Özabacı, evliliğin huzur içinde yürütülmesine ilişkin yaptığı açıklamada, evlilik öncesi kişilerin birbirini tanıma evresinin uzun tutulmasının önemli olduğunu söyledi.
Bu sürenin kişiden kişiye değişebileceğini dile getiren Özabacı, evliliklerin uzun sürmemesinin nedeni konusunda, "Yapılan evliliklerin türü, biçimi çok önemli. Aceleye getirilen evlilikler genellikle kişilerin kendi kararları olmuyor ya da kişilik gelişmesinde eksik kalan dönemi evlilikle karşılamaya çalışılıyor ve karşısındaki buna anlayışla yaklaşmadığı için evlilikler yürümeyebiliyor. Bir de aşk sürecinin hemen arkasından evliliğe yönelindiğinde o kişiyi tanıma şansı olmadan yüksek duygu yoğunluğuyla, güven tam oturmadan karar veriliyor" diye konuştu.
Doğru ve mutlu bir evliliğe karar verirken tavsiyelerde bulunan Özabacı, çiftlerin birbirlerini tanımalarının zaman alan bir süreç olduğunu belirtti.
"Çiftler birbirlerini tanıyarak, duygu uyumu, hayata bakış, geçmiş, aile uyumu bunlara bakarak evliliğe karar vermeli" diyen Özabacı, şunları kaydetti:
"Evlilik kararı mutlu son gibi gözüküyor aslında yeni bir başlangıç. Çok acele edilmemesi gerekir. Özellikle gençler buna dikkat etmeli. Eşlerin birbirine, 'senin bu özelliklerini önemsiyorum', 'bunlara saygı duyuyorum', 'seni böyle kabul ediyorum'u göstermesi gerekiyor."
-"Bir elmanın iki yarısı olmayın"
Eşlerin birbirleri için "bir elmanın iki yarısıyız" tanımını yaptıklarını anımsatan Özabacı, bunun doğru olmadığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Evliliklerde 'ben', 'sen' yaklaşımı olmalı. 'Biz' yaklaşımı zarar veren bir yaklaşım. İki ayrı birey var yani iki ayrı elma var, biri kırmızı, biri sarı. Farklı tatları ve özellikleri var. Bunu bilmek ve birbirlerini öyle kabul etmeleri gerekiyor. Birleşip iki yarım, bir elma olmuyor. Bu beklentiyle girildiğinde sıkıntılar ve sorunlar yaşanabiliyor. Tabi ki eşler, birbirini destekleyen bir takım davranışlar içinde olmalı ama bir birey olarak da birbirini kabul ederek, yaşamalı. Böyle olduğunda evliliğe çok farklı bir dinamizm gelir. 'Benim istediğim gibi ol', 'benim özelliklerime uyumlu davran' gibi bir beklenti içinde girildiğinde, karşımızdakini başka bir kişi olmaya zorluyoruz. Bu da ona zarar veriyor."
YORUMLAR