargıya intikal edecek. Bunların bir kısmı ile ilgili idari soruşturma başladı zaten. İçişleri Bakanlığı ile ilgili, Emniyet Genel Müdürlüğü ile ilgili, Başbakanımızın konutuyla böcek koyma ile ilgili idari soruşturma devam ediyor. Bu dinlemelerle ilgili TİB'de, İçişleri Bakanlığın'nda, Adalet Bakanlığı'nın yargı kısmında çok dosya çıkacak. Çok dosya. Bunun bir kısmı casuslukla irtibatlı olacak. Çok derli toplu bir çalışma çıkacak ortaya. Ondan sonra da çok sayıda yargı başlayacak.''
''Yargı başladığında Fethullah Gülen'in de Türkiye'ye iadesi istenebilir mi?'' sorusunu Atalay, ''Dosyalar içinde göreceğiz onu. Dosyalar olgunlaştıkça kimleri içine alacak o zaman görmek lazım'' diyerek yanıtladı.
Atalay, ''devlet yöneticileriyle ilgili de kaset olduğu iddialarına ilişkin'' sorusuna karşılık, ''Bu sadece devlet yöneticileriyle ilgili değil, işadamları ile de ilgili. Ama bir başbakan ile Adalet Bakanı'nın konuşmasını kriptolu telefondan dinlenmesi tam bir casusluktur. İnsanlar tuttular, bunun içeriğiyle ilgili, 'Bu şunu demiş , bu şu cümleyi söylemiş' Onlar hiç önemli değil. Bu çok ileri bir adımdır, ileri bir cürettir. Dolayısıyla bunlar tam bir casusluk suçudur'' diye konuştu.
-''Bu kaygıları şu anda gideremiyoruz''
''Sadece yargısal konular değil, devletin menfaatini içeren konular da konuşuldu. Bu konular bir yerde bir gün çıkabilir mi, başka bir ülkenin eline geçebilir mi? Bu kaygıları nasıl gidereceksiniz?'' sorusu üzerine şu ifadeleri kullandı:
''Bu kaygıları şu anda gideremiyoruz. İşin doğrusu bütün bunları çalışıyoruz ama o konuda da epey endişemiz var. Devletin eğer kriptolu telefonunda Adalet Bakanı ile Başbakanı dinleniyorsa ki orada çok farklı şeyler olabilir. Kriptolu telefonlar genelde devletin önemli işleri için kullanılır. Bunların başka yerlere servis edilmediği yönünde elimizde bir garanti de olamaz. Yani başka istihbarat kuruluşlarına, başka ülkelere servis edilmediğine dair bir garanti de olamaz.''
''Fethullah Gülen'in röportajı yayınlanıyor. 'Dinlemeler konusunda ben de mağdurum. Kimseye beddua etmedim. Böyle bir duaya amin denilmesini beklerdim. Okullardan herkes memnundu, niye şimdi kapatılıyor' diyor. Bir değerlendirme alabilir miyiz?'' sorusuna Atalay, ''Kapatılma diye bir şey bilmiyorum ben. Okulların kapatılmasıyla ilgili bir şey bilmiyorum ama bedduayı hepimiz kulağımızla duyduk. Kayıtları var onun. Herkes onu tekrar alıp izleyebilir, dinleyebilir. Öyle şiddetli bir beddua ki 'Evlerinize ateş düşsün, bizlerin, hepimizin evlerine ateş düşsün' şeklinde bir beddua. Korkunç bir şey o'' dedi.
YORUMLAR