Konya, Çanakkale'de en fazla şehit veren üçüncü il
Konya Gıda ve Tarım Üniversitesinde, 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 104'üncü Yıldönümü ve Şehitleri Anma Günü dolayısıyla 'Çanakkale'yi Geçilmez Kılan İrade' konulu konferans düzenlendi. Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Necdet Aysal'ın konuşmacı olarak katıldığı konferansa öğrencilerin ilgisi bir hayli fazlaydı.
Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi tarafından düzenlenen “Çanakkale’yi Geçilmez Kılan İrade” konulu konferansa, Rektör Prof. Dr. Cumhur Çökmüş, Rektör Yardımcıları, Fakülte Dekanları, akademisyenler ve öğrenciler katıldı. Programın açılışında konuşan Rektör Çökmüş, “önümüzü düzgün bir şekilde görmemiz için tarihimizi çok iyi bilmemiz gerekir. Ben inanıyorum ki, herkesin en azından temel düzeyde bir tarih bilgisi olmalı. Bugün konu edeceğimiz Çanakkale Savaşı, bizim açımızdan topyekün bir savaştır. Çanakkale Savaşı, bizim bu vatan topraklarını terk etmeyeceğimizi ispatladığımız bir savaştır" dedi.
HENÜZ SAVAŞIN BAŞINDAYKEN 90 BİN ŞEHİT VERDİK
Daha sonra konferansa geçildi ve kürsüye Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Necdet Aysal geldi. Konuşmasına, "Türk'ün savaş tarihine altın harflerle yazılan Çanakkale Deniz Zaferinin 104. Yıl Dönümünü kutlamanın ve bu mukaddes vatanımız için canlarını seve seve feda eden aziz şehitlerimizin Şehitler Gününü idrak etmenin onurunu ve gururunu yaşamaktayız" diyerek başlayan Aysal, ilk olarak 1. Dünya Savaşı öncesinde yaşanan gelişmeleri ve Osmanlı'nın bu savaşa katılma sürecini anlattı.
Osmanlının, İngilizlerden satın aldığı 2 geminin teslim edilmediğini, ödenen paranın da iadesinin yapıldığını belirten Aysal, "Osmanlı Devletinde o dönem herkes savaşa katılma taraftarıydı. İngilizlerle de bu konu görüşülmüştü ama İngilizler bunu kabul etmedi. Bu esnada 2 Alman gemisini görüyoruz, Goeben (Yavuz), Breslau (Midilli) Zırhlıları... İngilizler, Almanların bu gemileri bize vermelerini kabul etmiyor fakat biz gemileri göndermiyoruz. İngilizler bunun üzerine hemen savaş ilan edemiyor, zira Osmanlı Padişahı 5. Mehmet Reşad'ın Halife olduğunu biliyorlar ve Halifenin bir fetva yayınlamasından çekiniyorlar. Osmanlı Savaşa girerse yeni cephelerin açılmasından korkuyorlar. Bu iki gemi Rusya’nın kıyılarını bombalıyor, önce Rusya ardından da Fransa ve İngiltere Osmanlıya savaş ilan etti ve böylece Osmanlı 1. Dünya Savaşına girmiş oldu. 11 Kasım 1914 tarihinde Osmanlı bu üç devlete karşı savaş ilan etti ve bu tarihte 5. Mehmet Reşat, Cihad-ı Ekber Fetvasını yayınladı.
Tabi bu tarihte Almanlar çok zor durumda, Rusların durdurulmasını istiyor ve daha sonra da Almanların isteği doğrultusunda Doğu Cephesinde savaşa giriyoruz. Osmanlı, Almanların isteği ve İttihatçıların isteği doğrultusunda hayatının en büyük hatasını yapıyor ve Doğu Cephesini açıyor. Bu Cephedeki harekat 21 Aralık 2014 yılında başlıyor, kış koşulları hesaba katılmadan, Enver Paşa Mehmetçiğe "yürü" emrini veriyor. Sarıkamış taarruzu başlıyor. Neticede 15 gün içinde bu taarruz tam bir faciayla sonuçlanıyor. 57 bin Mehmetçiğimiz donarak şehit oluyor, daha savaşın başında 90 bin şehit verdik. İşte bu şoku üzerimizden atlatamadan Çanakkale cephesi açılıyor. Bu cepheyi biz açmıyoruz, İhtilaf Devletleri açıyor" dedi.
