Güvensizlik söz konusu değil

Cumhurbaşkanı Gül, "Türk ekonomisinin temel göstergelerini, makro ekonomik göstergeleri sarsacak güvensizlik söz konusu değildir" dedi.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, İtalya'nın önde gelen gazetelerinden "Corriere della Sera" ve "Il Sole 24 Ore" gazetelerine iki ayrı mülakat vererek İtalya'ya yapacağı ziyaret öncesi merak edilen konulardaki soruları yanıtladı.

İtalya'nın yüksek tirajlı gazetelerinden Corriere della Sera'da Antonio Ferrari imzalı "Gül, Ankara, komploların gölgesinde" ve "Olumsuz zamanlar, parıldayacağız" başlıklarıyla yayımlanan röportajda Cumhurbaşkanı Gül, Gezi Parkı olaylarından cezaevindeki tutuklu gazeteci sayısı, Olimpiyatların İstanbul'a verilmemesine kadar pek çok konudaki soruya cevap verdi.

Cumhurbaşkanı Gül, "2013'te Türkiye'nin başarısına gölge düşüren ve ülkemizi seven herkesi üzen olumsuz olaylar yaşadık. 2014 yılında yeniden parlamak için mümkün olan her şey yapılacaktır" dedi. 

"Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Brüksel'de dile getirdiği komplo ve Türkiye’de bir paralel devletin olduğu" sözlerine katılıp katılmadığı sorulan Gül, "Bürokrasi içinde kimileri var, devlete hizmet etme zorunluluğuna karşın ayrı bir dayanışma ortaya koyuyorlar" yanıtını verdi.

Bu yanıtıyla Fethullah Gülen’i mi kastettiği sorulan Cumhurbaşkanı Gül, "Kişilerden, fikirlerden, dini duygulardan ya da etnisiteden bahsetmiyorum. Devlet aygıtı içerisinde hukuk ile tam uyum olmalıdır. Bunun ihlali durumunda müdahale etmek doğrudur" dedi. 

Gazeteci Ferrari'nin "ABD’ye gittiğinizde Gülen ile bir araya geldiniz mi" sorusunu cevaplayan Abdullah Gül, "Hayır, ancak bu konu hakkında konuşmak istemiyorum" diye konuştu.  

Gülen'in kendisine mektup yazıp yazmadığı konusunda ise Gül, "Evet yazdı. Her Türk vatandaşının bana mektup yazmaya hakkı vardır" dedi. 

Gazeteci Ferrari, bu soruları sorma nedeninin son dönemdeki kaygı verici olarak nitelendirdiği gelişmelerin yaşanmasından kaynaklandığını ve bunun da gazetecilerin suçu olmadığını belirtmesi üzerine Cumhurbaşkanı, "Evet, doğru. Türkiye’ye zarar veren şeylerin varlığını çok iyi biliyorum" yorumunu yaptı.  

Türkiye'nin dış politikada "sıfır sorun" anlayışından uzaklaştığı, Suriye, Mısır, İsrail ve belki de İran ve Irak ile sorunları olduğu iddiaları sorulan ancak öncelikle Suriye'yi cevaplandırması talep edilen Abdullah Gül, "Durum, dışişleri bakanlığım dönemindekine göre bir hayli değişti. O zaman rejimi çok iyi tanıyorduk ama başarılı bir örnek olmak için kuvvetli olmaya, bölgenin istikrarı ve refahı için rejimle işbirliği yapmaya çalışıyorduk. Arap Baharı geldiğinde Suriye’de de kocaman bir demokrasi sorusu ortaya çıktı. Rejim, silahlarla muhalefete müdahale etti" şeklinde konuştu. 

- Suriye'deki El-Kaide varlığı - 

Suriye'de artık El Kaide'ye yakın aşırı grupların hakim olduğu hatırlatılan Gül, şunları söyledi:

"Bu durumdan dolayı sınır bölgelerinde biz de risk altındayız. Orada acımasızca korkunç suçlar ortaya çıktığını gördüğümüzde irade ortaktı. ABD, Fransa, Almanya, İtalya, hepsi bizim değerlendirmelerimiz konusunda hemfikirdi. Sonra müttefiklerimizin pozisyonunun retorikten ibaret kaldığını gördük. Artık bir ağırlığı kalmamıştı. Bu noktada biz pozisyonumuzu yeniden ölçüp biçmek zorundayız." 

Gazeteci Ferrari'nin "Beşsar Esed mi radikal rakipleri mi daha iyi" sorusuyla karşılaşan Gül, "Bu yaklaşımı utanç verici buluyorum. Radikallerin önü kesilerek, muhalefetin güçlü bir destekle galip gelebileceğini biliyorduk. Bana öyle geliyor ki muhalefete verilen destek, diğerlerinin Esed'e verdiği sağlam desteğe göre daha zayıf kaldı. Şimdi zarar, gerçekten çok ağır" dedi. 

- El-Kaide'nin Türkiye'yi saldırma riski -

El Kaide'nin olası  terör saldırıları konusunda da İçişleri Bakanlığı'nın uyarıda bulunduğunu anımsatılan Gül, "2000 yılından bu yana New York, Londra, Madrid ve İstanbul'da saldırılar oldu. Bizim endişelerimiz güney sınırımızın da ötesini kapsamak zorunda" diye konuştu. 

-Mısır'daki durum-

Gül, Mısır ile ilgili bir soruya, "İlişkilerimiz düşük seviyede de olsa sürüyor. Mısır gibi büyük bir ülkenin bu acı verici deneyimi yaşamak zorunda kalması bizi endişelendiriyor ve bize acı veriyor" karşılığını verdi. 

