'Tarım zenginliktir'
'Buğdayın Bereketiyle Göbeklitepe' toplantısına katılan UHK Başkanı Özkan Taşpınar, tarihin her safhasında var olan tarımın, sanayi ve teknolojik gelişimin de temelini oluşturduğunu belirterek, 'Tarımı zenginlik sembolü haline getirelim' dedi.
Türkiye Un Sanayicileri Federasyonu (TUSAF) ile Beslenme, Eğitim ve Araştırma Vakfı (BESVAK) iş birliğiyle, buğdayın ilk yetiştirildiği ve una dönüştürülerek ekmek yapıldığı yer olarak nitelendirilen Göbeklitepe'de, "Medeniyetin Başladığı Yer: Buğdayın Bereketiyle Göbeklitepe" başlıklı toplantı gerçekleştirildi.
Toplantıda, geçmişi 12 bin yıl öncesine dayanan ve buğdayın da anavatanı olarak nitelendirilen Göbeklitepe’nin önemine dikkat çekilerek, gıda güvenliği açısından buğdayın önemine bir kez daha dikkat çekildi. Etkinliğe, Konya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Çevik, Ulusal Hububat Konseyi (UHK) Yönetim Kurulu Başkanı Özkan Taşpınar, TUSAF Başkanı Eren Günhan Ulusoy, KTO Karatay Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Bayram Sade, Konya Ticaret Borsası Başkanı ve TOBB Borsalar Konsey Başkanı Hüseyin Çevik, BESVAK Başkanı Selahattin Dönmez, Değirmen ve Sektör Makineleri Üreticileri Derneği (DESMÜD) Başkanı Zeki Demirtaşoğlu, milletvekilleri, bürokratlar ve tarım paydaşları katıldı.
TUSAF ve BESVAK’ın düzenlediği “Buğdayın Bereketiyle Göbeklitepe” toplantısına katılan Ulusal Hububat Konseyi (UHK) Başkanı Özkan Taşpınar, tarımın tarihteki önemine değinerek, tarımda Dünya’da ilk 5 ülke arasına girmenin Türkiye için hiç zor olmayacağına dikkat çekti.
Tarımın, insanın yaratılışı ile başladığını, tarımın insanlığı, insanlığın da tarımı geliştirdiğini dile getiren Taşpınar, su ve tarımın medeniyetler inşa edip, medeniyetler yıktığını, bunu geçmişi milattan 12 bin yıl önceye dayanan Göbeklitepe'de açıkça gördüklerini ifade etti. “Tarihin her safhasında var olan tarım, sanayi ve teknolojik gelişimin de temelini oluşturmuştur. Bugün, sanayide gelişmiş olup da tarımda gelişmemiş hiçbir ülke yoktur. Bu tesadüf olamaz” diyen Taşpınar, şunları söyledi: “Ülkemizde tarımda teknoloji kullanımı, sertifikalı tohum teşviki, verilen destekler ile azalan tarımsal alanlarımıza rağmen rekolte düşmemiş hatta bir miktar artmıştır. Bu olumlu gelişmedir. Ancak artan nüfus ve beslenme alışkanlıklarının değişmesiyle birlikte gıdaya ulaşım ve güvenliği eskiye göre daha stratejik bir durum almıştır. Avrupa’da birinci, Dünya’da 7. büyük tarım ekonomisi olan Türkiye, tarımsal toprak kaynakları olarak da dünyada 17. Sırada. Un sanayisi başta olmak üzere gıdada net ihracatçı bir ülkeyiz. Bundan gurur duyuyoruz. İçinde bulunduğumuz coğrafya bizlere sorun yaşattığı kadar önemli fırsatlar da sunmaktadır. Bu açıdan diğerleri yürürken bizi koşturacak politikalar ve stratejileri hızla üretmemiz hayati önem arz etmektedir. Bu anlayışla tarımda Dünya’da ilk 5 ülke arasına girmek hiç zor olmayacaktır. Burada her kesime büyük görev hatta yeri geldiğinde fedakârlık da düşecektir. Biz buna hazırız. Yeter ki doğru hedeflere doğru adımlar atalım, tarımı zenginlik sembolü haline getirelim” dedi.
Buğday Ekim Alanları Kritik Seviyede
Türkiye’de hububat üretimden özellikle buğday üretiminden kaçışın endişe oluşturacak boyutlara doğru gittiği uyarısında bulunan Taşpınar, şu değerlendirmede bulundu: “Beslenmemizin en temel ürünü olan buğday ekim alanları kritik seviyeye gelmiştir. Bu durum un sanayi, yem, makarna ve bisküvi sanayinin hammadde teminindeki belirsizlikleri de beraberinde getirmektedir. Tüketiciyi korumak üreticiyi korumaktan başlar. Arz güvenliğinin olmadığı bir ortamda tüketicinin korunmasından ve gıda güveliğinden bahsedilemez. Buğday ekim alanlarında görülen düşüş, gıda güvenliği açısından önemli riskler oluşturmaktadır. Bu nedenle tüketiciyi ve üreticiyi koruma rolünün dengelenmesi ve psikolojik sınırların ötesinde gerçekçi yaklaşımlar ortaya konulması gerekmektedir. Özellikle buğday ve ekmek üzerinden yapılan spekülasyonların önüne geçilmelidir.”
