Menderes'in mücadelesine sahip çıkacağız
Başbakan Erdoğan, "Seçimde ya Menderes'in verdiği demokrasi mücadelesine sahip çıkacağız ya da onu şehit edenlerin yanında yer alacağız" dedi.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "O gün de Menderes'e en alçakça yolsuzluk iftiralarını, en edepsiz iftiraları attılar. Aynını şu anda bana yapıyorlar. Kim, CHP'nin başındaki Kılıçdaroğlu ve avanesi. Ey Kılıçdaroğlu, aynaya bak. Sen kime iftira attığının farkında değilsin, aynaya bak da İSKİ'yi gör" dedi
Erdoğan, partisinin Aydın'da düzenlediği mitinge, "Demokrasi kahramanı merhum Menderes'in şehri Aydın, seni yürekten selamlıyorum" diyerek başladı.
Kardeşlikleri, dayanışmaları ve yol arkadaşlıklarının daim olmasını temenni eden Erdoğan, 30 Mart seçimlerinin, Türkiye, millet, vatan, demokrasi ve Aydın için aydınlık yarınlara vesile olmasını istedi.
Erdoğan, gittikleri Kütahya'da Menderes'i yad ettiklerini anlatarak, "Çünkü Kütahya, milletvekili adayı olarak seçime girmiş, ayrıca 27 Mayıs'ta merhum Menderes orada derdest edilmişti. Kardeşlerim, bu seçimde ben Aydın'a bir mesaj daha vermek istiyorum. Bu mesaj, aynı zamanda ya Menderes'in o çizdiği, verdiği demokrasi mücadelesine sahip çıkacağız ya da onu şehit edenlerin yanında yer alacağız. Bu seçimin aynı zamanda böyle bir anlamı var. Yerel seçim diye bakmayın bu seçime, aynı zamanda bu böyle de bir seçimdir" diye konuştu.
-"Aynı tuzaklar kuruluyor"
Eskişehir'de de Menderes'i yad ettiklerini anımsatan Erdoğan, Menderes'in ilk ve son demokrasi mitingini Eskişehir'de yaptığını dile getirdi.
Erdoğan, Manisa, İzmir ve Uşak'ta Menderes'i hayırla yad ettiklerini, Menderes'in hayatında bu illerin çok anlamlı bir yeri bulunduğunu belirtti. Ege'nin evladı olan, gönüllerde silinmez bir yer edinen Menderes'i Anadolu'da ve Trakya'nın bir çok şehrinde yad ettiklerini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle devam etti:
"Bugün, Menderes'in kendi memleketi Aydın'dayız. Burası Menderes'in doğduğu, büyüdüğü şehir. Yassıada'da yatarken en çok Aydın'ı, Çine'yi, Çine Çayı'nı özlemişti. 'Hayırlısıyla şuradan bir kurtulayım, memlekete döneceğim, oturacağım Çine Çayı'nın kenarına, söğüt ağaçlarının serinliğinin yüzümde dolanmasının bana getireceği saadetle yetineceğim' demişti. Merhum Menderes, bu özlemini gideremedi. Aydın'a, Çine Çayı'nın kenarına gelemedi. Bedenini yok ederken, onu Türkiye siyasetinden, milletin kalbinden de silip atmak istediler ama başaramadılar. Menderes, eserleriyle, düşünceleriyle, en çok da milletin kalbinde yer ettiği sarsılmaz sevgiyle unutulmadı, unutulmayacak. Onun muhabbettini, sevgisini yok etmek isteyen zihniyet CHP zihniyetiydi. İşte kardeşlerim, şimdi 30 Mart'ta CHP'ye verilecek her oy Menderes ve onun eserlerini, Menderes'ini verdiği mücadeleyi aynı zamanda yok farz etme anlayışı, zihniyetidir.
