CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Yeni bir Türkiye için, özgür bir Türkiye için, barış içinde yaşayan bir Türkiye için, kadın ve erkek eşitliği için, herkesin aşı, herkesin işi olsun. Onun için Başbakan olacağım. Bunun için Türkiye'yi gezeceğim. İnşallah bir daha ki sefere Muğla'ya Başbakan olarak geleceğim" dedi.
Özel uçakla Milas-Bodrum Havalimanı'na inen Kılıçdaroğlu, genel başkan yardımcıları Yakup Akkaya ve Gürsel Tekin, CHP Muğla milletvekilleri Tolga Çandar, Ömer Süha Aldan ve Nurettin Demir, CHP İl Başkanı Mustafa Öztürk ve belediye başkan adayları ile parti otobüsüyle Muğla'ya geldi.
Burada partisince Muğla Eski Garaj alanında düzenlenen mitingde konuşan Kılıçdaroğlu, konuşmasına, "İnşallah bir dahaki sefere Muğla'ya başbakan olarak geleceğim" diye başladı.
"Yeni bir Türkiye için, özgür bir Türkiye için, barış içinde yaşayan bir Türkiye için, kadın ve erkek eşitliği için herkesin aşı, herkesin işi olsun. Onun için Başbakan olacağım. Bunun için Türkiye'yi gezeceğim" diyen Kılıçdaroğlu, sadece Türkiye'yi değil, dünyayı gezeceğini kaydetti.
Eskiden "CHP Sivas'ın ötesine geçemiyor" denildiğini, şimdi 81 ile gittiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, "Ben Çin'e de Brüksel'e de Londra'ya da Mısır'a da gidiyorum, Irak'a da gidiyorum. O gidemez" ifadesini kullandı.
30 Mart'ta Türkiye'nin sandık başına gideceğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Sandığa gitmek yetmiyor. Bir konuda söz istiyorum. Geçen seçimlerde CHP'ye oy vermemiş bir yurttaşı bulacaksınız ve ikna edeceksiniz. Diyeceksiniz ki 'Türkiye'nin içinde bulunduğu şartları ben de biliyorum siz de biliyorsunuz. Siz temiz bir siyaset mi istiyorsunuz, düzgün bir siyaset mi istiyorsunuz, kul hakkı yemeyenlerin iktidar olduğu bir Türkiye'yi mi özlüyorsunuz, kadın erkek eşitliğinin olduğu bir Türkiye'yi mi istiyorsunuz. O zaman gel bu seçimlerde Türkiye'nin önünün açalım. Daha güzel bir Türkiye'yi el birliğiyle ayağa kaldıralım'. 'Ne yapacağız' derse size, çözümü basit, alacaksınız mühürü, altı oka basacaksın."
- "Hiçbir zaman başörtüsü üzerinden siyaset yapmadım"
Türkiye'nin Ortadoğu'ya ve İslam dünyasına örnek olan tek ülke olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Demokrasimizi taçlandıran tek ülkeyiz. Şimdi ayaklarımızın altından demokrasi kayıyor. Ben bu zata diktatör diyordum, millet diyordu ki 'niye diktatör diyorsun'. Kadınlar kaç kez doğum yapacak, o karar veriyor, nasıl doğum yapacak, o karar veriyor, hangi gazetede hangi yazar yazı yazacak, o karar veriyor, hangi gazetecinin işine son verilecek o karar veriyor. Havuz medyası oluşturulacak o karar veriyor. Oğlunun evine, Bilal'in evine bir milyar dolar nakit para bırakılacak, o karar veriyor. Bakanların çocuklarının yatak odalarına kasalar konulacak, o karar veriyor. Emin olun, Hitler bile bunu yapmamıştır. Yeni bir Hitler'imiz var, yeni bir diktatörümüz var. Bu diktatörden kurtulmak istiyor musunuz? Söz, mücadele edeceğiz. Demokratik yollarla beraber mücadelemizi edeceğiz. O halde ayın 30'unda sandığa gideceğiz. Kol kola, omuz omuza, barış içinde, birlik için, omuz omuza gidip birlikte demokrasi şöleni yaratacağız. Ben de söz veriyorum, beraber çalışacağız."
Hiç kimsenin aşıyla, işiyle, ekmeğiyle uğraşmadıklarını söyleyen Kılıçdaroğlu, bunu kendi inanç ve ahlaklarına aykırı bulduklarını dile getirdi.
