Yazımın başında 55 yıllık bir ülkücü ve eski bir MHP’li olarak bu hakaret ve sıfatları; asla kabul etmiyor ve sahibine misli ile iade ediyorum.
Bay Bahçeli, Antalya’da esti gürledi. Cumhur ittifakının ruhuna uygun olarak, “Partili Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminin” zarar görmemesi ve yerleşmesi için; Ankara, İstanbul ve İzmir’de aday göstermeyeceklerini açıkladı. Sanırsınız ki, partili cumhurbaşkanı kendisi.
O, bunları söylerken salondaki, “Ülkücülük MHP’de olur” diye kasım kasım kasılan onca vekil, MHP il ve ilçe başkanları ile katılımcılar da ayakta alkışladılar.
Ne denir ki?
Rahmetli Necdet Sevinç: Ülkücü omurgalı ve kemikli olana denir derdi.
Bende diyorum ki, “ Fiyatı olmayan ve satın alınamayan Türk’e ÜLKÜCÜ denir.”
Bahçeli, Cumhur ittifakına evet diyenleri pürü-pak, sütten çıkmış ak kaşık ilan ederken, karşısında olanları ve ittifak yapacakları da: “Zillet ve Güruh” olarak yaftalamıştır ki, kötü söz sahibine aittir ve aynen iade ediyorum sahibine.
Bay Bahçeli’ye geçmişe dönük Erdoğan için söylediği iki sözünü hatırlatacağım: Bahçeli diyor ki, “Ülkücüler içinde R. Tayyip Erdoğan’ın bu sinsi oyun ve tuzaklarına kanacak bir tane aptal yoktur. Kanan varsa da ülkücü olmamış demektir.” , “Vatana, millete, Türklüğe ihanet eden AKP’ye bu ihanetin hesabını Yüce Divan’da sormazsam namussuzum”
Sn. Erdoğan’ın Bahçeli için geçmişte söylediği bir söz de: “ Ey Bahçeli! Sen Bozkurtlarla mı geziyorsun. Bennnn Eşrefi mahluklarla dolaşıyorum!..” demişti.
Soru şu, Ne oldu, ne gibi bir hata ya da günah ortaya çıktı ki, bu söylemler unutuldu da iki lider kanka oldular. Bu yanaşmadan: AKP ve Erdoğan’ın çıkarları var. Ya Bahçeli’nin ne gibi çıkarı var? Af isteğinde Bahçeli’ye “hadi oradan” denmedi mi, “Andımız okunsun” isteğine rest çekilmedi mi?
Bay Bahçeli, güruh ve zillet derken iyi düşünmeliydi, Oslo’da gizli görüşenler, Dolmabahçe’de anlaşma imzalayanlar, APO’nun mektubunu Diyarbakır meydanında okutanlar, “Açılım süreci” başlatıp şehirlerin caddelerine EYP döşetenler, Şeker fabrikalarını satanlar acaba “Güruh” dedikleri miydi yoksa “zillet” ittifakı diye suçladıkları mıydı?
“Her Türlü milliyetçiliği ayaklarımızın altına aldık, bize Türkçülükle gelmeyin diyenlerle”, Mahkeme kararı olmasına karşın; Andımızı okutmayanlarla bir olmak mı “BEKA” sorunu yoksa ZEKA sorunu mu?
Sn. Bahçeli’yi sade ben değil, MHP’de kalanlar dışında hiçbir Türk insanı da anlamış değil.
Ankara, İstanbul ve İzmir’deki ülkücüler AKP’ye iç huzuruyla evet mi diyecekler, Disel arabalara bile 23 litre mazot yaktıran belediyelere nasıl oy verecekler? Bahçeli hangi ruh huzuruyla Ankara’da bir başka partiye oy verecek? (Cumhuriyet tarihinde bir ilk olacak)Bundan sonra da hangi avanak MHP’ye iktidar olması için güven duyacak, oy verecek? Siz MHP’nin iktidar olacağına ve ülkücüleri iktidara taşıyacağına inanıyor musunuz?
Köprülerin altından nasıl bir su geçti de: milliyetçilik ve ülkücülük yolundan makas değiştirdi bay Bahçeli?
Bunların “BEKA” ile uzak yakın alakası yok.
Geriye dönük vatandaş haklarım saklı kalmak üzere; Bahçeliye şunu hatırlatmak isterim: “Ne güruhum ne de zillet, alnım ak, başım dik anlı şanlı TÜRKÜM ve sapına kadar da ÜLKÜCÜYÜM.”
Bir ülkücüye asla sıfat olamayacak o sözleri de sahibine misliyle iade ediyorum.
MHP’nin efsane lideri Başbuğ Türkeş: “ Ben size birilerinin değil; DAVANIN adamı olun dedim” demişti.
Esen kalınız.
YORUMLAR