Merhum Menderes'i bugünlerde özellikle hatırlıyor, Menderes dönemini özellikle hatırlatmaya çalışıyoruz. Neden biliyor musunuz, merhum Menderes'e, Demokrat Parti'ye ne yapıldıysa, hangi oyunlar oynandıysa, hangi tuzaklar kurulduysa, şu anda birebir, tıpatıp aynı oyunlar tezgahlanıyor, aynı tuzaklar kuruluyor, 27 Mayıs öncesinde yapılanların aynısı bugün de yapılmak isteniyor. Milletin partisi Demokrat Parti'ye hangi saldırılar yapıldıysa, milletin partisi AK Parti'ye de bugün aynı saldırılar yapılıyor. Gazetelerin manşetlerine bakın, 27 Mayıs öncesi ile aynı manşetleri göreceksiniz. CHP'nin tavrına bakın, 27 Mayıs öncesindeki gibi aynı gerilim siyasetini yürüttüğünü göreceksiniz. İşverenlere, bazı sendikalara, bazı sivil toplum örgütlerine, bazı gençlik hareketlerine bakın. İnanın, birebir 27 Mayıs öncesinde ne varsa, bugün de aynısı var. O gün Menderes'e diktatör dediler, şimdi bana diyorlar. O gün Menderes'e hürriyet düşmanı dediler, bugün aynısını bana söylüyorlar. O gün Menderes'e gençleri öldürdü, öldürüyor dediler, aynısını bana söylüyorlar. Hatta Menderes'e 'kıyma makinelerinden geçirip, cesetlerini saklıyor' dediler. O gün de Menderes'e en alçakça yolsuzluk iftiralarını, en edepsiz iftiraları attılar. Aynını şu anda bana yapıyorlar. Kim, CHP'nin başındaki Kılıçdaroğlu ve avanesi."
-"Kapı kapı dolaşarak anlatmayacak mıyız?"
Başbakan Erdoğan, hanım kardeşleri ve ablalarına seslenmek istediğini ifade ederek, "30 Mart'ta bunlara hesabı sormayacak mıyız? Şu 14 gün kapı kapı çalışarak, bunları anlatmayacak mıyız?" diye sordu.
Erdoğan, "abilere" ise "14 gün kapı kapı dolaşmaya, bunları anlatmaya var mıyız? Menderes'e yapılanların hesabını inşallah 30 Mart'ta sormaya var mıyız?" diye seslendi.
-"Kulakların var duymuyor, gözlerin var görmüyorsun"
27 Mayıs dönemine ilişkin çok enteresan bir olayı hatırlatmak istediğini vurgulayan Erdoğan, 27 Mayıs müdahalesinden hemen sonra, 10 Haziran'da darbecilerin 5 kişi için bir cenaze töreni düzenlediğini söyledi. Erdoğan, "Bugünkü CHP'nin düzenlediği törenler gibi. O da düzenliyor ya. Yeter ki bir kişi öldürülsün veya ölsün, onun cenaze törenini kaldırma görevini Kılıçdaroğlu üstlendi. O yapıyor bu işleri" şeklinde konuştu.
Terör örgütü DHKP-C'nin "Ben öldürdüm" diye açıklama yaptığını, 42 kovan bulunduğunu belirten Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun ise "Elektrikler söndürüldü, o karanlıkta bu hadise oldu, Hükümet bunu bulup çıkarmalı" dediğini söyledi. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Olayın içinde olmayan, günahsız, 3 ay önce askerden gelen 22 yaşındaki Burakcan şehit oluyor, utanmadan, sıkılmadan bunun faturasını da Başbakan'a kesiyorsun. Dün bir yerde konuşuyor, 'Ne Burakcan'ı aradı, ne de onlar için başsağlığı diledi' diyor. Senin kulakların var duymuyorsun, gözlerin var görmüyorsun, sen de takiyye, yalan, iftira var. Akşam başka, sabah başkasın. Çünkü bunlarda yüz yok. İftiranın bini bir para bunlarda.
