Kaptan iyi olunca dalganın boyu önemli değil
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Ülkemizde son 10 yılda siyaset o kadar iyi bir ekonomi yönetimi sergilemiştir ki çalkalanmalar, fırtınalar artık ekonomi gemisinin rotasını değiştirmemektedir. Kaptan iyi olunca dalganın boyunun bir önemi yoktur" dedi.
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, "Ülkemizde son 10 yılda siyaset o kadar iyi bir ekonomi yönetimi sergilemiştir ki çalkalanmalar, fırtınalar artık ekonomi gemisinin rotasını değiştirmemektedir. Kaptan iyi olunca dalganın boyunun bir önemi yoktur" dedi.
Arınç, Rumelili Sanayici ve İşadamları Derneği (RUMELİSİAD) tarafından Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi'nde (AKKM) bu yıl ikincisi düzenlenen "Uluslararası Balkan Ekonomi Zirvesi"nin açılış töreninde yaptığı konuşmada, geçen sene zirvenin, Balkan Savaşları'nın 100'üncü yılı dolayısıyla "Balkan Savaşları'ndan Balkan Barışına" temasıyla gerçekleştirildiğini hatırlattı.
Zirvenin bu yıl da yapılmasının, Balkanlar'da barışın devamlılığı adına ümit verdiğini vurgulayan Arınç, "Barış ve huzuru arayan bizler, ekonomik bütünleşmeyi ve ilişkileri bu amaca vesile yaparak Balkanlar'ın eski ihtişamlı günlerine dönmesi için çaba ve gayret içindeyiz" değerlendirmesinde bulundu.
Tarihten gelen bağlar ve birlikte yaşama kültürünün, belli zamanlarda fetret dönemleri yaşasa da bugün parlak bir geleceğe ilerlediğini anlatan Arınç, yaşanan coğrafyanın keşfedilmesi ve Balkanlar'ın yeniden güçlü bir cazibeler bölgesi haline dönüştürülmesi gerektiğini bildirdi.
Balkanlar'ı sadece tarihi bağlar, soydaşlık ve coğrafi komşuluk perspektifiyle değil, ekonomik ilişkilerle bütünleşen stratejik bir paydaş ve ortak olarak gördüklerini dile getiren Arınç, bu amaçla 2011 yılında Bölgesel İşbirliği ve Rekabet Stratejisi uygulamaya konulduğunu ve o coğrafyaya yönelik daha sistemli, istikrarlı ve uzun vadeli bir yaklaşım geliştirildiğini belirtti.
Sistemli planlama ve başarılı stratejiler sayesinde Balkanlar ile ekonomik ilişkilerin her geçen gün geliştiğine dikkati çeken Arınç, Türkiye'nin, bölge ülkeleriyle 2002 yılında 3,4 milyar dolar olan ticaret hacminin 2012'de 18,2 milyar dolara çıktığı, Balkanlar'ın dış ticaretteki payı 2002'de yüzde 3,6 iken bunun 2012'de yüzde 4,7 olarak gerçekleştiği bilgisini verdi.
Arınç, 2014 ve gelecek yıllara ait tahminlere bakıldığında, avro bölgesinin eksi büyüme rakamlarından artıya doğru kayacağının rapor edildiğini aktararak, şöyle devam etti:
"Türkiye, Balkanlar ve Avrupa'nın, birbirini tamamlayan bütüncül bir coğrafi alan olarak 2014 ve yakın gelecekte ticari fırsatlar ve büyüme rakamlarıyla yükseliş grafiğini sürdüreceğini tahmin ediyorum. Avro bölgesinin kendini toparlaması, Türkiye'nin ve Balkanlar'ın ekonomik verilerine de elbette pozitif bir etki yapacaktır. Ülkemiz, başarılı açılım politikalarıyla avro bölgesindeki ekonomik düşüşü alternatif pazarlarla ikame etmişti. Şimdi ise Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgesinde yaşanan siyasi gelişmelerin ekonomiye olumsuz etkisini, Balkanlar ve avro bölgesindeki fırsatlarla ikame edecek bir konumdayız. Bunun için hiçbir engel yoktur; yeter ki fırsatları araştırıp akıllı stratejilerle yükselen ivmemizi sürdürecek bir güven ortamını muhafaza edelim."