- Il Sole 24 Ore gazetesine demeci -

Cumhurbaşkanı Gül'ün İtalya'nın özellikle ekonomi alanında öne çıkan "Il Sole 24 Ore" gazetesinden Alberto Negri'ye verdiği röportaj da "Türkiye'nin reforma ihtiyacı var" başlığıyla çıktı. 

Il Sole 24 gazetesine daha önce ilk röportajını o dönem mensubu olduğu partisi Refah Partisi'nin yasaklandığı 17 Ocak 1998'de verdiği hatırlatılan Cumhurbaşkanı Gül, "O dönem partinin ayakta olan tek lideriydim. Benden başka konuşacak kimse yoktu" dedi. 

Cumhurbaşkanlığı konusunda, "30 Mart'ta AK Parti için test sayılabilecek yerel seçimlerin ışığında Rusya'da Medvedev ve Putin'in yaptığı gibi Erdoğan'a yerini bırakıp bırakmayacağı" sorusu yöneltilen Gül, "Bana Türkiye içerisinde çok merak edilen bir soruyu sordunuz. Bunun için zaman var. Zamanı gelince değerlendiririz" yanıtını verdi. 

1998'de ordunun siyasal İslam'ı oyun dışına ittiği yorumuna karşılık Gül, hareketin bu adım sonrasında bitmediğini belirtti. 

Son 10 yılda Türkiye'deki ekonomik büyümeye vurgu yapan gazete, Gül'ün "Biz 10 yıl sonra elde edilen başarıları gölgelememesi gereken konjonktürel bir fenomen ile karşı karşıyayız" sözlerini aktardı. Abdullah Gül, "Türkiye, 2013 yılında da Avrupa'da en hızlı büyüyen ülke olmuştur" dedi. 

Son yaşanan gelişmeler ışığında "AK Parti hükümetinin sağlığını kurucularından biri olarak nasıl gördüğü" sorulan Gül, şu yanıtı verdi:

"AK Parti, demokratik ve muhafazakar bir parti olarak dini değerlere katkısı olmuştur. Bazı üyeleri yolsuzluk suçlamalarıyla karşı karşıya kalmıştır. Yasallık içinde her şey yapılır ve mahkemeler bağımsız şekilde karar alırlar. Önemli olan budur. Yolsuzluğun her türlü hali kabul edilemez. Şunu da ekliyorum; demokrasilerde her zaman aynı partiler desteklenmez, fikriniz değişebilir. Devletin her kademesinde de olması gerektiği gibi olmayanlar vardır ama bunların hiçbiri bizim istikrarımıza zarar vermez. Türkiye'de siyasi açıdan hiçbir risk yoktur."

TBMM'de sert tartışmalara yol açan HSYK düzenlemesi ve buna CHP ile TÜSİAD'ın geliştirdiği eleştiriler anımsatılan Cumhurbaşkanı, "Bana bu soruyu sormanız yerinde. AB'ye tam üye olmak için müzakere sürecine başladık. Amacımız, AB'ye tam üye olmak. Yürütme, yasama, yargı ayrı olmalı. Yasanın taslağına dair parlamentoda meşru itirazlar oldu ama inanıyorum ki taslak son halini aldığında tüm kriterleri demokratik olacaktır" dedi. 

Fethullah Gülen'den mektup alıp, almadığı sorulan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, "Kendisiyle doğrudan bir bağlantım yok ama böyle bir mektup var. İsteyen vatandaş Cumhurbaşkanı'na yazabilir" derken, Gülen'in hükümetle aralarında açık kalan konuları barışçıl bir şekilde sonuçlandırmak isteğini mektupta belirttiğini dile getirdi. 

- Türkiye'nin dış politikası -

Türkiye'nin dış politikada son dönemde eleştirildiği belirtilen ve Suriye başta olmak üzere komşularıyla yaşadığı sorunları sorulan Abdullah Gül, 6. Büyükelçiler Konferansı'nda Suriye sınırındaki radikal akımlara yönelik uyarılarda bulunduğunu ifade ederek, şunları söyledi:

 "Burada, El-Kaide'nin aralarında olduğu saldırıya yönelik bazı tehditler gelebilir. Buna yönelik önlemler alıyoruz. Suriye için çok şey söylendi ama azı yapıldı. 700 bin göçmeni ağırlıyoruz. Türk devleti bunun maliyetini kendisi karşılıyor. Bizim Avrupalı ve Amerikalı müttefiklerimiz da hata yaptı. Sözde Suriye muhalefetini ve Mısır'daki demokratik tercihi desteklediler. Ama gerçekte bu sadece lafta kaldı. Radikal grup gibi algılanmalarından ötürü birçok grup hayal kırıklığına uğradı. Görüyorsunuz Suriye'de rejime ne kadar para yardımı yapıldığını."

"Avrupa'ya girişiniz halen gerçekçi mi" şeklindeki soruya da Cumhurbaşkanı Gül, "Bizim ekonomik başarımız şu; gaz ya da petrolümüz olmadan dünyanın 16. büyük ekonomisiyiz. Avrupa'nın demokratik hedeflerinin uygulanması, birliğin yasal prensipleri olmak üzere bunların hepsi halk için bir kalkan ve rehberdir" yanıtını verdi. 

Gül, Türkiye ile İtalya'nın tarihi ilişkilere sahip, uzun yıllara dayanan iki dost ülke olduğunu, iki ülkenin gerek NATO gerekse uluslararası askeri misyonlarda beraber görev yaptığını ve yıllık ticaret hacminin 20 milyar doları bulunduğunu, İtalyanların Türkiye'de 6 milyar dolarlık yatırım yaptığını anımsatarak ilişkilerin boyutuna dikkati çekti.