Hepsinde olduğu gibi Akciğer Kanserimde de erken teşhis önemli
Türkiye'de erkeklerde en sık karşılaşılan kanser türü olan akciğer kanseri hakkında konuşan Yrd. Doç. Dr. Ahmet Bülent Kargı, akciğer kanserinin yüzde 85'inin tamamen sigaraya bağlı olduğunu vurguladı. Yrd. Doç. Dr. Kargı, Birinci Dünya Savaşı yıllarında yaygınlaşan sigara kullanımıyla akciğer kanserinde artışın başladığını anlattı.
Türkiye'de özellikle 2008 yılından itibaren başlatılan sigarayla mücadelenin akciğer kanseri görülme sıklığına olumlu yönde yansıyacağına işaret eden Yrd. Doç. Dr. Kargı, akciğer kanserinin güncel tanı ve tedavileri hakkında bilgi verdi.
Akciğer kanserinin cerrahi tedavisinin tümör cinsine, evresine ve hastanın kondisyonuna bağlı olduğunu belirten Medical Park Antalya Hastane Kompleksi Göğüs Cerrahisi Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Ahmet Bülent Kargı, “İki ana grup akciğer kanserinden küçük hücreli tipte tedavi ilaçla ve gereğinde radyoterapiyle yapılırken, küçük hücreli olmayan grupta en iyi sonuçlar uygun evredeyse operasyonla olmaktadır” şeklinde konuştu.
“KONDİSYONU İYİ HASTALARDA CERRAHİ TEDAVİ, UYGUNDUR”
Akciğer kanserinin dört evresi olduğunu hatırlatan Yrd. Doç. Dr. Kargı, “İlk ve ikinci evrede tümör tek bir akciğer lobuyla sınırlıdır. Üçüncü evrede kanser, yakın doku ve lenf bezlerine ilerlemişken dördüncü evrede uzak organlara yayılmıştır. Bir ve iki erken evre olarak kabul edilir. Ancak hastaların önemli bir kısmında tümör tanı anında yakın veya uzak organlara yayılmış vaziyettedir. Kondisyonu iyi hastalarda en uygun, tedavi ameliyattır. Yakın organlara ve lenf bezlerine yayılmış üçüncü evrede isse önce kemoterapi ve radyoterapi ardından operasyon seçeneği hastaya göre değerlendirilebilir” dedi.
“TÜMÖRÜN YAYILDIĞI DOKULAR AKCİĞER LOBUYLA ÇIKARILABİLİR”
Akciğer kanserinin evrelenmesinde çeşitli görüntüleme yöntemlerinin kullandığını belirten Yrd. Doç. Dr. Kargı, “Tomografi, MR, PET-CT gibi görüntüleme yöntemlerinin yanında cerrahi işlemler de kullanılabilir. Akciğer kanserinin cerrahisinde standart tedavi kanserin içerdiği akciğer lobunun drene olduğu lenf bezleriyle beraber çıkarılması şeklindedir. Tümörün yerine göre bazen birden fazla lob alınabileceği gibi akciğer kapasitesi düşük hastalarda daha sınırlı operasyonlar da yapılabilir. Bazen de tümörün yayıldığı yakın dokular akciğer ve lobuyla beraber çıkarılabilir” ifadelerini kullandı.
“OPERASYON SONRASI İYİ BAKIM BAŞARIYI ETKİLİYOR”
Yrd. Doç. Dr. Kargı şöyle devam etti: “Hastanın operasyonu tolere edip edemeyeceği, operasyon öncesi çeşitli testlerle ortaya konur. Hastalığın erken evresinde en iyi sonuçlar operasyonla alınmaktadır. Gelişmiş anestezi ve cerrahi teknikler yanında yüksek teknolojik cihazlar kullanılarak ameliyata bağlı riskler kabul edilebilir seviyelere indirilmiştir. Operasyon öncesi hastanın iyi değerlendirilmesi ve sonrasında iyi bir bakım başarı oranlarını doğrudan etkilemektedir.”