Hayatını kaybetmiş bu 5 kişiye hürriyet şehitleri diyorlardı o zaman CHP'liler. İstanbul'dan başladı, Ankara'ya kadar, günlerce bu 5 kişinin bu cansız bedenini gezdirdiler. Sonra Anıtkabir'e defnettiler. Günlerce darbeciler bunlardan bahsetti, gazete bunları yazdı. 5 kişinin cansız bedeni üzerinden günlerce istismar yaptılar. CHP, bu 5 cansız beden üzerinden günlerce rant elde etmeye başladı. Bu 5 kişi, nasıl öldü: Biri 27 Mayıs darbesi sırasında, kendi askerinin kaza kurşunuyla öldü. Biri sabah darbeyi kutlamak için sokağa çıkan bir CHP'li babanın yanındaki 11 yaşındaki çocuktu. O da askerlerin yanlış ateşiyle ölmüştü. Bir diğeri 27 Mayıs öncesinde Adnan Menderes'e karşı yapılan gösterilerde seken kurşunla öldü. Bir diğeri Menderes karşıtı gösterilerde tankın üzerinde konuşurken düşüp ölmüştü. 5'incisi de darbeye hazırlık yaparken elindeki silahın patlaması sonucu öldü. 5'i de maalesef kazara ölmüştü. 5'inin ölümünde de hükümetin hiçbir sorumluluğu yoktu. Biri de 11 yaşında olan bu 5 kişiyi, adeta propaganda, reklam aracı yaptılar, 5 kişinin bedenleri, cesetleri üzerinden günlerce kara propaganda yaptılar. Bu ölümleri hem darbeyi kışkırtmak için kullandılar hem de darbe sonrasında Menderes'i karalamak için kullandılar. Çok büyük törenlerle 5 kişiyi Anıtkabir'e defnettiler. 1980 sonrasında, oradan kemiklerini çıkarıp ailelerine verdiler. Ne o olayı, ne o 5 kişiyi kimse hatırlamıyor. Maalesef kullanıldılar, ardından unutuldular, sonra bir torba içinde kemikleri ailelere verildi. CHP bu, zihniyet bu. Onun için diyorum, Aydın bir değişim, dönüşüm yapmak durumunda."
-"CHP'nin tarihine bakın"
Erdoğan, CHP idaresinin, Aydın'da olmaması gerektiğini dile getirdi.
Büyükşehir Belediye Başkanlığı Yasası'nı çıkardıklarında, CHP'nin buna karşı çıktığını ve, Anayasa Mahkemesi'ne götürerek, "Aydın'ın bir ucundan bir ucuna bu hizmetler nasıl gidecek?" dediğini söyleyen Erdoğan, "Anlamazlar, bilmezler bu işi. Onların bütün işi yolsuzluk, yasaklar, yoksulluk. CHP'nin tarihine bakın ne görürsünüz, yolsuzluğu, yasakları, yoksulluğu görürsünüz" diye konuştu.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni CHP'den aldıklarında, şehirde su olmadığını, çöp dağları, hava kirliliği ve 2,5 milyar dolar borç bulunduğunu ifade eden Erdoğan, bu borcun 1,2 milyar dolara düştüğünü, çöp dağlarını ortadan kaldırdıklarını, susuzluğu 2 yılda giderdiklerini anlattı.
Başbakan Erdoğan, CHP Belediyesi'nin İSKİ yolsuzluğuyla tarihe geçtiğini ifade ederek, "Ey Kılıçdaroğlu, aynaya bak. Sen kime iftira attığının farkında değilsin, aynaya bak da İSKİ'yi gör. 1994 öncesi ve 1994 sonrası İSKİ var" dedi.