Türkiye'de görüşü ve kimliği ne olursa olsun herkesin evine helal lokma götürmesini istediklerini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Bu zat, biliyorsunuz diktatörlerin birden fazla özelliği vardır. Birinci özellikleri çok rahat yalan söylerler. 'Camide içki içildi' diyordu. İmam diyor ki 'vallahi içilmedi, ben din adamıyım, nasıl yalan söyleyeyim' ama diktatör diyor ki 'hayır camide içki içildi. İçilmedi mi seni sürdüm'. 'Başörtülü bir kadına 50-100 kişi saldırdı'. Şimdi ortaya çıktı, o da yalan. Düne kadar başörtüsü üzerinden siyaset yapıyordu. Onu elinden aldık. Şimdi çağdaş bir kentte, uygar bir kentte söylüyorum. Bütün Muğla, bütün Türkiye duysun. İster başı açık, ister başı kapalı olsun, bütün kadınların benim başımın üstünde yeri var. Hiçbir zaman başörtüsü üzerinden siyaset yapmadım."
- "Elinizi vicdanınına koyun ve sandığa öyle gidin"
Kılıçdaroğlu her geçen gün internete yeni ses kayıtları düştüğünü belirterek, "Geçen gün yeni ses kayıtları internete düştü. Yandaş bir gazetenin patronuna şikayet ediyor. Eskiden biliyorsunuz, 'Alo Fatih' vardı, Fatih'i ekarte ettiler, şimdi 'Alo Mustafa' çıkmış. Alo Mustafa'ya telefon ediyor. Alo Mustafa da esas duruşta duruyor. Adam telefonda, otur diyorsun ama başçalan telefon ediyor ya, esas duruşa kakmış. Diyor ki senin gazetende bir tane başörtülü yazar var, nasıl onu yazar. 'Onun işine son vereceksin' diyor ve işinden attırıyor. Şimdi ben başörtülü bütün kadınlara sesleniyorum. Sizin başörtünüz üzerinden siyaset yapan bu diktatör bir başörtülü kadının gazetede yazı yazmasına tahammül edemiyor ve onun ekmeğiyle oynuyor" ifadesini kullandı.
Konuşmasında kadınlara seslenen Kılıçdaroğlu, "Ayın 30'unda sandığa gideceksiniz. Bir tek şey istiyorum sizden; Elinizi vicdanınına koyun ve sandığa öyle gidin. Oyunuzu da öyle kullanın. Sizin başörtünüzü asla siyaset konusu yapmayan, sizi hiç bir zaman ayırmayan ve ikileştirmeyen bir parti var. Adı halkın partisi, adı Cumhuriyet Halk Partisi. Sizi CHP'nin şemsiyesi altında bekliyorum" dedi.
- "CHP iktidarında Yatağan özelleştirilmeyecek"
Mitinge katılan Yatağan'daki maden işçilerinin slogan atması üzerine Kılıçdaroğlu, "Yatağan işçileri aramızda, biliyorum. Onlara saygım var ama onları yöneten tepedekilere o kadar saygım yok. Size saygım var. İşçi kardeşlerimizin çok güzel bir sloganı var: 'Susma, sustukça sıra sana gelecek' diye. Bir yer özelleştirilirken sustular, sıra kendilerine gelince bağırdılar. Şimdi ben söylüyorum. CHP iktidarında Yatağan özelleştirilmeyecek. Bu benim sözüm" diye konuştu.
- "Muğla Türkiye ve dünyanın göz bebeği"
Kılıçdaroğlu, Muğla'nın bir turizm kenti olarak Türkiye ve dünyanın göz bebeği olduğunu dile getirerek, şöyle dedi:
"Geçenlerde bu zat Muğla'ya gelmiş. Efendim, Muğla'nın altyapısı yokmuş, kanalizasyonu yokmuş. Sen daha Muğla'yı tanımıyorsun. Muğla'yı tanımıyorsan Türkiye'yi tanımıyorsun sen. Altyapısı da var, kanalizasyonu da var, temeli atıldı, açılışını da ben yaptım ama dünyadan haberi yok. Tabi kabahat Osman Gürün'de, biraz doların yeşilini gösterseydi her şeyi öğrenirdi. Biliyorsunuz, parayla öğreniyor bu. Muğla, Türkiye'nin en güzel kentlerinden birisi. Olağanüstü güzelliği olan bir yer. Ben her zaman fırsat bulduğumda tatil yapmak için Muğla'yı tercih ederim. Bütün dünyanın tercih ettiği gibi. Doğası güzel, denizleri güzel, ovaları güzel ve en önemlisi insanları güzel."
Darbelerden en büyük zararı kendi partilerinin gördüğünü belirten Kılıçdaroğlu, "Mal varlıklarımıza, binalarımıza, arşivlerimize el konuldu, genel başkanlarımız tutuklandı. Biz şikayetçi değiliz, beyefendi darbe edebiyatı yapıp gidiyor. Özellikle de Adnan Menderes'i kullanıyor. Adnan Menderes'i kullanan diktatöre sesleniyorum: Sakın ola o insanı ağzına alma. Adnan Menderes'in çocuklarının evinde 1 milyar dolar para çıkmadı. Onun bakanlarının çocuklarının evlerinde 7 kasa çıkmadı, Ona bu millet asla hırsız demedi ama sen meydanların sesini duy, bak sana ne diyorlar" diye konuştu.