- Balkan ülkeleriyle ithalat ve ihracat
Türkiye'nin, Balkan ülkeleri ile 2002'de 1,9 milyar dolar olan ihracatının 2012'ye gelindiğinde yaklaşık 4 kat arttığına işaret eden Arınç, bunun 7,7 milyar dolara ulaştığını anlattı.
Balkan ülkelerinden Türkiye'ye gerçekleşen ithalatın 2002'de 1,5 milyar dolar seviyesinde iken 2012'de neredeyse 7 kat yükselişle 10,5 milyar doları bulduğunu dile getiren Arınç, "2013'te ise Balkan ülkelerine ihracatımız 8,4 milyar dolar, Balkan ülkelerinden ithalatımız ise yaklaşık 11,6 milyar dolar olarak gerçekleşmiştir" ifadesini kullandı. Arınç, bu miktarların yeterli olmadığını ancak 10 yıllık süreçte bölgede yaşanan ekonomik ve siyasi krizler de dikkate alındığında 4 katlık artışlar ve her yıl artan rakamların, geleceğe ümitle bakmalarını sağladığını vurguladı.
Bu ve benzer zirveleri, Balkan ülkeleri arasındaki ilişkilerin daha iyi bir noktaya gelmesi için büyük fırsat olarak niteleyen Arınç, "Farklı Balkan ülkelerinden iş adamları ile ülkemiz iş adamlarının bir araya gelerek ticari bağlantılar yapması, tanışması ve fırsatları değerlendirmesini çok faydalı buluyorum" diye konuştu.
Arınç, ekonomi ve siyaset alanları için "siyam ikizleri gibi birbirinden ayrılamaz" benzetmesi yaptığını anımsattı. Siyaset iyi bir seyirdeyse ekonomide yükselişlerin yaşandığını, ekonomi yükselirken siyasetin daha da güçlendiğini kaydeden Arınç, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Birbirini besleyen ve doğrudan etkileyen bir sistemin çarkları olarak siyaset ve ekonomiyi, bir devletin gücünün en önemli göstergeleri olarak görebiliriz. Bu değerlendirmelere rağmen Türkiye olarak farklı bir tecrübeyi daha yaşıyoruz. Ekonomiyi öyle bir noktaya taşırsınız ki siyasetteki kıpırdanmalar, ekonomiyi sarsmaz. Bir benzetme yapmak gerekirse 6 şiddetinde depreme dayanıklı bir bina yaparsınız, 6 şiddetini geçen depremlerde bina yıkılır. Bir bina yaparsınız, 8 şiddetinde depreme dayanıklıdır. Öyle bir afet olması gerekir ki bu binayı yıksın. İşte Türkiye ekonomisi, 2002 yılında 5 şiddetindeki artçı sayılabilecek siyasi depremlerde bile yıkılan görüntüsünden bugün 8 şiddetine kadar gelebilecek siyasi depremlere dayanıklı bir konuma gelmiştir. Son iki ayda yaşanan siyasi mühendisliklerin ekonomimize etkisi, sınırlı ve telafi edilebilir olmuştur. 'Sınırlı' derken döviz kurlarında nispi bir artış olmuştur. Bu artışın bir kısmı doğal ve küresel gelişmelerden de etkilenmiştir. 'Telafi edilebilir' derken işte 2014 ocak ayı ihracat rakamları açıklandı ve Türkiye tarihinin rekoru kırıldı. Balkan ülkeleri arasında da gelişmesi gereken turizm alanında, yine Türkiye'nin birçok şehri turist ve gelir rekorları kırdı. Bu gelişmeler çerçevesinde yapmamız gereken çıkarım şudur; ülkemizde son 10 yılda siyaset o kadar iyi bir ekonomi yönetimi sergilemiştir ki çalkalanmalar, fırtınalar artık ekonomi gemisinin rotasını değiştirmemektedir. Kaptan iyi olunca dalganın boyunun bir önemi yoktur. Ülkemizde siyasetin itibarına yapılan yatırım sayesinde bugün milletin karşısına dimdik ve gururla çıkıyoruz."