Göreve geldikten sonra 4,5 yılda 1 milyon 250 bin aileye doğalgaz götürdüklerini dile getiren Erdoğan, "Farkımız bu. Bunlardan birşey olmaz. Kocaeli'nde ciddi bir orada da baraj yolsuzluğu oldu. Ne yaptılar, alavere dalavere, zamanaşımına uğrattılar, işi öyle yırttılar. Kim vardı, o zaman da bir paralel yapı vardı. Bugünkü paralel yapının markası farklıydı o zamankinin farklıydı" diye konuştu.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, MHP'nin de CHP ve Pensilvanya'nın dümen suyuna girdiğini belirterek, "Kendi aralarında ittifaklar oluşturuyorlar ve vagon olarak MHP de arkalarından gidiyor. Pensilvanya diyor ki CHP'nin güçlü olduğu yerde AK Parti'ye karşı ey MHP, ey BDP, CHP'yi destekleyin. MHP'nin güçlü olduğu yerde ey CHP, sen onu destekle, BDP'nin güçlü olduğu yerde hep beraber BDP'yi destekleyin. Ben diyorum ki benim milletim bunların hepsini paketler sandığa gömer" dedi.
Erdoğan, partisinin Aydın mitinginde yaptığı konuşmada, "o zaman, paralel yapının içerisinde olanların kendisini mahkum ettiğini" belirterek, "Benim suçum neydi? Ziya Gökalp'ın bir şiirini okudum diye Kılıçdaroğlu ile aynen kafa yapısında olan paralel yapı, yargı da vardı, onlar mahkum ettiler. Kılıfı uydurdular" diye konuştu.
Erdoğan, Gazi Mustafa Kemal'in duayeni olan Ziya Gökalp'in milli eğitimin okullara tavsiye ettiği eserinde yer alan, "Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız, müminler asker" ifadelerinin yer aldığı şiiri okuduğunu anımsatarak, "Sen bunu mu söyledin, hadi bakalım içeri dediler. Ziya Gökalp söylemiş, ben de okudum; bir yeri kırmadım, yakmadım, dökmedim. Sen minarelere niye süngü dedin? Sen kubbelere niye miğfer dedin? Camilere niye kışla dedin? Camiler bizim kışlamız olmadı mı, müminler bizim askerimiz değil mi? Ama Kılıçdaroğlu bundan anlamaz ki, Kılıçdaroğlu'nun kafa yapısında olanlar bundan anlamaz ki. Onun için de gittik. İyi oldu. Medrese-i Yusufiye'de bizi ağırladılar, AK Parti'nin işte orada temelleri atıldı, oradan yola çıktı" şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan, Türkiye'de Said-i Nursi'nin yargılandığını ve Sibirya'ya sürüldüğünü ifade ederek, Nursi'nin Sibirya'da yaşamadığını, kaçıp ülkesine, kendi topraklarına geldiğini kaydetti. Nursi'nin "Ben bu topraklarda öleceğim" dediğini belirten Erdoğan, O'nun Kütahya ve Isparta'daki yolculuklarda birçok hatıraları olduğunu ve bu topraklarda vefat ettiğini ifade etti. Erdoğan, "Ama ona bile tahammül edemediler, ne çileler çektirdiler. Hatta ölümünden sonra da onu tuttular, ancak aylar, yıllar sonra kemiklerini Isparta'ya götürdüler" diye konuştu.
