Karar önemli ve yerinde
Adalet Bakanı Bozdağ, "Anayasa Mahkemesinin sayın Başbuğ hakkında verdiği kararı, önemli ve yerinde bir karar olarak görüyorum" dedi.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, "Anayasa Mahkemesinin sayın Başbuğ hakkında verdiği kararı, önemli ve yerinde bir karar olarak görüyorum" dedi.
Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Tokat'ın Zile ilçesine gelen Bozdağ, Zile Kaymakamı Nuri Özden'i makamında ziyaret etti. Bozdağ, kendisini Tokatlı olarak, Tokat'ın milletvekili olarak gördüğünü belirterek, "Burada birçok akrabam var. Bugün de seçim çalışmalarında bulunmak üzere Zile'ye geldim" ifadesini kullandı.
Bir basın mensubunun "Anayasa Mahkemesi'nin İlker Başbuğ ile ilgili verdiği kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Bozdağ, "Anayasa Mahkemesinin sayın Başbuğ hakkında verdiği kararı, önemli ve yerinde bir karar olarak görüyorum. Önemli çünkü insanların kişi olarak hürriyeti ve güvenliği, hukuku, onuru son derece önemli" diye konuştu.
Bunu koruma görevinin herkese ait olduğunu dile getiren Bozdağ, şunları söyledi:
"Ama herkesten çok, yargı görevi yapanların bu hususa riayet etmesi lazım. Kişi hürriyeti ve güvenliğini herkes koruyacak. Yargı görevi yapanlar, herkesten daha fazla koruması lazım. Tutuklama kararı verirken veya başka koruma tedbirlerine başvururken mutlaka hukukun öngördüğü gerekçeler sıhhatli bir şekilde olmalı. Bunlar kararlarda da detaylı şekilde yazılmalıdır. Biz bu konuda daha önce de yasal düzenleme yaptık. Bunlar, somut gerekçeler olsun ve yasada yazılsın. Bu konuda önemli yasal düzenlemeler yaptık."
- "Bugün belki kanun gereği bazı tahliyeler de yapılabilir"
Adli kontrol konusunda yasal üst sınırın olduğunu belirten Bozdağ, "Şimdi tutuklamayı gerektiren hallerde dahi adli kontrole hükmederek serbest yargılama yapılabilmesinin de önünü açtık. Bu, son derece önemli karar. Tutuklulukta biliyorsunuz üst sınır terörle mücadelede yer alan suçlar bakımından 10 yıldı. Şimdi onu da 5 yıla çeken adımı attık. Cumhurbaşkanımız, yasayı dün onayladı. Mükerrer Resmi Gazete sayısında da yayımlandı. Dün itibarıyla bu yasa da yürürlüğe girmiş durumda. Şu anda tutuklulukta azami süre 5 yılla sınırlanmış oldu. Bugün belki kanun gereği bazı tahliyeler de yapılabilir. Bizim elimizdeki rakamlar 150 civarında vatandaşımızın bu yasadan yararlanma ihtimalinin bulunduğu yönündedir" şeklinde konuştu.
Bozdağ, şöyle devam etti:
"Tabii sayın Başbuğ ile ilgili, Anayasa Mahkemesi'nin kararında ilk derece mahkemenin bugüne kadar gerekçeli kararı yazmamış olması da önemli bir değerlendirmeye tabii tutuluyor. Bu kararın gerekçelerinden bir tanesi odur. Mahkemelerin karar verirken esasında, gerekçesi hazır halde karar vermesi ve karar verdiği anda gerekçeyi dosyaya koyması lazım. Eğer mahkeme karar verdiği anda gerekçeyi dosyaya koyamıyorsa kanun, '15 gün içerisinde gerekçeyi dosyaya koyması lazım' diyor. Sayın Başbuğ'un yargılandığı davada 7 ayı aştı, hala mahkeme gerekçeli kararı yazıp dosyasına koymadı, koyamadı. Bu, büyük bir yanlışlıktır. Yasanın öngördüğü kuralların ihlalidir çünkü yasa 15 gün süre veriyor."
"TMK 10. maddeyle görevli özel yetkili mahkemeleri kaldıran kanun da yeni bir 15 günlük süre verdi" diyen Bozdağ, şunları söyledi:
"Umarım ki bu süre içerisinde gerekçeli karar yazılır. Bunun önemi çok büyük çünkü temyiz hakkını kullanacak mahkum olan kişiler, bu hakkı kullanamıyor. Belki Yargıtay, kararı bozacak. Bazıları tahliye olacak, belki de olmayacak. Bireysel başvuruya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi gibi diğer yargı yollarına müracaat etme hakkı var, imkanı var. Gerekçeli kararın yazılmamış olması, hala dosyasına konmamış olması burada hüküm giyen vatandaşlarımızın, insanlarımızın Yargıtay'da ve diğer yargı yollarında hak aramasını da geciktirmektedir. Burada lehlerine çıkacak bir karar, belki tahliyelerini gerektirecektir. Tahliye edilecek kişiler, geç yazılan karar nedeniyle belki 7 aydır haksız olarak içeride yatıyor da olabilir. Kararın vaktinde yazılması doğru olanıdır. Adalet Bakanı olarak bir mahkemenin gerekçeli kararının 7 aydır yazılmamış olmasını anlamakta zorlanıyorum. Hukuksal bir gerekçe bulamıyorum çünkü hukukçu olarak bilirim ki hakimler karar duruşmasında zaten kafasında gerekçeli kararı oluşturmuştur, delilleri değerlendirmiştir. Mahkeme kararını açıklar, gerekçeli kararını dosyaya koyar. Doğru olan da kararı açıkladığı an koymasıdır."
Bakan Bozdağ, bir gazetecinin, "Fethullah Gülen ile ilgili kırmızı bülten konusunda neler söyleyeceksiniz?' sorusu üzerine "Daha önce de söyledim. Bu kırmızı bülten konusu, Türkiye'de kovuşturma evresinde ancak hakim kararıyla yapılabilecek işlemlerden bir tanesidir.Türkiye'de herhangi bir soruşturma olur, bunun çerçevesinde ortaya çıkan deliller, savcıların bir talepte bulunmasını gerektirir, hakim de karar verirse böyle bir uygulama yapılabilir. Adalet bakanının böyle bir yetkisi yok. Bu tamamen yargısal süreç içerisinde olabilecek husustur. Bu da yargıyla ilgili bir konu. İdari bir konu değildir" diye konuştu.