- "Türkiye yükseldikçe Balkanlar ve yakın coğrafyamız da yükselecektir"
Siyasette güçlü olmanın yolunun, milletle kalbinin bir atmasından ve millete hizmet için yaşamaktan geçtiğini söyleyen Arınç, bir ülkede milletinin istikbali için yaşayan siyasetçiler varsa o ülkenin hiçbir zaman geriye gitmeyeceğini ifade etti. Türkiye'yi 11 yıldır bu duygu ve düşüncelerle yönettiklerine dikkati çeken Arınç, şunları kaydetti:
"Zihnimizde, kalbimizde, ülkemizin, bölgemizin, mağdur ve mazlum halkların haklarını savunmaktan başka bir düşünce yoktur. Gecemiz gündüzümüz, dünyada yaşanan haksızlıklara ve mağduriyetlere karşı dimdik duran bir Türkiye içindir. Bu duruş, bir hedef ve idealin yansımasıdır. Türkiye'ye inanan, bölgesine inanan, barışı, huzuru ve kalkınmayı önceleyen bir stratejinin yansımasıdır. Şundan kimsenin şüphesi olmasın; Türkiye hem yabancı hem de yerli yatırımcının 'yükselen yıldız' olarak gördüğü bir ülke olmaya devam edecektir. Türkiye yükseldikçe Balkanlar ve yakın coğrafyamız da yükselecektir. Bu, ülkemizin, Balkanlar'dan gelen siz değerli dostlarımıza verdiği net bir mesajdır; Türkiye'ye güvenin, tarihte olduğu gibi biz sizin en yakın dostunuz, kardeşiniz ve müttefikiniz olarak geleceğe emin adımlarla yürüyoruz."
- "Bursa ile gurur duyuyor ve güveniyoruz"
Bülent Arınç, Bursa'nın İstanbul'dan sonra en fazla ihracat yapan şehir olduğuna değindi.
Geçen ay rekor kıran dış satım rakamlarına, Bursa'nın 975 milyon dolar gibi bir ihracat hacmiyle katkıda bulunduğuna dikkati çeken Arınç, Bursa ekonomisinin, bu rakamın artırılması adına yüksek teknoloji ve kalite ürünlere yöneldiğini bildirdi.
Hem sağlık kompleksi hem de otomotiv sektöründeki büyük yatırımlarla tekstil sektöründeki avantajları lehine çeviren Bursa'nın kapılarının, Balkanlar'a, Avrupa'ya ve tüm dünyaya açık olduğunu kaydeden Arınç, şöyle konuştu:
"Türkiye İhracatçılar Meclisinin 2014 ocak ayı verilerine göre, Bursa tam 160 farklı ülkeye ihracat gerçekleştirmiştir. Birleşmiş Milletlere (BM) 192 üye ülke varsa Bursa bunların 160'ına ihracat gerçekleştiriyor. Bu ülkeler arasında daha önce Bursa'dan ihracat yapılmayan tam 22 ülke vardır. Fransız Polinezyası, Karadağ, Mali, Filistin, Ruanda, Seyşel Adaları, Somali, Surinam, Venezuela, Zambia bu ülkelerden bazılarıdır. İsmini bile duymadığımız, ülkemizden kilometrelerce uzak coğrafyalara Bursa olarak ürün satıyoruz ve ticari ilişki kuruyoruz. İşte bu sebeptendir ki Bursa ile gurur duyuyor ve güveniyoruz."
Daha sonra Arınç, zirvenin düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkür ederek Balkan ülkelerinin temsilcilerine birer plaket verdi.