-"Sen Yaradan'ın hükmüne bak, bırak bunların hikmetlerini"
"Said-i Nursi'nin izinden gittiğini söyleyen şu paralel yapı, izinden gidiyor mu?" diye soran Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hayır, yalan söylüyor, takiyye yapıyor, iftira atıyor. Hayatında Bediüzzaman ifadesini kullanmış değil ve onu bir kere görmüş de değil. Onun eserlerini bir kenara koyarak, güya kendine göre külliyat oluşturmaya çalışan bir zat. O da 1999'da tam aksine Türkiye'den kaçıp dünyanın bir başka ucuna gitti. Niye orada duruyorsun? Madem sen vatanseversin ve milletini seviyorsun, 2 yıl önce ben sana davet yaptım. Gel dedim Türkiye'ye. Bak bu millet seni seviyor. Gel, niye gelmedin, niye gelmiyorsun? Üstelik o gün enteresan bir şey de söyledi, olimpiyatlardaydı bu. Dedi ki 'Peygamber de oradaydı.' Ne diyeceksin böyle bir insana. Böyle bir şey olabilir mi? Orada folklorik gösteriler var, 'peygamberimiz de orada' böyle bir şey olabilir mi? Ama buna sorarsan olur. Hala bu ifadelerde bile hikmet arayan benim saf kardeşlerim var. Ne hikmeti ya, sen Yaradan'ın hükmüne bak, hükmüne, bırak bunların hikmetlerini.
Hep bayat senaryolar ve bu senaryolar üzerinden çeşitli tuzaklar. İnşallah bu tuzakları 30 Mart'ta hep beraber bozuyoruz. Artık bu millet çok güçlü, artık benim milletimin özgüveni var; sandığına, demokrasisine, iradesine, Başbakanı'na artık sahip çıkıyor. Ben bu alanda bunu görüyorum.
Sizden bir ricam var. Aman ha aman ha, hanım kardeşlerim, beyler, sandıklara sahip çıkacağız, kuş uçurtmayacağız. Çünkü bunlar her türlü oyuna başvurabilirler. Herhangi bir numara mı var? Hemen emniyete, güvenlik güçlerine haber verin, orada anında raporları tutturun, bunlara güvenmeyeceğiz. Sağlam ve dik duracağız, Allah'ın izniyle 30 Mart'ta da gümbür gümbür Aydın'da da Türkiye'de de AK Parti'nin iktidarını perçinleyeceğiz. Çünkü biz artık sözün de mührün de kararın da millette olmasını istiyoruz, bunun mücadelesini veriyoruz."
"Bunlar gezi olaylarında dümenler çevirdiler" diyen Erdoğan, "Ağaç, çevre, yeşil dediler, onların ardına saklandılar" diye konuştu.
-"Bu, Türkiye'ye yönelik bir saldırıydı"
Başbakan Erdoğan, bu meydanda çok büyük mitingler yaptığını anımsatarak, "Bu, Türkiye'ye yönelik bir saldırıydı. 17 Aralık, 25 Aralık, aynı şekilde Türkiye'ye saldırı idi. Yolsuzluk, rüşvet iddiasıyla buna saklandılar, bu şekilde saldırdılar. Sandıkta yenemedikleri, millet nezdinde itibarını zedeleyemedikleri iktidarı ayak oyunlarıyla, bu kışkırtmalarla bu şekilde yenmek istediler. Ama biz dik durduk, sizden aldığımız güçle, sizin hayır dualarınızla eğilmedik, bükülmedik, taviz vermedik" dedi.
Yapılan saldırıların sadece kendilerine, AK Parti'ye, Hükümet'e yönelik saldırılar olmadığını; büyük Türkiye hedeflerine, Türkiye'nin demokrasisine, istiklaline yapılmış saldırılar olduğunu kaydeden Erdoğan, "Bu saldırılar bize yapıldığı kadar size yapılmıştır, size. Aydın'a, İzmir'e, Denizli'ye yapılmıştır, tüm Ege'ye, tüm Türkiye'ye yapılmıştır" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan, Adnan Menderes Havalimanı'nın iç hatlar terminalinin açılışını yaptığını söyledi.