Verimliliğin önündeki en önemli engellerden birisinin de topraklardaki organik madde yetersizliği olduğunu belirten UHK Başkanı Özkan Taşpınar, ‘organik madde seferberliği’ çalışması yapılması gerektiğini söyledi. “Gelecek suyun akışını seyredenlerin değil, suyun akışına yön verenlerin olacaktır” diyerek İç Anadolu ve geçit bölgeleri gibi su eksikliği olan alanlarda dış havzalardan su getirilmesine yönelik fizibil bulunan projeler yatırım programlarına alınmalı ve hızla uygulama safhasına geçilmesi gerektiği uyarısında bulunan Taşpınar, şöyle konuştu: “Gerekçe ne olursa olsun tarım ve tarım kesimi ihmal edilemez. Unutmamak gerekir ki; tarımın ihmalinin sonucu, dışa bağımlılıktır. Biz üretmek zorundayız, çalışmak zorundayız. Tarım ve orman bakanımızın 2019-2023 dönemini; ‘Tarım Ve Orman Yönetiminde Yapısal Reformlar’ dönemi olarak ilan etmesini bu açıdan çok önemsiyoruz. Türkiye, tarımsal üretimde ve tarımsal ticarette parlayan bir yıldız olmayı hak edecek; toprağa, iklime, bilgiye ve insan kaynağına sahiptir. Yeter ki birlik ve beraberlik içerisinde ortak akıl etrafında birleşelim.”
Buğday Ekimini Yüzde 25 Arttırmalıyız
TUSAF Başkanı Eren Günhan Ulusoy ise, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 2019'u Göbeklitepe yılı ilan ettiğini hatırlatarak, bölgeye verilen önemin un sektörü olarak kendilerini fazlasıyla memnun ettiğini söyledi. Ulusoy da buğdayda ekim alanlarının arttırılması gerektiğini vurgulayarak, un sanayisinin 20 milyar lira büyüklüğe ulaştığını belirtti. Türkiye’nin buğday üretiminde kendisine yettiğini, ekim alanlarının azalmasıyla ortaya çıkan açığı verimdeki artışla kapattıklarını, ancak bu durumun ileride sorun oluşturabileceğini ifade eden Ulusoy, “Stratejik açıdan önemi büyük olan buğdayın ekiminin desteklenmesini ve bu yöndeki çalışmaların hız kazanmasını istiyoruz. Buğdayda üretim miktarımızı önümüzdeki birkaç yıl içerisinde mevcudun en az yüzde 25'i kadar artırmalıyız" diye konuştu. Ulusoy, "Sanayicilerimiz şu anda 160'tan fazla ülkeye ihracat gerçekleştiriyor ve dünya nüfusunun yüzde 90'mm yaşadığı bu ülkelerde Türk unu tüketiliyor. Un sanayicileri, dünya un ticaretinin 3'te birini tek başına gerçekleştiriyor. 6 yıldır dünya ihracat şampiyonu olmasını sağlayan sanayicilerimiz, 2018'de de yeni bir dünya rekoruna imza attı. Geçen yıl 3,5 milyon ton ihracat gerçekleştirerek Türkiye'nin kasasına 1 milyar 100 milyon dolar girmesini sağladı. 2019'daki un ihracatı hedefi 3,6 milyon ton, buradan 1 milyar 250 milyon dolar gelir elde etmeyi amaçlıyoruz” diye konuştu.
Beslenme Eğitimi ve Vakfı (BESVAK ) Başkanı Selahattin Dönmez de, buğdayın ve ekmeğin vazgeçilmez bir besin olduğunu hatırlatarak, “Sağlıklı yaşam için tam tahıllı ürünlerin tüketilmesi gerekiyor. Bu noktada sağlıklı unun ve ekmeğin tüketiminin ne kadar önemli olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Bu anlamda bu tür toplantıları oldukça önemsiyoruz” dedi
Değirmen ve Sektör Makineleri Üreticileri Derneği (DESMÜD) Başkanı Zeki Demirtaşoğlu da dünyada 130'dan fazla ülkeye ihracat gerçekleştirdiklerini ve sektörde lider olduklarını söyleyerek, şu bilgiyi verdi: “Değirmen makine imalatçıları 2017 itibarıyla 1,36 milyar dolar ihracat gerçekleştirdi. Geçen yıl da resmi olmayan rakamlara göre yüzde 36 arttı.”
Toplantının ardından katılımcılar, Göbeklitepe Ören Yeri'ni gezerek, burada bölge hakkında bilgi aldı. Etkinlik, "Tarımın Anavatanı Anadolu" başlıklı oturumla sona erdi.