12 Eylül ve daha sonraki dönemlerde birçok insanın gelip geçtiğini ifade eden Kılıçdaroğlu, gencecik fidan gibi çocukların idam edildiğini anlattı. Darbeden yana olmadıkları, demokrasiyi savunduklarını vurgulayan Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Özgürlükleri savunuyoruz. Bizim düşüncemiz bu. Bir dönem 28 Şubat oldu, Başbakanlıkta 'Batı Çalışma Grubu' vardı. Benim de aleyhime bir rapor yazmışlardı. Şimdi bunların döneminde ise 'Batı Çalma Grubu' var. Başında 'Başçalan' var biliyorsunuz. Unvanı öyle. 'Başçalan' var, bakanlar var, bürokratlar var, altında ise kirli iş adamları var. Siz hiç, bir bankanın genel müdürünün evindeki ayakkabı kutularında 4,5 milyon dolar para olabileceğini düşünür müydünüz? Siz hiç bakanların çocuklarının yatak odalarında milyonlarca dolar olabileceğini düşünür müydünüz?"
- "Ya helale ya harama ortak olacaksın"
Gündemdeki ses kaydı iddialarına değinen Kılıçdaroğlu, sözlerine şöyle devam etti:
"Siz hiç Bilal oğlana babasının sabahın 8'inde telefon edip, 'Oğlum şu bakanların evlerinde arama var, dikkatli ol' diyeceğini düşünür müydünüz? Tabi Bilal oğlan yeni uyanmış, 'Babacığım bir daha tekrar eder misin' diyor. Tekrar ediyor, bir daha, 'Paraları sıfırla' diyor. 'Sen tek başına yapamazsın, sana Sümeyye'yi göndereceğim, ağabeyini çağır, enişteni çağır' diyor. Neden daha fazla çocuk istediğini şimdi anladım. Çünkü malı götürmek için bir iki çocuk yetmiyor. Başka çocuklar da gerekiyor. Ertesi gün telefon ediyor, saat 10.58. 'Oğlum paraları sıfırladın mı' diye soruyor. 'Babacığım bir miktar kaldı' diyor. 'Ne kadar kaldı evladım', '30 milyon avro kaldı' diyor. Türkiye'nin vicdanına sesleniyorum: Bir başbakanın oğlunun evinde bir güç geçtikten, paralar dağıtıldıktan sonra hala 30 milyon avro kalıyorsa... Vatandaşımız ayın 30'unda sandığa gidecek, onun vicdanına sesleniyorum: ya helale ya harama ortak olacaksın."
- Mazot 1,5 lira olacak, 2B araziler köylüye dağıtılacak
Muğla'nın turizmin yanında, aynı zamanda bir de tarım kenti olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, dünyanın en pahalı mazotunun Türkiye'deki çiftçilerin kullandığını dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, "CHP iktidarında çiftçinin kullanacağı mazotun litresi 1,5 lira olacak. 'Aile sigortasını getireceğiz' diyordum, 'Parayı nereden bulacaksınız' diye soruyor. Yürüttükleri paranın miktarı 85 milyar avro. Türk Lirası ise 247 milyar. Bu parayı onlardan alacağım. Burunlarından fitil fitil getireceğim. Paranın tamamını bu millete harcayacağım" ifadesini kullandı.
Muğla'daki 2B konusunu bildiğini anlatan Kılıçdaroğlu, bu konudaki görüşlerinin belli olduğunu, bununla ilgili verilmiş kanun teklifi ve önergelerinin bulunduğunu bildirdi. Orman köylüsünün en yoksul köylü olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Orman köylüsünün 2B arazisi, hiçbir bedel alınmadan o köylüye verilecek. Çünkü bu insanların orman dışında hiçbir geliri yok. 2B dışındaki araziler ise emlak vergisi bedeli üzerinden köylüye verilecek. Çünkü devlet o bedeli tanımış. Fiyatını devlet kendisi belirlemiş. 'Emlak vergisi budur' diyerek vergisi almış. Paraya gelince değeri yükseltmek istiyor. Biz halktan yana bir partiyiz. Halkı seviyoruz. Halka inanıyoruz. Halka hizmet etmek istiyoruz. O arazi onlara babalarından, dedelerinden kaldı. Onlar da o arazileri ekip biçecekler, alın teriyle çocuklarının nafakasını sağlayacaklar. Sözümüz sözdür."
YORUMLAR