2006 öncesinde orasının gecekondu olduğunu belirten Erdoğan, dış hatların 110 bin metrekarede hizmet verdiğini, iç hatların da 220 bin metrekare olmak üzere toplamda 330 bin metrekareye ulaştıklarını kaydetti. Başbakan Erdoğan, burada yaklaşık 17 körük olduğunu, Ege'de Aydın ve İzmir'in artık buradan istifade edeceğini ifade ederek, "İnşallah ileride de Aydınımıza da böyle bir havaalanını ayrıca kazandırırız. Çünkü büyükşehirlerde bu havaalanlarını yapmamız bizlere ayrı bir güç katacak. THY, dünyada saygın havayolları arasına girdi, daha da iyi olacak. Ama bu CHP'nin böyle bir hizmeti var mı? Olamaz. Çünkü bunlarda laf var laf, icraat yok. Tarih boyunca CHP hep darbelerin arkasında durdu, bugün de aynı şekilde darbelerin arkasında duruyor. Tarih boyunca sandıktan hiçbir zaman çok partili dönemde netice alamadı, var mı netice aldığı? Niye? Benim milletim bu CHP'yi iyi tanıyor. Bunlara oy vermiyor, vermez. İşte böyle belediyelerde zaman zaman belediye başkanlığı kazanıp, onunla işi idare ediyorlar. Başka yollardan bir şeyler yapmaya gayret ediyorlar" diye konuştu.
-"Bana niye Atatürk'ün posterini sallıyorsun ki"
Başbakan Erdoğan, gelirken birilerinin kendisine Atatürk'ün posterini salladığını ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bana niye Atatürk'ün posterini sallıyorsun ki... Bu büyük bir ihtimalle CHP'li. İşleri güçleri bu. Sen laf üretme, iş üret iş. Biz bu CHP'yi biliriz. Siz Gazi Mustafa Kemal öldükten sonra paraların üzerinden Atatürk'ün resmini kaldırıp oraya İnönü'nün resmini koyan partisiniz. Devlet dairelerinden Atatürk'ün posterini kaldırıp oraya İnönü'nün resmini koyan partisiniz. Posta pullarının üzerinden Atatürk'ün resmini kaldırıp İnönü'nün resmini koyan partisiniz. Siz bize bu tür oyunları bırakın, siz geçmişinize bakın. Sizin geçmişiniz kirli geçmişiniz. Bunların hepsi müdellel, belgeli. Siz değil misiniz CHP, ezanı aslından ayıran siz değil misiniz? Kur'an kurslarını kapatan siz değil misiniz? Adnan Menderes ezanı aslına döndürdü diye idama götürdünüz. CHP, siz busunuz. Onların arkasında durdunuz, camileri ahıra, depoya çevirdiniz. Demokrasiye değil, her zaman darbelere bel bağladınız. Şu anda da Pensilvanya'nın yörüngesine girdiniz, onunla beraber işi götürüyorsunuz. Din istismarı yapıyorsunuz, duyguları istismar ediyorsunuz; bununla ayakta durmaya çalışıyorsunuz.
Maalesef MHP de bunların dümen suyuna girdi, kendi aralarında ittifaklar oluşturuyorlar ve vagon olarak MHP de arkalarından gidiyor. Taktik şu? Pensilvanya diyor ki CHP'nin güçlü olduğu yerde AK Parti'ye karşı ey MHP, ey BDP CHP'yi destekleyin. MHP'nin güçlü olduğu yerde ey CHP sen onu destekle, BDP'nin güçlü olduğu yerde hep beraber BDP'yi destekleyin. 'Ya nerede Başbakanım? Siirt'te, Mardin'de, taktik bu. Ben diyorum ki benim milletim bunların hepsini paketler sandığa gömer. İşte onun için bu 14 gün çok önemli. Aydın'ın bu kirli oyunu, ittifakı bozacağına yürekten inanıyorum. 30 Mart'ta sandık dışı yollara başvuranlara en güzel cevabı Aydın'ın vereceğine inanıyorum. Adnan Menderes'in şehri Aydın'ın 30 Mart'ta demokrasiye, milli iradeye büyük Türkiye hedeflerine çok güçlü şekilde sahip çıkacağına inanıyorum."