ÇANAKKALE ÇOK ÖNEMLİ BİR ZAFERDİR
İzmir'de iki gemimizi batıran İngilizlerin, Çanakkale'deki tabyalarımızı bombaladığını ancak asıl savaşın 19 Şubat 2015 tarihinde başladığını ifade eden Aysal, şöyle konuştu: "İngilizlerin bir hayali vardı ve bizim durumumuz kötüydü. Savaş bu şekilde başlamış oldu. Mart ayının başlarına kadar düşman herhangi bir başarı elde edemiyor, bu arada da büyük bir saldırıyı planlıyorlardı. İşte bu saldırı 18 Mart’ta gerçekleşti. 7-8 Mart 1915 tarihinde Nusrat Mayın Gemisi, Çanakkale Müstahkem Mevkii Komutanı Albay Cevat Bey ve Yüzbaşı Tophaneli Hakkı Kaptanın komutasında sisli bir gecede mayınları Çanakkale’ye döşüyor. Osmanlı devletinin elinde sadece 26 mayın kalmış, planlama yapılıyor ve Karanlık Koya 26 mayın döşenecek. O dönemde iki uçağımız var, işte onlardan birisi olan Ertuğrul isimli uçağımız Çanakkale'nin üzerinde keşif yapıyor ve denizin temiz olduğunu raporluyor. Tophaneli Hakkı Bey aslında 2 gün önce kalp krizi geçirmiş, normalde bu göreve çıkmasının imkanı yok ama başka kaptan olmadığı için bu tarihi görevi kabul ediyor. Neticede titizlikle mayınlar Karanlık Koya yerleştiriliyor. Zaten dönüş esnasında Kaptan Hakkı Bey ikinci bir kalp krizi geçiriyor ve şehit oluyor. 18 Mart’ta aslında taarruz öncesi düşman uçakları keşif yapıyor, Karanlık Koyu İngiliz uçakları birkaç defa turluyor ama mayınları göremiyorlar. Kilitbahir ve Eceabat'ın güneyinde bulunan Mecidiye Bataryasında bütün askerlerimiz şehit olmuş, sadece iki askerimiz kalmış. Niğdeli Ali ve Balıkesir Havranlı Koca Seyit... İşte bu iki asker, İngiliz Savaş Gemisi Ocean Zırhlısını batırmayı başarıyor. Koca Seyit 225 kiloluk mermiyi sırtlayarak merdivenleri çıkarak götürüyor, topun ağzına koyuyor ve ateşliyor. İşte bu top, İngiliz Savaş Gemisi Ocean Zırhlısını batıran toptur. Akşama kadar düşman 7 büyük armadasını kaybediyor ve akşama doğru düşman donanması Çanakkale'den çekilmek zorunda kalıyor. Çanakkale çok önemli bir zaferdir. Elbette Deniz Zaferimiz ile Çanakkale savaşı bitmedi, 25 Nisan 1915'te başlıyor kara savaşları ve 9 Ocak 2016'ya kadar devam ediyor. Burada önemli anekdotlar, yaşananlar var, çıkarmalar var. Bu süreçte Mustafa Kemal'i görüyoruz. Cephanesiz kaldıkları için düşman önünden kaçan askeri, süngü saldırısına kaldırarak düşman saldırısını engelleyen 19. Tümen Komutanı Kurmay Yarbay (Kaymakam) Mustafa Kemal, 57. Piyade Alay Komutanı Yarbay Hüseyin Avni Bey’e şu tarihi emri vermiştir, “Ben size taarruz etmeyi emretmiyorum. Ölmeyi emrediyorum! Biz ölünceye kadar geçecek zamanda yerimize yeni birlikler ulaşarak, görevimizi devralacaktır.” Mustafa Kemal'in bu emrini yerine getiren 57. Alay tamamen şehit olmuş ama düşmana Anafartalar'da geçit vermemiştir. Konya, şehit sayısı bakımından Bursa ve Balıkesir’den sonra üçüncü sırada. Konya'dan Çanakkale'de 2488 kişi şehit oldu.”
Konferansın sonunda Konya Gıda ve Tarım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cumhur Çökmüş, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Müdür Yardımcısı Doç. Dr. Necdet Aysal’a bir plaket takdim etti.